Okulun ikinci döneminin başlamasının ardından 1 hafta geçmişti bile. Sanki okula tekrar başlamış gibi hissediyordum. Asla dalga geçmekten sıkılmayan Jungkook ve sessizliğini korumaya çalışan BamBam. Bu hikayedeki tek farklılık Yugyeom'un da suskun oluşuydu.
Çarşamba günü okula gelirken yaklaşık 1 ay önce kapının önüne gelen o kutunun içindeki başka bir minik kutuyu getirmiştim. O orada daha fazla duramazdı öyle değil mi?
İlk önce Dong Min'e kapımın önüne bırakıldığını anlattım. Şaşırmıştı ama benim bir şeyler yemeyi ne kadar sevdiğimi bildiğinden de nasıl bunca zaman yemeden durabildiğimi sorgulamıştı. Ben de bilmiyordum, sanırım depresyonun etkisiydi.
O an dayanamayarak minik kutunun içindeki atıştırmalıkları çıkardım. Diğerlerine kıyasla daha az sevdiğimi getirmiştim. Çünkü en sevdiğini hep sona bırakan tiplerdendim.
Ben mutlu mutlu elimdekileri yerken üzerimde hissettiğim bakışlarla Yugyeom'a doğru döndüm. Beni izliyordu. Yüzümdeki gülüş yavaş yavaş son bulurken bir süre gözlerimin içine baktı ve ardından tekrar önüne döndü. Ben de bakışlarımı ondan çektim ve buruk bir gülümseme ile elimdekileri yemeye devam ettim.
***
Öğle yemeği saati geldiğinde arada yaptığım gibi yine Dong Min ile yemekhaneye gitmiştim. Beraber bir yere geçmiş konuşuyor ve yemeklerimizi yiyorduk.
Tamamen odaklanmış bir şekilde Dong Min'i dinliyordum. Bu kadar odaklandığım şeyden beni sıyıran ise üstüme sıcak bir şeyin döküldüğünü hissetmemdi.
Dökülen şeyin sıcaklığı ile hemen yerimden kalkarken yan tarafa baktığımda Jungkook'u gördüm. Ben bu çocuğu cidden boğacaktım, üstüme yağlı yemek dökmüştü.
"Ah, Bam. Kusura bakma gerçekten. Yanlışlıkla oldu. Sakarlık işte."
Sahte oyunculuğu ile gülerek bana bakarken kafayı yemek üzereydim. Tam o sırada koşturarak gelen Yugyeom, olayı anlamış ve Jungkook'un kolunu tutmuştu.
"Jungkook, hadi."
"Dur bir saniye. BamBam beni affetmeden şuradan şuraya gitmem."
Sinirli olduğumu belli edecek şekilde güldüm. Herkes bize bakıyor ve gülüyordu.
"Bir saniye Yugyeom'u. İlk önce affetmem gerekiyormuş."
Jungkook'a bakarken kurduğum cümlenin ardından alaycı bir duruş sergiledim.
"Jeon Jungkook. Seni tabii ki.."
O sırada çaktırmadan elime aldığım ketçap kutusunu açıp Jungkook'un yüzüne ve üstüne sıktım.
"Affederim. Ama bu tam olmadı sanki?"
Bu sefer mayonezi alıp üstüne sıktım.
"Şimdi daha iyi oldu."
Jungkook delirmiş bir şekilde bana bakarken ben de ona ciddi bir şekilde bakıyordum.
"Jeon Jungkook. Sana karşılık vermeyeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Çocukla çocuk olmayayım dedim sustum ama madem normal dili anlamıyorsun, anladığın dilden konuşurum."
Jungkook üstüme doğru yürürken Yugyeom onu tekrar tuttu. Ancak Yugyeom'un elinden basit bir hareketle kurtulup dibime girdi ve yüzünü yüzüme yakın tutarak sıktığı dişleri arasından konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfiction"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."