§ F İ N A L §

56.9K 1.8K 1.6K
                                    


§ V E D A §


"Mahir!"

Göğün kasvetli soğuğuna ayar veren mavileriyle çarpıştığımda içim sıcacık oldu, dudaklarıma yayılan gülümsemeye engel olamadım. Mahir, Cesurla olduğum sürece bir daha benimle görüşmeyeceğeni söylese de gelmişti. Bunu o kadar beklemiyordum ki şaşkınca gülümsüyor ve onu inceliyordum. Yalnızca saçlarını bir ton daha açmış geniş omuzları az daha şişmişti. İyi vücut çalışmış olmalıydı. Her şey bir yana onu özlemiştim.

Mahir, tepkimle yumuşattığı ifadesiyle benden uzağa, arabadan inip kapısını güm diye kapatan Cesura bakarken yine sertleşen suratıyla, "Merhaba." Dedi.

"Gelmem demiştin." Dedim bende ona yakından bakarken. Şaşkınlık sesimle bütünleşmişti. Düşmanca çattığı kaşlarının arasında oluşan çukurda bir cinayet senaryosu gelip geçmişti. Cesurun şah damarını dişleriyle koparmayı dileyen bakışları bana döndüğü an yumuşadı ama bunu belli etmek istemez gibi davrandı.

"Özlemek, insanı dengesizleştiriyor."

Ona, başımı yana eğip gözlerimin içini parlatan gülümsememi sundum.
"Bende seni özledim..." Dedim tamamen açık yüreklilikle.

Kollarını açıp, "Gel buraya." Demesiyle beline hızlıca sarıldığımda beni vakit kaybetmeden kucakladı ve o an duyduğumuz sahte öksürüğün ardından Cesurun huysuzca, "Sınır ihlali-" demesine karşın Mahirle aynı anda, "Kapa çeneni." diye çıkıştık.

Artık onun yüzünden dostlarımı kaybetmek istemiyordum. Mahire sımsıkı sarıldım ve çenemi omuz kemiğine bıraktım. "Hoşgeldin."

"Hoşbuldum." Avucu sırtımı hafifçe ovdu.

"Hadi içeri gel, burada yeterince üşüdük."

Eve yürümeye başladığımızda Cesur arkamızdan, "Lavin ne yapıyorsun?" Diye seslendi.

Mecburen durup ona baktığımda, "Ne?" Diye terslendim. Meydan okuyan bakışlarıma dik dik baktı.

Bende ona dik dik baktım.

Kaşlarını çattı ve kaşlarımı çattım.

Başını göğe çevirip sabır dilenircesine homurdanırken dönüp Mahire zafer gülümsememi sundum.

"Hâlâ benden nefret ediyor." Diye fısıldadı.

"Aldırma."

"Bende ondan nefret ediyorum, sorun yok."

Birlikte içeri girdiğimizde arkamızdan gelen Cesur sertçe dış kapıyı itti. Bana laf atamadığı için hırsını kapılardan alıyordu. Mahiri salona geçirip arkasından gireceğim zaman kolumu yakalayan Cesurla beraber ona döndüm.

"Bu hıyarın medeniyetten haberi var mı, bu saatte evli bir çiftin yanına çat kapı gelinir mi?"

"Onu uzun zamandır görmüyorum izin verirsen öğreneceğim."

"O şeyi evimizde istemiyorum."

"Adı Mahir. Sence de artık benim için bir şeylere katlanma vaktin gelmedi mi?"

"Vicdanıma oynama."

"Aa var mıydı?" Sahte bir hayretle alay ettim.

Göz devirdi. "Çok konuşma da yürü."

İstemeye istemeye bana onay verse de salona geçtiğimizde Mahirin yanı başına oturmamam için belimden çekip, "Dibine değil, karşıya!" diye fısıldadı. İkili haki kanepeye apar topar oturduğumuzda beni aniden kolunun altına sıkıştırırken gıcık bir ses tonu ile, "Ee Mahir efendi, sebebi ziyaretin neymiş bakalım?" diye konuştu. Mahir ters bir hareket yapsa kafayı gömecek gibi duruyordu.

S O N B A K İ R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin