Gece boyu izledim...
Balkondan vuran ay ışığıyla üstüme düşen gölgesini, sigarayı ateşleyişini, üfleyişini karanlığa, sanki yanında olduğumu unutmak istemez gibi arada dönüp beni seyredişini...
Aramızda kıvılcımlanan doğa üstü istekle birbirimizi içinde savunmasızca uzandığım yatakta yakıp kül ettikten sonra huzur içinde sarmaş dolaş uyuyakalmıştık. Fakat bu çok sürmemişti, Cesur gecenin bir yarısı gözlerini açmış bir daha da kapayamamıştı.Yine canı bir şeylere sıkılıyordu belli ki.
Hal buyken öylece yerimde sere serpe yatamadım bende tabi ki. Üstümdeki yorganı kenara çekerken doğrularak çıplak ayaklarımı parkeye bastım ve tenimde kayan kırmızı dantelli geceliği düzelterek kalktım. Kasıklarımda tatlı, ince bir sızı baş gösterirken yanaklarımın yanmasına mani olamamıştım. Neyse ki oda karanlıktı da rengim göze çarpmıyordu. Ellerimi yanaklarımda gezdirip sıcağını alırken onun geniş biçimli sırt kaslarına gözlerimi diktim. Balkon tarafına geçmediğim için henüz farkıma varmamıştı.
Sessiz sedasız heybetli vücudunu gözlerime meze ederken dirseklerini kırarak balkon demirine yaslayıp eğilmesiyle ay ışığı tam sırtının gergin kaslarına dökülmüş ve görüntü gözlerimin irileşmesine neden olmuştu. İki kürek kemiğinin dış kısımları boydan boya kıpkırmızı kan toplamış, sivri tırnaklarla açılmış çizikler içindeydi. Elimle yüzümü yelledim, bu tırnaklar bizzat benim eserimdi fakat acısını mı yoksa verdiği hazzı mı düşüneyim bilemeyecek bir dünyaya geçmiştim bile...
Cesurun ince zevkleri vardı, ona göre sevişmek sadece birleşmek, bütün olmak değildi. O teslimiyet istiyordu, tenimde sansasyonel olaylar gerçekleştirmek, asi tarafımı yönetmek istiyordu. Bense isteklerini onda derin izler bırakarak göze alıyordum. Bu gece olduğu gibi.
Benimle sevişiyor ama aslında tenimle konuşuyordu.
O adam arzuları uğruna yaşayan bir orman vahşisiydi.
En çokta o yatakta bedenimin üstüne ruhunu örterken istediği yalnızca tutkusal teslimiyetti.
Ama o buna tadında acı diyordu...
"Seni de mi tutmadı?"
Kısık ve etkili ses uçan aklımı apar topar yerine getirdiğinde aynı şekilde dursa da kalın damarları belirgin boynu bana çevrilmiş, yüzümün her bir ayrıntısını süzüyordu. Kollarımı etrafıma sarıp yanına çıktığımda hala üstümde olan bakışlarına hitaben, "Yataktaki boşluğun oldukça hissedilirdi." dedim tatlı tatlı bakıp.
"Hımm." Mırıltısı kibrit çöpü gibi yanan sigarasının izmaritini kristal küllükte ezmesiyle tüm dikkatini bana çevirmesi yönündeydi. Geri dönüp iki kişilik masanın sandalyesine çöktüğünde elini dizine vurarak, "Gel." dedi.
Dediğini istediği şekilde yerine getirip dizine oturdum. Büyük eli diz kapağımdan yukarı okşayarak çıktı ve eteğimin biraz altında baldırımda kaldı, fakat baş parmağı okşamayı kesmedi. Ritmik atışlar gerçekleştiren kalbim bu hareketle hızını şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N B A K İ R E
Novela JuvenilDişlerinde dilini gezdirirken dudakları karanlık bir gülümsemeyle yavaşça kıvrıldı. "Düşündüm de, seni sevişmeye ikna etmek, sevişmekten daha keyifli olacak... "