Bölüm şarkısı;
Another love ~ Holly Henry🌹...
Tek bir isim.
Bir alev topu olup zihnimdeki şirin kulübede kocaman bir gürültüyle patladı, canıma dişlerini geçiren acının damarlarımdan lav olup akışını hissettim.
Felaket habercisi bulutlar bir benim başımda toplanmışta kaçamıyormuşum gibi bir bacağım diğerinin altındaki basamakta öylece kalmış ve Cesurun huzursuz sesinden Suzan isminin dökülmesiyle tepemde ki bulutlardan lanet yağmaya başlamıştı sanki...
Sinirim halihazırdaydı ama sakinliğimin son demlerine gelene dek onları izlemekte karar kılmıştım.
Bir basamak daha indim sessizce, kendime karşı büyük bir direnişle.Beni göremeyecekleri şekilde trabzana yaslandım.
Sarışın, alımlı bir kadın uzun pembe kürkünün içinde gülümseyen dudaklarıyla Cesuru, ağır bir hayranlıkla süzüyordu ve o Suzandı.
Suzan güzeldi... Acı bir biçimde onun boyuna denkti. Az önce birlikte güne uyandığım adama çok yakındı. O soğuktan pembeleşmiş küçük burnu karakteristik kokusunu alabiliyor muydu acaba? Canıma giren anlık bir krampla iki büklüm olmamak için frenledim kendimi.
Peşin hüküm vermekten kaçınırken gözlerimi kısarak odaklandım ve o topukluların üstünde duruşundan bile akan samimiyetsizliğe anlam yüklememeye çalıştım.
Hangi Suzan ki dedim kendi kendime. Kaşlarımı alnımı kırıştırarak çatmış ve zihnimde dönen pis düşünceleri arındırmak adına temiz bir nefes almıştım.
Belki de sadece haberleri duymuş bir akrabasıdır ve tesadüftür ki adı da Suzandır. Olamaz mı? Başımı eğip tısladım. Hadi ama Lavin! Bu çocukça ihtimalle kendini nasıl kandırabilirsin ki!
"Ne arıyorsun sen burada?" Cesurun tek eli kapıda sıkılaşırken boğumlarını bağlayan kemikleri bembeyaz kesilmişti. Karşısında ki kadını beklemediğini, hazırlıksız tonunu yakalamıştım. Şaşkın ve gergindi. Tişörtünü genişleten sırt kaslarının kasılışı dahi beni Suzan konusunda yanıltmıyordu.
Bir zamanlar bakire olan Suzan...
"Hiç yaşlanmayacaksın değil mi?" Diyen Suzan parlatıcıyla ışıldayan dudaklarını oluşan gamzelerine hakaret gibi şeytani bir tavırla kıvırdı. "Seni bıraktığım günden bu yana..." İşveli bir nefes aldı. O nefesi boğazına tıkmak istedim. "Hala sert ve dinç görünüyorsun Cesur Cerrahoğlu."
Parmaklarım boynuma sarılırken nefes almayı bıraktığımı bilmiyordum ama ellerimin ulaşmak istediği bir nokta vardı, onun elmaslar taktığı ince boynuna dolanmak istediğini biliyordum. Kırılırken çıkardığı sesi bizzat zevk alarak duymak nasıl hissettirirdi ilk kez merakım bu eziyet yöntemine kabarmıştı.
"Neden geldin? Seninle anlaştığımızı sanıyordum." Dedi Cesur ona akıtılan salyaları görmezden gelerek.
Suzan küçük çantasını sıkıca omzuna dolayıp Cesura sıcaklığından haz etmediğim bir bakış atıp bile isteye temas ederek içeri süzüldü. Tıpkı düşman bir yılan gibi benim topraklarıma sürünmüştü. Nefeslerimin şiddeti artarken kontrolü kaybetmek üzereydim ki Cesur kolunu sertçe tutup onu geriye çekti. "Sana girebilirsin demedim." Alt metnini çoktan yazdığı bir tehditi fısıldarcasına konuştuğunda Suzan yutkunarak gülümsemesini korumakta çabalamıştı.
"Seni özledim." Yanağımın içini hırsla ısırdım ve kanın tadını duyumsadım. "Eski günlerimizi-"
"Kes saçmalamayı, tek bir gece dışında hiç görüşmedik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N B A K İ R E
Teen FictionDişlerinde dilini gezdirirken dudakları karanlık bir gülümsemeyle yavaşça kıvrıldı. "Düşündüm de, seni sevişmeye ikna etmek, sevişmekten daha keyifli olacak... "