"Üzülme Sehun. Eminim düzelecektir. İnan bana."
Sehun başını iki yana salladı. "Mümkün değil Lalisa. Şirketin bütün kaçak vergileri ortaya çıktı. 3 büyükten biri değiliz artık."
Dudağımı ısırdım. Biri Oh Dought'un şirketinin vergilerini ödemediğini ve borçlarını ifşa etmişti ve şirket artık 3 büyükten değildi. Yerine Jungkook'un şirketi Bighit yerleşmişti.
Bunu kesinlikle Jungkook yapmıştı. Neden Sehun'dan bu kadar nefret ettiğini anlayamıyordum.
Sette olduğumuz için acelemiz vardı. Tüm gece çalışmıştık. Şu an saat sabah 8 falan olmalıydı.
Sehun'un omzuna dokundum."Son sahneyi çekemeyecek haldeysen ben yönetmenle konuşurum. Yarın çekeriz."
Sehun başını iki yana salladı ve oturduğu sandalyeden kalktı. "Gerek yok. Çekelim."
Başımu olumlu anlamda salladım. Sehun nefesini dışarıya verdi. "Her şey o kadar kötüye gidiyor ki Lalisa... Sanki birileri bizden hırsını çıkarıyor gibi."
Gözlerinin içine baktım. Aklıma sürekli Jungkook'un gelmesi normal miydi? Acaba o da Jungkook'u mu düşünüyordü.
"Düzelecek Sehun. Emin ol."
Sehun başını olumlu anlamda salladı ve yaklaşıp bana sarıldı. Hafifçe gülümsedim ve kollarını boynuna doladım.
Babası da üstüne geldiği için çok yıpranmıştı. Onu anlıyordum.
Geri çekilip omzuna dokundum. "Hadi çekelim şu sahneyi."
Sehun gülümsedi ve beraber kameranın karşısına geçtik. Yaklaşık 2 saat boyunca çok zor bir sahne için uğraştık ama değmişti. Harika bir şey ortaya çıkarmıştık.
Set bittiğinde Sehun'a döndüm. "Benim gitmem lazım. Uyusam iyi olacak. Bütün gece setteydik."
Sehun yanağıma yaklaşıp öpücük kondurdu. "Sen dinlen. Sonra konuşuruz."
Başımı olumlu anlamda salladım ve arkamı dönüp beni beklemekte olan araca bindim.
Aslında pek iyi hissetmıyordum. Jungkook peşime dolu adam takmıştı ve bu hoşuma gitmiyordu. Her an gözetleniyor gibiydim. Jimin ile arkadaş olduğunu öğrendiğimden beri zerre konuşmamıştık. Beni birkaç kez aramıştı ama açmamıştım.
Hayatı yalan dolandı. Her şeyi. Onun için önemli olan tek şey güç ve paraydı. Piçin tekiydi.
Ben camdan dışarıya bakıp dalmış gitmişken aniden telefonum çaldı.
Rose'nin aradığını gördüğümde gülümsedim ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo bebeğim."
Rose iç çekti. "Lalisa..."
Ağzım açıldı. "Rose ne oldu? Ağlıyor musun sen?"
Hıçkırdı. "Lalisa ben çok kötüyüm."
"Ne oldu Chaeyoung korkutma beni."
Rose derin bir nefes aldı. "Jimin beni aradı ve işe geri dönmemi söyledi ayrıca benden defalarca kez özür diledi."
Çığlığı bastım. "Ne? Bu harika bir haber Rose!!! Neden ağlıyorsun?"
Ağlamaklı sesiyle konuştu. "Lalisa ben ona aşığım bunu biliyorsun. Ama nasıl bir insan olduğunu gördün. Sırf gündemde olmak için herkesi kandırmış. Jungkook ile arkadaş iken kavgalı taklidi yapmış. Sırf prim için Chim-p leri kandırmış. Ben hayal kırıklığına uğradım. Onun melek gibi bir insan olduğunu sanıyordum.Geçen dergiye bakir olduğunu söylemişti. O Jungkook'un arkadaşı. Sence bakir olma ihtimali var mı? O benim hayalimdeki Jimin oppam değil. O başka biri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impresive | liskook
Fanfiction"Biz aynı şeyleri giyerek bile dünya gündemine oturuyorsak sevgili olursak yer yerinden oynar. Bu yüzden şu andan itibaren çıkıyoruz." ©2019 |roenvia