Bölüm şarkısı; Billie Eilish: You should see me in a crown ♪♪♪
...
"Bunu yapmayacaksın. Yapamayacaksın!" Yanağımdaki elini tiksinerek ittim.
Sesim deli cesaretiyle hırçın çıkıyordu ama hala Cesurun beni kontrol etmemesi güvencime balyoz gibi iniyordu. Tuvaletin havası gittikçe basıklaşıyor, kasılan yerlerim sancıyor en çokta beklenti beni bitiriyordu. Kaygım her salise hacim kazanıp başımdan aşağı çığ gibi yuvarlanarak büyüyordu.
Tüm ihtiyacım oyken, beni neden merak etmiyordu ki?
Uraz, tam kulak zarıma güldü. "Kim kurtaracak söylesene, çok sevgili kocan mı?"
Çenemi tutup dudaklarım büzülürken onu dikkate almıyormuşum izlenimi verdiğimden sertçe gözlerine hizaladı gözlerimi, zira ben yalnızca kapıya bakıyordum. Beslediğim umuda ihanet edecek bir adam değildi Cesur, biliyordum...
Dişlerimi öyle bir sıkmıştım ki neredeyse döküleceklerdi. Ona öfkeyle kalkan başımla beraber hırladım. "Saniyeler içinde burada olacaktır. Zaten bir şey yapacağın da yok aksi taktirde çene çalarak vakit kaybetmeyi göze alamazdın. Çünkü o yürek sende yok piç kurusu!"
Onu deli gibi kızıştırmak istiyordum.
Tasmasından kurtulamayan kuduz bir köpek gibi kudurtmak istiyordum.
Tırnaklarımla derisinde yarıklar açmak ve daha bir çoğu...
Saniyesinde bozulan gülüşü kararan göz bebekleriyle bütünleştiğinde nane kokan nefesini soluyacağım yakınlıkta eğildi ve tane tane, "Gelmeyecek." Dedi. Kaşlarımı alnımın ortasında oluşturduğum göçükle iyice çattım.
"Senin yokluğunu unutacak, hatta belki çoktan unutmuştur." İşaret parmağı diz kapağımdan yukarı tüm pişkinliğiyle kayarken, "Ne geveliyorsun sen?" Diye soluyup elini silktim.
Dudaklarını yaladı. Başını zavallı bakan çirkin yeşil gözleriyle hafifçe salladı. "Kocan iki kişinin arasında kalsa sence kimi seçerdi Lavin, taze karısını mı yoksa üstünde yılların emeği olan annesini mi?"
"Ne demeye çalıştığını anlamıyorum." diye çenemdeki eline davrandım. Gittikçe çileden çıkıyordum. Neden seçim yapması gereksindi ki? Sadece sinirlerimi bozmaktı derdi...
Ve bozuyordu.
Olaydan zevk alır gibi fısıldadı. "Ölüyor tatlım..."
Belirsizliğin içinden öylesine fırlayan yumruğu göğsüme yemiş gibi sersemlediğimde aldığım darbenin iki katını çenesine savurup dişlerini dökmek istedim. Tahammülüm tükenmişti. "Ne saçmalıyorsun piç herif?"
"Biricik kayınvaliden, Firdevs hanım... Bir ayağı çukurda."
Yüzüne saplı kaldı gözlerim. Bir an için dünyanın dönüş hızı algılarımı sapıttırdı. "Sen ne-" Sinirle nefes alıp, "Başka oyalayacak yalan bulamadın mı?" Dedim önünden kurtulmak isteyip.
Dimdirek gözlerime baktı. "Şaka mı yapıyorum sence?" Gözlerimi kırpamadım. Yapmadığından emin olan yanım kulaklarını sivriltti. Bir de ne olursa olsun kendimi kandırmayı sevdiğim tarafım vardı ve onun ses tellerini jiletten geçirmek istiyordu.
"Asil sizi bu gece ne diye çağırdı sanıyordun, gerçi o da yeni öğrenecek gibi." Parmağında saçımdan bir tutamı çevirdi. Midem kıstırıldığı köşede kasılırken sakin olmaya gayret ettim. Gözleri zehir yeşiliyle parlıyordu ve yılanın pullu derisi kadar soğuk sesi bir şeytan gibi vesveselerini üflerken çok gaddar görünüyordu. "Bu akşam Cesura söyleyip ona seni hayatından çıkarmasını söyleyecek. Muhtemelen şuan kimse bizi farketmemiştir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N B A K İ R E
Teen FictionDişlerinde dilini gezdirirken dudakları karanlık bir gülümsemeyle yavaşça kıvrıldı. "Düşündüm de, seni sevişmeye ikna etmek, sevişmekten daha keyifli olacak... "