~ 4.0 ~

641 49 16
                                    

Bölüm Şarkısı: Beautiful-Bazzi (Camila Cabello)

Jimin eşi ile arasında mışıl mışıl uyuyan Minsu'ya baktı. Minsu'nun istediği gibi yıldızların altında hep birlikte uyumuşlardı. Minsu uyumak için Jeon çiftinin arasını seçtiğinde Seokjin ikiliyi rahatsız etmemesi gerektiğini söylerken Jimin ve Jungkook itiraz edip Minsu ile birlikte uyumuşlardı. Jimin, Minsu'nun saçlarını okşayıp daha sonra eşine döndü. Elini uzatacağı sırada Jungkook gözlerini açtı ve Jimin'in elli havada kaldı. Jungkook, Minsu'yu uyandırmadan doğruldu ve eşinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Günaydın Jeon."

Jimin gülümsedi ve eşinin beklediği karşılığı verdi.

"Günaydın Park."

"Hadi kahvaltı hazırlayalım."

Jimin gülümseyerek başını salladı ve kalktı. İkili kimseyi uyandırmamaya özen göstererek açık mutfak kapısından içeriye girdiler. Jungkook eşinin bileğini tutup hızla kendine çevirdi ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Jungkook kalçasını tezgaha yaslayıp ellerini eşinin beline sardı ve eşinin bedenini kendi bedenine yasladı. Dudakları uyum içinde dans ederken dillerinin de işin içine katılması gecikmedi. Jungkook eşinin dolgun alt dudağını lolipop emermişcesine emerken Jimin eşinin kiraz kırmızısı ince dudağını emmeye başladı. Dilleri birbirine değdiğinde Jimin inleyerek dudaklarını ayırdı. Bedenleri hala birbirine yaslıyken göğüsleri aldıkları soluklarla birbirine değiyordu.

"Bu kadar yaramazlık yeter Park, kahvaltı hazırlamalıyız."

Jungkook anlayışla başını sallarken Jimin bedenlerini ayırdı.

-
-
-
Jimin son olarak domatesleri keserken Jungkook hazırlamış olduğu masanın sadece domateslere ihtiyacı olduğunu fark ettiğinde yeniden mutfağa girdi. Eşi tezgahta domatesleri keserken sessizce arkasından sarıldı ona. Boynuna küçük öpücükler bırakmaya başladığı sırada Jimin mızmızlandı, gıdıklanıyordu.

"Gguk, gıdıklanıyorum sevgilim. Yapma.. dursana, elimi keseceğim şimdi. Jeongguk!"

Jungkook gülerek çenesini eşinin omzuna yaslayıp domates kesmesini izledi. Jimin tüm domatesleri kesip kenardaki tabağa dizdikten sonra tabağı Jungkook'a doğru kaldırdı.

"Hadi bakalım Park, bunuda götür masaya."

Jungkook, Jimin'in elinden tabağı alıp bahçeye çıktı ve son eksik olarak kalan domates tabağını boşluğa yerleştirdi. Jimin etrafı toparladıktan sonra bahçeye çıktı ve sesinden bile belli olan neşesiyle bağırdı.

"Heyy, uykucular. Sabah oldu. Uyanın!"

Herkes yavaş yavaş uyanmaya başlarken Minsu gözlerini açmadı. Jimin küçük adımlarla Minsu'nun yanına gidip mindere oturdu. Minsu'nun terden alnına yapışan saçlarını geriye doğru itip onu uyandırmaya çalıştı.

"Minsu, uyanmalısın. Kahvaltı yapacağız hep birlikte."

Minsu yine kıpırdamadığında Jimin'in içine şüphe düştü. Namjoon ve Seokjin'i endişelendirmemeye çalışarak bir kez daha Minsu'ya seslendi.

"Hey, Minsu. Şakanın sırası değil. Hepimiz çok açız ve seni bekliyoruz."

Minsu'nun göğsüne baktığında inip kalkmadığını fark etti. Korkarak elini küçük bedenin göğsüne yaklaştırdı. Elleri titriyor, kalbi boğazında atıyordu. Nefesi yavaşça dışarıya verip elini Minsu'nun göğsüne bastırdı. Kalbi atmıyordu, Minsu nefes almıyordu. Jimin titreyerek geriye çekildiğinde Seokjin dikkatle Jimin'i izliyordu. Jimin dolu gözleriyle çığlık attığında Namjoon donuk ifadesiyle ona bakıyordu.

Mr.Park || {Jikook}✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin