"Jeon Jungkook yine trendlerde #1 Tanrım bu çocuk neden böyle? Her hareketi olay." Rose başını olumlu anlamda sallayıp Jennie'ye baktı. "Geçen gün yapılan etkinlikte Park Jimin'in yanından geçerken bilerek omzuna çarpmış."
Gözlerim açılırken Jisoo yatağa oturup göz devirdi. "Aralarında ne var çözemiyorum. İkiside birbirinden nefret ediyor."
Jennie başını salladı. "Zaten ne zaman bir yerde karşı karşıya gelseler birbirleriyle uğraşıyorlar. Sürekli birbirlerine diss atıyorlar. Fanlar bunu fark ediyor zaten."
Rose dudağını büzdü. "Oysaki ikisi de çok başarılı idoller. Neden böyleler ki?"
Jisoo gözlerini kıstı. "Aralarında ego savaşı var işte. Ayrıca bu kavga sosyal medyayı da ikiye böldü. Her yerde ikisini görmekten bıktım."
Ofladım ve ayağa kalktım. "Kızlar ben Jeon Jungkook'la birazdan buluşacağım farkında mısınız? Çok önemli olduğundan değil yani, rezil olmayayım da."
Jennie dudağını büzdü ve ayağa kalktı. "Ah Lalisa pardon. Dalmışız."
Jisoo ve Rose de yanıma gelip bana sarıldı. Jisoo gözlerini kıstı. "Bir şey olursa beni araman yeterli."
Gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım. Jeon Jungkook ile sevgili olarak adımın çıkması çok değişik olacaktı. Aslında hala korkuyordum. Hemde deli gibi.
Kızlarla vedalaşıp odamdan çıktığımda annem karşıladı beni. Şaşkınca yüzüne baktığımda endişeli gibiydi."Dediğim gibi Lalisa. Çok fazla samimi görüntü vermek yok. Zaten sizi yan yan gören sevgili sanacaktır."
Anneme bakıp başımı salladım. "Tamam anladım. Bu 100. anlatışın."
Annen gülümsedi ve bana yaklaşıp sarı saçlarımı okşadı. "Bu olaydan sonra dizi reytingte #1 olacak."
"Umarım."
Aniden telefonuma bildirim geldiğinde kaşımı çatıp telefonu açtım.
jeonjungkook: illa kornaya mı basmam lazım?
Göz devirdim. Bassa ne olurdu ki sanki? Atarlı ergen.
Anneme baktım. "Ben gidiyorum o zaman."
Annem göz kırptı. "İyi şanslar tatlım."
Hiçbir şey demeden merdivenlerden indim. Annemle aram iyi değildi. Şimdi bana böyle davranması garibime gitmişti. Nihayet dışarıya çıktığımda Jungkook yine aynı son model arabasının içindeydi. Beni fark etmemişti bile. Telefonuna bakıyordu.
Ben kapıyı açıp içeriye girdiğimde bana bakmadan arabayı çalıştırdı. Hemde hiçbir şey söylemeden.Kabalığın kitabını yazabilirdi. At bineceğimiz için o da benim gibi günlük giyinmişti. Ben siyah bir pantolon üstüne siyah boğazlı bir kazak giymiştim. Jungkook ise siyah pantolon ve beyaz tişört giymiş, kafasına da spor bir şapka takmıştı.Göz devirip önüme baktım. "Neden Park Jimin'le uğraşıyorsun?"
Gözlerini kısıp bana döndü. "Sanane."
Kollarımı birbirine bağlayıp önüme baktım. "Egolu olduğun için onun başarılı olmasını yediremiyorsun. Sabahtan beri haberlerde sen varsın. Hayranlar delirdi. Farkında mısın?" Başını olumlu anlamda salladı ve önüne baktı. Bu kadar rahat olması beni çileden çıkarıyordu.
"Bu konuyu karıştırma biz işimize bakalım. Oyuncusun zaten sana laf anlamama gerek yok. Samimi ol yeter."
Gözlerimi kıstım. "Bunu bana sen mi söylüyorsun? senin samimi olman lazım. Robot gibisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impresive | liskook
Fanfiction"Biz aynı şeyleri giyerek bile dünya gündemine oturuyorsak sevgili olursak yer yerinden oynar. Bu yüzden şu andan itibaren çıkıyoruz." ©2019 |roenvia