-Yılanı Uyandırmak-

226K 3.2K 2.7K
                                    

Selam bebekler👅

...

"Beni sadece sen rahatlatabilirsin."

Kupaya doldurduğum klasik kahvemin dumanını burnuma tutup derin bir iç çektim. Tadı gibi sert bir kokusu vardı, farklı bir haz veriyordu ve beni rahatlatacağını düşündüğüm tek şey olabilirdi. Üzerimdeki anlamsız gerginlikle mutfaktan çıkıp kazağımı parmak uçlarıma kadar çekerek elimi yakmasını önlediğim kupamdan dilimi yakmayacak şekilde yudumladım.

Biraz sonra ay ışığı altında pencere pervazına yaslanmış, sokaktaki bir kitabevinin vitrinini heyecanla süsleyen çalışanları seyrediyordum.

İki kız kıkırdayarak parlak süsleri birbirinin boynuna doluyor ve deli gibi eğleniyordu. Çok geçmeden genç bir çocuk omzunda küçük bir çam ağacıyla çıkageldi. Sıska ve cılız vücudunun kötümserliğini süpürecek biçimde güler yüzlüydü. Ağacı kapının yanına bıraktı ve içeriye bir kablo uzattı.

Oraya çok sık uğramasam da kim olduklarını bilecek kadar yüz aşinalığım vardı. Gözden kayboldukları bir anda kitabevinin şakımasıyla yeniden dışarı koşturdular. Ağaç rengarenk ışıklarla yanıp sönüyor, camda köpük spreyle düzgünce 'HOŞGELDİN 2019' yazıyordu.

Seni gördüğüme midem bulandı 2019...

Perdeyi bu gereksiz tatavayı görmek istemez bir tavırla çektim. Neyini kutluyorlardı sanki?

Yeni yıl, aynı bok!

Bir günde ileri atlayan tarih benim borçlarımı ödüyor ve bu yıl olsun birazcık huzurla uyu, özgürce nefes al diyor muydu? Artık otur ve gençliğini yaşa, köpek gibi çalışmana gerek yok, ben senin için şansları kapına sıralayacağım mı diyordu, ya da bu tavanı akan evimi tamir mi ediyordu...Gözlerimi kaldırıp sarı bir hal almaya başalayan kirişlere baktım kederle. En azından bana ailemi geri verebilseydi eğer bu zırvalığa katlanabilirdim.

Ah, boşversene.

Saçlarımı ellerimin içinde toparlayıp bileğimdeki lastikle sıkı bir at kuyruğu yaptığım da gözüm zır zır çalan kapıya odaklanmış ve ayaklarımı oraya sürmüştüm. Gelenin kim olduğunu daha açmadan biliyordum. Ondan başka kimsem yoktu.

Açelya.

Kendisi köpek gibi çalıştığım kafe sahibinin kızı oluyordu. Aynı zamanda iyi bir arkadaşlık kurmuştuk. Çünkü despot babası onu hayatı öğrensin diye benimle aynı kefeye koyup yine benim gibi çalışmasını istiyordu. Tuhafdır ki Açelya babasının aksine işin tanımını bile bilmeyen aklı bir karış havada olan kızlardandı.

Ama kaderin bir şekilde bizi bir araya getirmesinden memnundum işte. Onu ve düşük çenesini severdim.

Kapıyı açtığımda Açelyayı kırmızı ve mini bir elbisenin içinde sırıtarak buldum. Kollarını hemen boynuma sarıp, "Yeni yıl kızı." Diye heyecanla şakıdığında yanağıma öpücük bırakmıştı ki bunu bilerek yaptığının farkındaydım. Öpülmekten veya herhangi cıvıklıktan hoşlanmazdım. En azından hem cinslerim tarafından.

Elimle yanağımı silerken geri çekildi ve yüzüme gülüp daha aşağıya baktı. Gülüşü tuzla buz olurken, "Neden hâlâ giyinmedin sen, of ya geç kalacağız senin yüzünden. Ne bakıyorsun alık alık kızım. Hadi koş." Beni tuttuğu gibi odama sürüklemesinin ardından gardrobuma dalıp bir ay önceden bu geceye özel benim için aldığı elbiseyi askıdan çekip aldı. Yani bir aydır bu geceyi planlıyordu ve pis işlerine beni de alet etmeye yeminliydi.

"Açelya, gelmeyeceğimi biliyordun." Dedim yatağıma kendimi bırakırken. "Buraya kadar gelip boşuna vakit kaybettin."

Açelya maskaraya boğduğu gür kirpiklerinin sardığı mavi gözlerini kıstı ve tehditkar olmaya çalışarak konuştu. Aksine sevimliydi. "Bu elbiseyi bu gece için diktirdim asla seni almadan şurdan şuraya gitmiyorum." Dedi. Topuklularını fırlatıp balon elbisesini umursamadan yere oturdu ve elini telefonuna sardı. Şaşkın şaşkın baktım bir süre. "Ne yapyorsun öyle?"

S O N B A K İ R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin