Gece eve vardığımda Mark hyung beni sorulara boğmaya çalışsa da aşırı yorgundum. Onu gerçekten özlemiştim, sımsıkı sarılıp yarın anlatacağımı söyledim ve odama kaçtım.
Ertesi iki gün yani haftasonu kafede ağır bir şekilde çalışmaya maruz kalmıştım. Bu iki gün kafe aşırı yoğundu ve hiç durmadan yoğun bir şekilde çalışmıştım. Üstüne bir de kendi işlerim ve ödevlerle uğraşmıştım.
İki yorucu günün üstüne ertesi gün gerçekten kendimi hissetmiyordum. Bir süre yataktan kalkmaya çalıştım ama gerçekten bunu yapamıyordum. Hatta ağlayacak dereceye gelmiştim, o an sadece uyumak istemiştim.
Odaya Mark hyung geldiğinde beni kaldırmaya çalışmıştı. Ama en sonunda dayanamayarak konuştum.
"Hyung ne olur bırak. Öğleden sonra giderim, feci uykum var. Sadece uyumak istiyorum."
"Derslerini aksatıyorsun BamBam bey. Bu kadar tatil sence de yetmez mi?"
"Hyung önemli şeyler yok, hadi bırak beni yatağımla baş başa. Hadi hyung."
"Sen bilirsin. Çıkıyorum o zaman ben. Güzelce dinlen. Çıkarken de kapıyı kitlemeyi unutma."
Başımı salladım ve Mark hyunga arkamı dönerek kesilen uykuma kaldığım yerden devam ettim.
Uyandığımda saat 11'i geçiyordu. Mutlu bir şekilde uyanmıştım. Telefonu elime alıp bildirimlere göz gezdirdim. Gereksiz birkaç şeyden ibaretti.
Birkaç gündür Yugyeom'un mesaj atmamasını içerlemiştim aslında sanırım. O gelmese ben merak eder mesaj atardım. Hiç mi merak etmemişti?
Bir şey olmamış gibi kalkıp hazırlandım. Kahvaltımı da yapmıştım. İşimi ağır yapıyordum, aceleye gerek yoktu. Öğle teneffüsüne daha vardı. Biraz daha oylandıktan sonra evden çıktım.
Bazı yerlere uğrayıp oyalanarak okula vardım. Teneffüsün bitmesine 7 dakika vardı. İyi yetişmiştim.
Sınıfa girdiğimde gözlerim ilk Yugyeom'u aramıştı. Jungkook ile konuşup gülüşüyordu ve nedense sinirime dokunmuştu. Sırama geçtiğimde Dong Min ile birlikte hissettiğim kadarıyla Yugyeom'da bana dönmüştü.
"Hyung, hoş geldin. Neden geç geldin? Merak ettim, mesaj atacaktım ama rahatsız etmek istemedim."
Dong Min'e gülümsedim.
"Rahatsızlık vermezsin merak etme. Kalkamadım sabah. Yorgundum sadece, sorun yok."
"Emin misin hyung?"
"Evet, neden?"
"Biraz moralin bozuk gibi."
Duraksadım. Şu halimden anlamıştı cidden.
"Sorun yok merak etme. Teşekkür ederim."
"Yugyeom, dışarı mı çıksak?"
Jungkook'un sesiyle Yugyeom'a döndüm, bana bakıyordu. Ardından Jungkook'a baktım ve önüme döndüm.
"Burda duralım, zil çalacak zaten."
Bir şey demeyerek çantamdan notlarımı çıkardım. Kötü hissettmiştim ve sanki ters bir şeyler vardı. Zilin çalmasını bekleyerek ayaklarımla ritim tuttum.
***
"BamBam? Bu aralar ne oluyor sana? Geziden döndüğünde mutluydun, Yugyeom ile de aran iyiydi. Yaklaşık bir haftadır aşırı asabisin."
Mark hyungun haklı sitemine karşılık sakinleşmeye çalıştım. Alt tarafı Mark hyung kitabımı almıştı, boş yere sinirlenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfiction"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."