~ 2.4 ~

1K 71 9
                                    

Jikook+ TaeRose ~

Camila Cabello - Something's Gotta Give

Jimin abilerine el sallayıp eşinin ellerini tuttu. Ormandaki yürüyüş yolunda yürüyeceklerdi, hava oldukça güzeldi. Eşi telefonu kendisine uzatınca eline alıp kulağına götürdü.

"Efendim Rosie?"

"Oppa, ne yapıyorsunuz?"

"Ormana gidiyoruz. Yürüyüş yolunda yürüyeceğiz. Gelmek ister misiniz?"

"Ah, harika olur. 10 dakikaya geleceğiz."

"Pekala, görüşürüz."

Jimin telefonu kapatıp eşine uzattıktan sonra gülümsedi.

"Bizimle gelecekler."

"Güzel olur. Rose'da Taehyung'un işlerinden dolayı son zamanlarda evdeydi. Tıpkı Seokjin hyung gibi."

Ormana geldiklerinde girişteki banklara oturup Taehyung ve Rose'u beklemeye başladılar. Jimin eşine yaslanıp etrafa bakarken Jungkook burnunu eşinin saçlarına daldırıp gözlerini kapattı.

"Acaba onlarda bizimle birlikte Busan'a gelirler mi? Annemler Rose'u özlemiş olmalılar."

"Haklısın, harika olur. Geldiklerinde sorarız."

"Akşam annemlerle yemek yedikten sonra hep birlikte karaoke yapmaya gideriz. Rose ve Y-Yoora ile oraya gitmeyi severdik eskiden."

Jimin başını kaldırıp eşinin yüzünü avuçları arasına aldı. Jungkook yanağını eşinin avucuna yaslayıp gözlerini açtı. Jimin baş parmağı ile eşinin yanağını okşarken sesini bile çıkaramadı. Biliyordu, Rose'a düşkün olduğu kadar Yoora'ya da düşkündü eşi. Anlaşamasalarda severlerdi birbirlerini. Ölmeden önce onu affetmişlerdi fakat Yoora hayatının güzel günlerini yaşamaya başlayamadan kapatmıştı gözlerini. Oysa Jimin yalvarmıştı yaşaması için, bebeğini feda etmişti. Şimdi ise Yoora'nın ölmesine sebep olan kişide hayata gözlerini yummuştu. Jimin bebeğiyle yaşatacaktı Yoora'yı, Eun Mi'nin bile ona zarar vermesine izin vermemişti. Bebeğini, eşini, arkadaşlarını, ailesini koruyup kollayacaktı. Söz vermişti kendine, bir daha kötü bir şey olmasına izin vermeyecekti.

Eşini küçük vücudu olmasına rağmen kollarının arasına alıp sarıldı. Hamilelik yüzünden hormonlarını kontrol edemiyordu, içindeki ağlama isteğini bastırmaya çalışıp başarılı olamıyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüp eşinin saçlarına damlamaya başladığında dudaklarını dişledi. Sessizce ağlamak istiyordu ama içinden gelen hıçkırma istediğine karşı gelemiyordu. Dudaklarından bir hıçkırık döküldüğünde Jungkook dayanamayıp bu kez kendisi eşine sarıldı.

"Ağlama sevgilim. Ağlama."

"B-ben çok üzgünüm Jungkook. Kendimi.. kendimi tutamıyorum."

Kelimeler ağladığı için belli belirsiz anlaşılıyordu ama eşi onu anlayabiliyordu. Jimin başını kaldırıp eşinin yüzüne bakmak istediği sırada onlara doğru gelen Rose ve Taehyung'u gördü. Kalkıp büyük adımlarla Rose'a koştu, Yoora'ya sarılamazsa belkide Rose'a sarılmalıydı. Kollarını Rose'a sarıp ağlayarak bekledi. Rose ne olduğunu anlamasa bile hızlıca sarıldı Jimin'e, gözleri Jungkook'un yüzüne çıktığında onunda ağladığını fark etti.

"Oppa, neyin var? Ağlama lütfen, bak benide ağlatacaksın."

"O-onu çok özledim Rose. Bir kere bile korkmadan sarılamadım ona. K-keşke semin gibi onada sarılabilseydim, keşke y-yanımızda olabilseydi."

Mr.Park || {Jikook}✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin