Dans yarışmasından birkaç gün sonra, perşembe sabahı erken bir saatte telefon alarmı ile uyandım. Telefonu elime alarak gözüme kadar yakınlaştırdım ve kısık gözlerimle okumaya çalıştım.
"2 Mayıs. Doğum gününüz kutlu olsun. Bir dakika, NE?"
Hızla yatakta doğrulup telefona bir daha baktım ve alnıma vurdum.
"Bugün benim doğum günüm..."
Telefona bakıp hayatı sorgularken odaya dalan Mark hyunga ve elindeki minik pastaya baktım.
"İyi ki doğdun BamBaaam, iyi ki doğdun BamBaam."
Mark hyung doğum günü şarkımı gülerek söylerken ben de güldüm ve ayaklanarak pastaya baktım. Dudaklarımı yaladım ve dilek dileyerek mumlara üfledim.
Mark hyung pastayı kenara koyduğunda ona sımsıkı sarıldım. Ardından bana büyük sayılabilecek bir kutu verdi. Mark hyunga şaşkınlıkla baktım.
"Hyung ya.. Ne gerek vardı ki?"
"Şşşh. Hadi aç."
Merakla kutuyu açtığımda çığlık atmamak için kendimi tutarken heyecanla baktım.
"HYUNG AMA BU BENİM O ÇOK İSTEDİĞİM AYAKKABI?"
Mark hyung ise tepkilerime güldü.
"Evet o. Beğeneceğini düşündüm."
"HYUNG BEĞENMEK NE KELİME? AŞIK OLDUM."
Mark hyunga tekrar sarıldıktan sonra uzunca bir süre kendime gelmeye çalıştım. Cidden bu ayakkabıları mı almıştı? Şaka gibiydi.
En sonunda şoku az çok atlattığımda pastaya girişecektim ki Mark hyung beni durdurdu ve kahvaltı sofrasına sürükledi. Bir şeyler atıştırırken Jaebum hyung da beni aramış ve doğum günümü kutlamıştı. Ağzıma bir iki bir şey tıktıktan sonra pastaya girişmiş ve birçoğunu mideme indirmiştim.
Odama gidip hazırlanıyorken bugün okula Jackson hyungun geleceği aklıma gelmişti. Doğum günümü unutarak onu okula davet etmiştim. Çünkü dersler boştu ve bana birkaç dans hareketi öğretecekti. Her şey sanki bugüne denk gelmişti...
Güzelce hazırlanıp okula gittiğimde doğum günümü bilen herkes gelip kutlamıştı. Dong Min ise bana minik ayna almıştı. Beni tanıyordu. Sürekli kızlardan ayna istiyordum. Kendimi kontrol etme gereksiniminde bulunuyordum. Bu yüzden ayna alma fikri bizim için gerçekten komikti.
Yugyeom okula birkaç ders geç gelmişti. Geldiğinden birkaç dakika sonra ise Jackson hyung gelmişti ve Yugyeom ile konuşamamıştım. Yugyeom'a hafifçe tebessüm edip el salladım ve Jackson hyungun yanına gidip selam verdim.
O da bana selam verdiğinde onunla dans odasına doğru ilerledim. Bu sırada koridorda gördüğüm Jungkook dik dik bize bakıyordu ve bu rahatsız ediciydi. Aldırmamaya çalışarak ilerlemeye devam ettim.
Dans odasına vardığımızda kısa bir süre konuştuk. Ardından bana bir karaografisini sergiledi. Ağzım açık kalmıştı, gerçekten efsane dans ediyordu. Karaografiyi bitirdiğinde bana döndü ve benim o her zaman yapmak istediğim hareketleri nasıl yapmam gerektiğini yavaşça gösterdi. Onun her dediğini yaparken yavaş yavaş hareketi de anlıyordum.
Tüm gün dinlene dinlene bana yaptığı karaografinin bir kısmını öğretmişti. Bu karaografiyi kendi hazırladığını söylediğinde şaşırmıştım. Ve bunu bana öğretiyordu.
Gerçekten iyi bir eğitimci olabilirdi. Bunca zaman yapamadığım hareketleri bana öğretmişti. Gerçekten örnek alınası bir insan olduğunu düşünüyordum. Ayrıca tanıdığım kadarıyla samimi ve tatlı biriydi. Tüm gün gerçekten iyi vakit geçirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfic"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."