①⑤

610 80 49
                                    

Koca bir hafta Jungkook'u görmezden gelmeye çalışarak geçmişti. Sürekli laf atmaya çalışması yoruyordu, sanki başka dertlerim yoktu. Mesela en basitinden haftaya çarşamba sınavlarımız başlıyordu. Bu benim için büyük problemdi ve ben tüm hafta en iyisi için sıkıca çalışmayı eksik etmedim. Yugyeom ile konuşmayı bırak zor mesajlaşıyorduk.

Aramız çok iyiydi, hiçbir problem de yoktu ancak dediğim gibi sürekli ders çalıştığımdan ona vakit ayırmadığımı ve bu duruma canının sıkıldığının farkına varmıştım. Perşembe akşamı beni ertesi gün çıkışta beklemesi için mesaj attım.

Cuma günü ise çıkışta -1. katta buluştuk. Yugyeom geldiğinde gülümsemiştim, sanırım ihtiyacım olan tek şey Yugyeom'du.

O da gülümseyince kısa bir süre gözlerini izledim. Onu ne kadar özlediğimi görünce daha iyi anlamıştım. Verdiğim bir söz vardı ve onu ne pahasına olursa olsun tutacaktım. Hem sınav haftası gelmişti, bu benim için de iyi olurdu.

"Şey diyecektim, şu ders çalıştırma işi. Yarına ne dersin?"

Yarın cumartesiydi ve Mark hyung büyük ihtimal kafede olurdu. Ama yine de bu işi Mark hyunga anlatmalıydım ve sanırım şu ana kadar olanları da..

Yugyeom öylece gözlerimin içine bakakalmıştı. Sanki aklı başka yerlerde gibiydi.

"Yugyeom, beni dinliyor musun?"

"Ha, şey evet."

Kafasını hafifçe kaşıdı.

"Şey biraz heyecanlandım da. Tabii ki olur."

Tatlı tatlı gülümseyince yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi.

"Aptal çocuk... O zaman yarın bekliyorum. Çok erken gelme, uyumak istiyorum doya doya. 13.00'den sonra gelebilirsin."

"Demek uykunu bana tercih ediyorsun. Tamam, olsun. O zaman ev adresini mesaj atarsın."

Göz kırpmasıyla göz devirdim.

"Atarım, atarım. O zaman ben gidiyorum. Görüşürüz?"

"Dur. Bir şey unutmadın mı?"

Anlamsız bir şekilde ona bakarken neyi unuttuğumu düşünmeye çalışıyordum. Bir anda beni kendisine çekmesiyle sımsıkı sardı. Boynuna denk gelen burnum sayesinde kokusunu belli etmeden çektim içine. Kollarının arasında küçücük kalmak garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Birkaç dakika öylece durduk, o an fazlasıyla güzeldi.

"Görüşürüz Kun."

***

"Bir dakika bir dakika. BamBam ben mi yanlış anlıyorum? Siz Yugyeom ile flört aşamasına geldiniz ve hatta Yugyeom yarın bizim eve geliyor?"

Hafifçe başımı salladım. Vereceği tepkiye biraz çekinmiştim aslında. Ama Mark hyungun şaşkınlık dolu bakışları ardından attığı büyük kahkahayla bu sefer şaşıran ben olmuştum.

"Ben ne dedim ama? Al işte biliyordum."

"Ya hyung ya, tamam hadi bitti konuşma."

Utandığım için kalkıp odama doğru yönelirken Mark hyungun sesine karşılık daha çok utanarak daha hızlı yöneldim odama.

"Yemem ben bu ders çalışma bahanesini. Bir de yalnız olmanız falan."

***

I HATE YOU - YUGBAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin