Yugyeom ile son konuşmamızın ardından bir daha hiç konuşmamıştık. Uzun bir zaman olmuştu o güzeller güzeli sesini duymayalı. Mahvolmuştum bunca zaman. Nasıl dayanabilmiştim bilmiyordum ama gerçekten mahvolduğumu hissetmiştim.
O konuşmanın ardındaki bir iki haftayı kendimi Yugyeom'un yokluğuna alıştırmak için geçirdim. Bu gerçekten bir hayli zor oldu. Üstelik her okul günü yüzünü gördüğüm adamı unutmaya çalışmak gerçekten çok zordu. Günlerce ağladım, uykusuz kaldım ve hatta hiç yemek yemediğim zamanlar da olmuştu. Bir şekilde bu bir iki hafta bittiğinde Mark hyungun büyük yardımları sonucunda kendimi toparlamıştım -tam bir toparlama da diyemezdik aslında, sadece önümde büyük bir sınav vardı ve artık sadece ona odaklanmalıydım-. Diğer haftalarımı yoğun derslerle geçirdikten sonra gelen ikinci sınavlarla tüm ilgimi ona toplamıştım.
Depresif ruh halimi bir köşeye atarak ikinci sınavları da atlattığımda biraz olsun rahatlamıştım. Nasıl geçmişti o haftalar bilmiyorum ama bir şekilde geçmişti ve ister istemez Yugyeom'un olmayışına alışıyordum.
Yugyeom'a baktığımda o eski, neşeli Yugyeom'u göremiyordum. İlk günler Jungkook ve Mi Sun ile konuşmuyordu ama anladığım kadarıyla Jungkook ile barışmıştı, tabii eğer araları bozulduysa. Mi Sun ile hiç konuştuğunu görmemiştim, zaten yan yana da oturmuyorlardı.
Sınavlar çarşamba günü bitmişti ve ondan sonraki hafta cuma günü de okullar yarı yıl tatiline girmişti. Kendime sürekli bu tatilin Yugyeom'dan uzak kalmak için bir şans olduğunu hatırlatsam da kalbim bunu asla dinlemiyordu. Koca bir 15 gün sanırım can çekişmiştim. Kafeye sürekli uğruyor ve orada oyalanıyordum. Bunun dışında derslerimi aksatmamak için elimden geleni de yapıyordum. Ayrıca uzun zamandır dans edemediğim için tekrar bir şeyler yapabilmiştim ama bu bana sürekli Yugyeom'u hatırlatıyordu. Gerçi birçok şey bana onu hatırlatmaya yetiyordu.
Ne zaman odama girsem gözümde canlanan ilk şey bana sarılarak uyuyan Yugyeom'du. Yatağa uzandığımda ilk yaptığım şey onun yattığı tarafı koklamaktı. Ama hayır, onun kokusundan hiçbir eser kalmamıştı. Sadece burnumda tütüyordu, o erkeksi ama mükemmel kokusu.
15 gün o kadar uzun gelmişti ki bana, sanki Yugyeom'u görmediğim her saniye bir asırdı bana. İstemsiz olarak sürekli düşünüyordum, ne yaptığını mesela. Nerede olduğunu. İyi mi, değil mi... Hepsini düşünüyordum istemsizce.
Okulun ikinci yarısına son bir gün kala ise Mark hyung beni karşısına çekmişti. Ne olursa olsun kendimi yıpratmayacağım ve kendime çeki düzen vereceğim konusunda benden söz almıştı. Hoş, beni de gaza getirmişti. Haklıydı da. Ne kadar daha böyle devam edebilirdim bilmiyordum.
O gece kendimi toparlamak için elimden geleni yaptım. Ne kadar değişikti hayat. Tam eski Bam oldum derken senenin başındaki Bam'e geri dönecektim. Kimseyle konuşmayan, sert ve soğuk görünümlü... Belki de doğrusu buydu, bilemiyordum. Tabii böyle diyordum ve planlıyordum ancak umarım Yugyeom'u gördüğümde tüm planlarım suya düşmezdi.
Ertesi gün Mark hyungun zoruyla kalkıp giyinip hazırlandım ve yolda müzik dinleyerek okula doğru ilerledim.
Sınıfa girdiğimde arka sıraya ilerledim. Dong Min'de henüz gelmemişti. Bizim sıraya otururken istemsiz olarak Yugyeom'un sırasına baktım ve okulun ilk gününü anımsadım. Oraya oturduğumda bana dedikleri aklımdan geçti. Kendimi toparlayıp tekrar önüme döndüğümde telefonumla ilgilenmeye başladım.
10-15 dakika ya geçmiştir ya geçmemiştir, Jungkook ve Yugyeom beraber sınıfa girmişti. Kafamı kaldırıp Yugyeom'a baktığımda istemsiz olarak yutkunmuştum. Siyah saçları uzamıştı ve o gerçekten mükemmel gözüküyordu. Jungkook'a gülerek bir şeyler anlatıyor ve sırasına doğru ilerliyordu. Lafını bitirdiğinde konuşma sırası Jungkook'a geçmişti. O sırada beni farketmiş ve gözlerimin içine kısa süre bakmıştı. İki saniye önce heyecanla konuşan çocuğun modu bir anda düşmüştü. Modu düşmesine rağmen hiç umursamıyormuş gibi sırasına geçti ve Jungkook'da alaycı bakışlarını bana yönlendirirken Yugyeom'un yanına oturdu. Artık beraber oturacaklardı sanırım, emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HATE YOU - YUGBAM
Fanfiction"Hoş geldin Kunpimook Bhuwakul, iyi anlaşacağımıza eminim."