2.8

18.6K 1.1K 2.2K
                                    

Jimin'den

"Yani anlayacağın beni kendine rakip olarak gördüğü için nefret ediyor."

Sehun'a bakıp başımı olumlu anlamda salladım. Jungkook senin neyini rakip olarak görecekti ki? Gülümsedim. "Beni de kendine rakip olarak görüyor. Ne yapsın benim daha iyi olduğumu biliyor."

Sehun gülümsedi ve arabayı sürmeye devam etti. Üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Aklıma piç babasının bana ve aileme yaptıkları gelince gözlerimi kapattım. Sesine bile katlanamıyordum.

Sehun bana döndü."Şirketteki işlerimi hallettikten sonra beraber yemek yiyelim istersen."

Gülümsedim. "Olur."

Sehun başını salladı ve arabayı sürmeye devam etti. Kaç aydır düşündüğümüz planı uygulama vaktiydi ve burda baş rol bendim.
Gözlerime baktı. "Sevgilin var mı?"

Gözlerimi kıstım. Ağzımdan laf almak için elinden geleni yapıyordu. "Hayır. Yok."

Sehun kaşını kaldırdı. "Bir tane bile mi?"

Göz devirdim ve siyah saçlarımı geriye attım. "Salak mısın? Kaç tane olabilir? Senin gibi şerefsiz değilim." Aklıma Rose geldiğinde gülümsedim. Çok özlemiştim.

Sehun iğrenç bir şekilde gülmeye başladı. "Twice Nayeon diyorlardı ne oldu?"

"Yalan."

Sehun başını olumlu anlamda salladı ve arabayı sürmeye devam etti. Şirkete geldiğimizde beraber arabadan indik ve şirkete doğru yürümeye başladık. İçeriye girdiğimizde şirkette çalışan herkes bir anda bize baktı. Kızlar bana dikkatlice bakarken önüme bakıp yürümeye başladım.

Üst kata geldiğimizde Sehun gülümsedi. "Sen burda bekle. 10 dakika içinde geleceğim."

Başımı olumlu anlamda salladım. "Tamam."

Sehun defolup gittiğinde etrafa baktım. Çalışanlar elinde dosyalarla gezerken dudağımı ısırdım. Sarışın bir kız yanıma geldi. Tayvanlıya benziyordu. "Ah sen Park Jimin'sin."

Gülümsedim. "Evet."

Kız gözlerimin içine baktı ve gülümsedi. "Numaranı alabilir miyim?"

Kaşımı kaldırdım. Niyetini zaten anlamıştım. Başımı iki yana salladım. "Üzgünüm."

Kız göz devirdi ve yanımdan geçip gitti. Böyle kızları anlayamıyordum. Her neyse. Bu anı bir daha bulamazdım. Hızlıca yürüdüm ve Oh Dounght'un odasının önüne geldim. Zaten dün şirketin her karışını ezberlemiştim. Etrafa baktığımda neredeyse hiçkimse yoktu. Direk kapıyı açıp içeriye girdim. Oh Dounght'un zaten şirkette olmadığını biliyordum. Ona göre ayarlamıştık. Direk siyah masasına yaklaştım ve oturup bilgisayarı açtım. Güvenlik kamerası bana bakarken gülümsedim ve kulağıma taktığım kulaklığı açtım.

"Söyle J-Hope."

J-Hope direk şifreyi söyledi. "ohDOUNGHTxxOHx2"

Şifreyi söyledikçe tek tek girdim. Laptop açıldığında gülümsedim. "Açıldı."

Namjoon'un sesi kulaklarıma geldi. "Hemen şirketin bu ayki gelir durumuna gir. Flashı tak. Hepsini oraya at."

Cebimden flashı çıkarıp laptopa taktım ve şirketin gelir durumunu bulup flasha attım. Gözlerim kısıldı. "Piç bu adam. kaç aydır vergi verdiği yok."

Namjoon'un sesi tekrar geldi. "Hemen güvenlik kamera görüntülerine gir ve son 3 ayınkini al."

Namjoon'un dediklerini tek tek yaptım ve nefesimi dışarıya verdim. Sürekli kapıya bakıyordum. Çok gergindim.

impresive | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin