②⑨

376 62 22
                                    

Öbür hafta dersimizin beden olduğu gün Yugyeom ile dans odasına indik. O çalışmalarını yaparken ben de yere oturmuş onu seyrediyordum.

"Şimdiden çok güzel şeyler çıkarmaya başlamışsın. Benimki sanırım çok sönük kalacak."

Hafif hafif hareketlerine devam ederken beni yanıtladı.

"Ben biraz daha görsele ağırlık veriyorum. Seninkinin hiç sönük kalacağını düşünmüyorum. Aksine harika dans ediyorsun ve mükemmel olacak."

Derin bir nefes vererek yere baktım.

"Hayır, bence görsel açıdan da dans açısından da yetersiz kalacak. Herkes 10 dakika kadar performans çıkarıyor ama benimki zaten çok kısa olacak bu gidişle."

"Ben öyle olacağını hiç düşünmüyorum. Önemli olan süre değil-"

Yugyeom aniden durup müziği de durdurdu ve bana baktı.

"BamBam?"

Kafamı kaldırıp Yugyeom'a baktım. Mutlu bir şekilde bakıyordu.

"Efendim?"

"Performansları birleştirelim?"

Şaşkınlıkla ona baktım. Bunu demesini gerçekten beklemiyordum.

"Nasıl?"

"Başına ve sonuna intro koysak, burada beraber dans ederiz. Ortalara da senin ve benim ayrı performanslarımız. Sürede asla sıkıntı olmaz ve görsel açıdan da dans açısından da mükemmel olur."

Yugyeom o kadar heyecanla anlatmıştı ki benim de gözlerim parıldamıştı.

"Olur mu cidden?"

Hızlıca yanıma gelip hemen önüme oturdu ve ellerimi tutup gözlerimin içine baktı.

"Çok güzel olacağına eminim. Yapalım, hm?"

Gözlerinin içine bakarken gülümsemeden edememiştim. Ve onu onaylamanın gerçekten doğru olduğunu düşünerek teklifini kabul etmiştim. Anında boynuma atılıp sarıldığında ben de ona mutlulukla kollarımı sarmıştım.

"Tamam, sakin ol."

Gülerek ondan ayrıldığımda o da gülüyordu. Heyecanla telefonunda gezinmeye başlamıştı. Bir yandan da konuşuyordu.

"Önce şarkı seçelim. Yani intro."

"Benim yapacağım şarkının introsu var. Geçiş açısından mükemmel olur. İstersen ilk intro o olsun. Sonra benim performansım gelir, sonra seninki ve kapanışı yaparız. Zaten seninki görsel olacak. Ben performansı yaparken sen sahnenin öbür tarafında hazır olarak beklersin."

Yugyeom bana tatlı tatlı bakmaya başlarken ben onu seyrettim.

"Yaaa zeki sevgi-"

Öylece kaldı. Suçlu bir çocuk edasıyla gözlerime bakarken ne diyeceğini anlamış ve utanmıştım. Başımı aşağı eğdim. Ardından o tatlı sesi tekrar kulaklarımı doldurdu.

"Özür dilerim."

Hoşuma gitmişti aslında. Onun ağzından bana dediği 'sevgilim' kelimesini duymak. Bir şey demedim ve hafifçe gülümseyerek ayaklandım. O beni seyrederken bir şey demeden kucağına, onun yüzüne bakacak şekilde oturup sımsıkı sarıldım.

Aramızda hiçbir engel olmasını istemezcesine sıkı sarıldım. Çok özlemiştim. Onu, kokusunu, sarılmayı, sesini, tenini. Her şeyini çok özlemiştim.

Şaşırmıştı sanırım, başta kaskatı kesilmişti ama sonra o da sımsıkı sardı kollarını. Yüzümü boynuna gömerken tek elimi ensesinden saçlarına daldırdım. Uzattığı saçları mükemmel bir his verirken diplerini okşuyordum.

I HATE YOU - YUGBAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin