4.3

16.2K 1K 3.6K
                                    

instagram: roenvia

"Demekki neymiş Namjoon efendi? Başkasına laf yapmadan önce kendine bakacaksın."

Namjoon Yoongi'ye bakıp göz devirdi ve siyah saçlarını geriye attı. Cidden çok gergin gözüküyordu.

Jisoo ise karşı koltukta oturuyordu ve cidden hala şoktaydı. Yüzü bandajlarla doluydu. Hastaneden geldiğimizden beri durgundu.

Namjoon yutkundu ve Jisoo'un gözlerine baktı."Daha iyi misin?"

Jisoo cidden çok kötüydü. Başını öne eğip salladığında kendimi kötü hissediyordum.

Onu çok iyi anlıyordum. Yaşadığı çaresizliği de çok iyi anlıyordum. Hatta öyle ki kendimi ağlamamak için zor tutuyordum.

Namjoon göz devirdi. Gerçekten stresli gözüküyordu. Her an söylenen Yoongi'nin üstüne atlayabilirdi.

Hoseok dudağını yaladı. "Aldır..."

Namjoon sözünü kesti. "Aldırmayacağım."

Gözlerim açılırken Jungkook birden bağırdı. "Ne demek aldırmayacağım?"

Namjoon göz devirdi. "Basbaya aldırmayacağım demek."

Jungkook yüzünü ekşiltti. "Sen beni çocuk yaptım diye dövdün. Zorla aldırttın. Şimdi kendi çocuğun olunca aldırmıyor musun?"

Namjoon gayet sakindi. "Sen idolsün. Babalık yapamazdın. Benim öyle bir derdim yok."

Jungkook güldü ve başını iki yana salladı. "Beni küçük görme. Bende babalık yapabilirdim. Ayrıca bizim bir sürü işimiz var. O çocuk doğmayacak."

Jisoo tepkisizce önüne bakıyordu. Ona o kadar üzülüyordum ki başım ağrıyordu. Neden şu an ağlayacakmış gibi hissediyordum?

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve kendimi sıktım. İhtimali bile beni kahrediyordu.

Jisoo eliyle gözlerinden akan yaşları sildi. "Aldırmayacağım."

Namjoon da başını salladı. "Evet."

Jungkook çok kötü gözüküyordu. Bacakları titrerken yere bakıyordu.
Namjoon hiçbir şey demeden gözlerini kapattı ve nefesini dışarıya verdi. Bu gerçekten zordu.

Gözümden bir damla yaş düştüğünde nefesimi tuttum. Aklıma sürekli bebeği aldırdığım an geliyordu ya da ultrasonda gördüğüm an...

Birden Jungkook hızla yürümeye başladığında önümden geçti ve koşarak merdivenleri çıkmaya başladı.

Hepimiz onu izlerken Tae de ayağa kalktı ve peşinden yürüdü. Gözlerim dolarken bende ayağa kalktım ve merdivenleri çıkmaya başladım.

Tae kaşını çattı. "Jungkook dur."

Jungkook hızla yürüyüp odasına girdi ve kapıyı birkaç kez kitledi.

Gözlerimden yaşlar düşerken dudağımı ısırdım ve siyah kapının önünde durdum.

Canının nasıl yandığını biliyordum. Çünkü aynı şekilde benim de yanıyordu.

Tae birkaç kez kapıya vurdu. "JK aç şunu konuşalım."

Jungkook'tan ses gelmeyince yavaşça kapıya yaklaştım ve titreyen elimle birkaç kez vurdum. "Jungkook açar mısın kapıyı?"

Sesim sonlara doğru titremişti. Hala kendisini suçlu hissettiğini ve belli etmese de içten içe üzüldüğünü biliyordum.

impresive | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin