Sabah kalktığımda her zaman günümün en zor kısmı olan hazırlanma evreleriyle mücadele etmeye başladım. Görünüşüme her zaman önem verirdim ve işler istediğim gibi gitmediğinde çılgına dönebilirdim. Ve bugün Yugyeom'da kafeye geleceği için fazlasıyla iyi görünmeliydim.
Bu zorlu evreyi tamamlayabildiğimde Mark hyungla kafeye geçmiştik. Saat daha erkendi ve kafede pek kimse yoktu. Ben de bu sırada etrafı iyice temizlemeye koyulmuştum.
Öğle vakti geldiğinde insanlar kafeyi doldurmaya başlamıştı bile. Ben de temizliği bitirip kasaya geçmiştim. Saat 1'e yaklaştığında Yugyeom'un geldiğini görmemle kocaman gülümseyerek kasa başından ayrıldım ve yanına giderek sımsıkı sarıldım.
(BamBam'in saçını kahverengi, Yugyeom'un saçını siyah hayal edin)
"Hoş geldiiiin."
O da sırıtarak kollarını bana sarmıştı sıkıca.
"Hoş buldum Bammie. Seni çok özledim."
"Ben de seni çok özledim."
Derin bir nefes verip kafamı kaldırdım ve Yugyeom'u süzdüm.
"Kırmızı aşırı yakışmış."
"Ben söylemeye gerek bile duymuyorum. Sen benim her rengimsin. Tüm renkler sana ayrı güzel gidiyor Bammie."
"Şımartıyorsun.."
Utana sıkıla baktım Yugyeom'a. Ardından yeni farketmiş gibi elinden tutup güzel bir masaya yerleştirdim onu.
"Sen burada bekle. Ben hemen Mark hyunglara haber verip geleyim."
Başını salladığında tekrar tebessüm ederek Mark hyunga haber vermeye gittim. Mark hyungun yanına gidip söylediğimde gülümsedi ve kendisi bir şeyler getireceğini söyledi. Ben ise onaylayarak tekrar Yugyeom'un yanına döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfiction"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."