-ACI, TATLI, EKŞİ-
5 YIL/ 15 GÜN/ 15 SAAT SONRA...
Parlak satenden işlenmiş çarşafların kucağında sırtüstü yuvarlanıp gerindim. Nevresime dolanan çıplak belim soğuk tarafın ferahına erişmişti. Kalın perdeler sabah olduğunu gizlese de rutin saatime göre uyanmam gereken zamanda gözlerimi açmıştım fakat yorgunluk beni yeniden esneterek göz kapaklarımı indirmeye teşvik etmişti.
Bir saniye sonra kapı açıldı. Yatak odasının ortasına sabah güneşi doldu.
Daha sonra o.
Hissettim.
Dudaklarım yavaşça kıvrıldı. Yüzümü kokusu sinmiş yastığa sürtüp rahat bir pozisyona geçtim. Göz kapaklarımın içi şenlik ateşi yanıyormuş gibi alev rengindeydi. Yüzüme vuran güneşin içinden iri gölgesi ilerledi ve yatağın ona ait kısmındaki bedenime yaklaştı.
Burnu saçlarıma dolandı ve üstüme eğilip nefesini saçlarımın toprağına şifa gibi üfleyip zaman kaybetmeden ciğerlerine geri doldurdu. Kıpırdandım.
"Her gün biraz daha güzelsin..." Mırıltısıyla daha çok gülümsedim.
Saçlarımı kulağımın ardına itip yüzümü göz önüne aldı ve boynumu okşadı. Ona bakmamak çok zordu. "Yalancı." Dedim çatallı sesimle. "Sabahları berbat göründüğümü biliyorum."
Gözlerimi açıp tepemdeki yakışıklı suratına baktım. Yıllar onu gittikçe artış kazanan dolar gibi değerlendiriyordu. Çok yakışıklı bir adamdı.
"Öyle deme." Beni azarlar gibi yaptı. "Seni öpememek çok zor."
Haki gömleğini avucuma alıp onu dudaklarımın üzerine çektim, altında ısıya maruz kalmış çikolata kıvamına gelirken benden oldukça uzun soluklu bir öpücük kazandı. Elleri dün geceden sadece külotla kalan kalçalarıma sarıldığında kıkırdayıp onu üstümden ittim. Fakat kollarımı sırtımda tutup popomu ısırdı. Çığlıklar içinde kahkaha attığım da tekrar tekrar ısırıp iz bıraktığına emin olacağım şekilde zonkladı. Bacaklarımı okşayıp tüylerimi ürpertirken ısırdığı yerleri arzuyla soluya soluya öptü. Kıvrandım. Fakat bu tatlı ve katlanılası bir sızıydı.
"Şunu yapma." Diye çemkirdim.
"Sus." Sesi boğuk tonuna evrilmişti. "Tadını ve kokunu bilsen hak verirdin bana..."
"Cesur çıplağım, çocuklar gelebilir."
"Uyanmalarına daha var, kendini bana bırak." İstekle parlayan gözlerine direnmedim ve başımı yastığa attım. "Sadece beş dakika." Parmakları sihirli bir şekilde masaj yaparcasına beni okşadı. Yorgunluğum elimin tersiyle yanlışlıkla çarptığım vazo gibi paramparça olmuş ve huzurlu biçimde nefes almamı sağlamıştı. Üzerimdeki yükü alıvermişti.
Alev alev dudakları belimin oyuntusuyla buluştuğunda örtüyü avucumda sımsıkı yumruk yaptım. İlk öpüşü kadar can alıcı ve canıma can katandı. Yüzümü yastığa bastırdım. "Artık beni bırakmalısın yoksa basılacağız Cesur." Dedim hiç istemeyerek. İyice mayışmıştım.
"Doyumsuz bir boğa gibi hissediyorum bugün." Dedi sırtımı ısırıp öpücüklerle teselli ederken.
Güldüm. "Sadece bugün mü?"
"İlelebet."
Dudaklarının kıvrımını sonsuza kadar hissetmek istesem de onu itelemeye çalıştım o da bana inat kalçama büyük bir şaplak attı. İçim çekilir gibi olduğunda hırladım. "Tanrım!" Öpücükleriyle uslu durmam hakkında söylendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N B A K İ R E
Novela JuvenilDişlerinde dilini gezdirirken dudakları karanlık bir gülümsemeyle yavaşça kıvrıldı. "Düşündüm de, seni sevişmeye ikna etmek, sevişmekten daha keyifli olacak... "