"İçindeki yıldızı parlatmama izin verebilir misin Kun?"
Siyah pantolon üstüne giydiği beyaz tişört süt beyazı tenini oldukça belli ediyordu. Onu süzerken kurduğu cümleye karşılık bakışlarımı bakışlarına çevirdim.
"H-hm?"
"Kun.."
Daha da yaklaşmıştı bana. Yaklaşması neden bu kadar heyecanlandırıyordu beni?
"Ben yıldızımı seninle paylaştım, sakınma benden yıldızını olur mu? Yıldızını iyileştirmek istiyorum Kun, buna izin verir misin?"
Durdum ve gözlerine baktım. Hafif rüzgardan dolayı perçemleri gözünü kapatıyordu. Yavaşça gözlerini açtım, perçemlerini arkaya iterek.
"Yıldızımın sarılmaya ihtiyacı var Gyeom."
"Saracağım onları, seni sardığım gibi."
Çenemi kavramıştı, tutmak için can atacağınız o güzel elleri. Yaklaşmıştı bana. Kalbim ağzımda atıyordu sanki, öptüğü an kollarında can verecek gibiydim. Düşünmedi. Öptü dudaklarımdan. Sanki bir camı tutuyor gibi, dikkatliydi, kırmaktan korkar gibiydi.
Dudaklarının dudaklarıma değdiği an gerçekler kafama denk etmişti ve fırlayarak yataktan kalktım. Bu nasıl bir rüyaydı? Sinirden gülmeye başlamıştım. Ben ve ona aşık olmak? İmkansızdı. Nasıl bu şekilde girmeyi başardı rüyama. O an Yugyeom gereksizinden sinirimi çıkarırcasına bağırdım.
"ŞEREFSİZ."
Bağırdığım için olsa gerek Mark hyung gelmişti yanıma.
"BamBam? Ne oluyor?"
Kısa bir süre öylece baktım Mark hyunga. Ardından tamamen ayaklandım ve lavaboya yöneldim.
"Kabus hyung, kabus."
***
Salı gününden sonra çarşamba günü yüzüme bakmaya tenezzül bile etmemişti Yugyeom gereksizi. Gerçi hoş, ben de etmemiştim. Ama haksız ve aptal olan oydu, hem suçlu hem güçlü gibiydi. Ya da pişman olmuştu diyeceğim ama bu ihtimale pek olanak veremiyordum.
Ders resimdi ve son sınıf olduğumuzdan yapmak için zorunlu tutulmuyorduk. Resmi de çok severdim tabii ki ama dedim ya hiçbir isteğim kalmadı diye, yine o durumdaydım ve resim derslerini uyuyarak değerlendiriyordum.
Yine uyumaya karar verdiğim için hiç düşünmeden gömdüm kafamı sıraya. Rahat bir pozisyona geçebildiğimde kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Sanırım uzun zaman uyumuş olacaktım ki ders çoktan bitmişti. Tamamıyla uyuşmuştum ama şaşırtıcı bir şekilde üşümemiştim. Çünkü normalde okulda uyuduğumda üşürdüm. Üstümde hissettiğim ağırlıkla farkettim omuzlarımdaki ceketi. Bu ceket.. Bana ait değildi.
Uyuşuk bedenimi zar zor kaldırabildim. Işıktan dolayı etrafa zor bakıyordum, hâlâ uyku modundaydım. Direkt olarak Dong Min'e döndüm ve omzumdaki ceketi çıkarıp ona uzattım.
"Teşekkür ederim."
"Hyung.. Ben değil."
Kim dercesine baktım Dong Min'e. Yugyeom'a doğru baktığında ben de kafamı o yöne çevirdim. Yugyeom ile göz göze geldik ancak net göremiyordum kısık duran gözlerim yüzünden. Ceketi onun verdiğini anladığımda emin olmak adına sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfic"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."