683 82 61
                                    

"Tanrı aşkına, bu çocuğun ilk günden seninle derdi ne?"

"Bilmiyorum. Ama gerçekten sinir bozucu. Her neyse işte oturdu masaya elini uzattı."

Elimi Mark hyunga doğru uzatarak alaycı bir şekilde taklit yaptım.

"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."

Mark hyungun kahkaha patlatmasıyla elimi geri çektim. Ardından onun kahkahasına ortak oldum.

"Bu arada. Söylemedim BamBam bey ama kimse ile konuşmamanız dikkatimi çekti."

"Gerek yok hyung, iç dünyamla baş başa kalmak huzur veriyor."

"Şimdilik üstelemiyorum, alışa alışa arkadaş da edinirsin nasıl olsa."

Mark hyung enerjik bir şekilde ayaklanarak alkış tuttu.

"Hadi bakalım, şimdi doğru iş başına."

Gelen müşterilere bakarak ayaklandım. Derin bir nefes verdim.

"Okulun ilk gününde bile.."

Kendimi toparlayarak müşterilerin yanına ilerledim. Bugün sanırım hiç bitmeyecekti.

***

"Lee Yong Sun?
...
Kim Cho Hee?
...
Park Sun?
..."

Öğretmen yoklamayı alırken masmavi gökyüzüne takılı kaldı gözüm. Dünkü yerime oturmuştum ancak dışarıyı seyretmeden de duramıyordum. Yıllardır cam kenarında oturuyordum sanırım ve dışarıyı izlemeden de edemezdim. Bu yüzden seyre dalmıştım güzel gökyüzünü.

"Kunpimook Bhuwakul?"

Öyle dalmışım ki gerçekten de işitemedim hocanın sesini. O an sanırım kendimi ana kaptırmıştım.

"Kunpimook Bhuwakul?"

Daha yüksek gelen sese karşılık hemen hocaya döndüm ve yoklamanın farkına vararak elimi yukarı kaldırdım. Yugyeom denilen çocuğun önünde oturan çocuğun bana gülerek bakmasına karşılık ona döndüm.

"Hocam sanırım arkadaş Yugyeom'dan gözünü alamadı."

Bunu demesine karşılık ona dik dik bakarken Yugyeom'un da bana baktığını anlamıştım. Ona bakmıyordum ancak gülmediği belliydi.

"Henüz boş insanları izleyecek kadar düşmedim."

Daha fazla bir şey demeye gerek duymadan önüme döndüm. Çocuğun öylece kaldığının farkındaydım ama sanırım Yugyeom alaycı bir gülüş atmıştı. Hemen yan sıramda oturuyordu. Aramızda yalnızca bir kız vardı ve sesini duyabiliyordum.

Verdiği tepki umrumda değildi ancak çok net anlayabiliyordum arkadaşlarıyla bana sataşacağını. Gerçekten boş insanlardı. Başka işleri yok muydu? Sınava girecekleri seneydi sonuçta, stres atma oyuncakları mıydım acaba? Gerçi bunun olmasına izin vermeyecektim. Kendimi kullandırtmaktan nefret ederdim.

"Jeon Jungkook lütfen önünüze dönünüz."

Öğretmenin seslenmesiyle bana sataşan çocuğun ismini de öğrenmiş bulundum. Öğrenmeye gerek duymasam bile.

Yoklamanın geri kalanının bitmesini beklerken defterime öylesine bir şeyler karalamaya başlamıştım bile.

***

I HATE YOU - YUGBAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin