~ 3.9 ~

623 57 8
                                    

Bölüm Şarkısı: Jamais Vu -Bts

2016~

Seokjin, Namjoon'un elini tutarak ailesinin evine girdiğinde ailesi şaşkınca ikiliye baktı.

"O bebek neyin nesi Seokjin"

"O benim oğlum anne. Kabul etmesenizde Namjoon ve benim oğlum."

"Nasıl doğurursun onu Seokjin? Defol git bu evden!"

-

Günümüz~

Seokjin ıslanan yanaklarını silip odasından çıktı. Tüm gece uyumamış ve Minsu'yu düşünmüştü. Arkadaşlarından yıllarca saklaması, oğlundan ayrı kalması ve ailesiyle arasının açılması onu içten içe kırmıştı. Ne kadar arkadaşlarının yanında aktif ve mutlu görünsede akşam oğluyla konuşmadan rahat etmiyordu. Hamilelik döneminde Minsu'yu sürekli görmeye gitmiş, ona bir kardeş getireceğini haber verip onunla vakit geçirmişti.

Gecenin bu saatinde Minsu'yu arayıp uyandırmak istemiyordu fakat onu görmeye ihtiyacı vardı. Başını iki yana sallayarak mutfağa geçti. Başı ağrıyordu, tüm gece uyumamasından kaynaklıydı. Kendine bir kahve hazırlayıp bahçeye çıktı. Cesaretini toplayıp arkadaşlarına anlatmalıydı. Cebinden telefonunu çıkarıp arkadaşlarının olduğu grubu açtı. Derin bir nefes alıp kahvesini kenara bıraktı. Bu saatte yazarsa endişeleneceklerdi fakat dayanamıyordu.

Ww family

@Wrwdksj: Hey, bu saatte sizi endişelendireceğim ama konuşmamız gerekiyor. Önemli bir mesele..

Mesajı gönderip salıncağa oturdu ve hafif esen rüzgar eşliğinde kahvesini yudumladı. Namjoon telefonuna gelen bildirimle yerinden kalktı ve sağında eşini göremeyince endişelendi. Gelen bildirime bakıp hızla odadan çıktı, Seokjin gerçeği söylemiş olmalıydı. Mingdae'yi uyandırmamak adına sessizce tüm odalar baktıktan sonra bahçeye çıktı Namjoon. Eşi sessizce salıncakta sallanıyordu. Derin bir nefes aldı, artık her şeyi anlatmaları gerekiyordu.

Ww family

@jjm.shi: Hazırlandık, geliyoruz hyung.

Seokjin derin bir nefes alıp kahvesini bıraktı ve dolan gözlerini sildi. Şimdi ağlamanın sırası değildi.

"Seokjin?"

Seokjin hızlıca gözlerini silip eşine döndü ve gülümsedi, belli etmemeliydi.

"Joon, neden uyandın?"

Namjoon, Seokjin'in yanına oturup saçlarını öptü.

"Telefonumu sessize almamışım, bildirim gelince uyandım."

Seokjin başını sallayıp kendine lanet etti. Bu kadar korkmasaydı arkadaşlarından yıllarca saklamak zorunda kalmazdı.

"Bunu yapmak için kendini zorlamamalıydın Seok."

"Daha fazla dayanamıyorum Namjoon. Koskoca dört yıldır onlardan kaçıyorum, yalan söylüyorum ve en kötüsüde oğlumu her şeyden mahrum ediyorum. O bunu hak etmedi. Bizden ayrı yaşamayı, büyümeyi hak etmedi."

Bahçeye giren arkadaşları Seokjin'i bölerken Namjoon derin bir nefes aldı. Herkes endişeli yüz ifadeleriyle karşılarındaki minderlere geçtiklerinde Seokjin midesinin bulandığını hissetti. Aşağılık hissediyordu, arkadaşlarının yüzüne baka baka onları yıllarca kandırmıştı.

"Seokjin hyung, iyi misin?"

"Sizinle ö-önemli bir şey konuşmalıyım çocuklar."

"Tabiki hyung, dinliyoruz."

Seokjin derin bir nefes aldığında Namjoon ellerini birleştirdi. Jungkook her şeyi bildiği için sessiz kalmayı seçerken diğerleri merakla ikiliyi izliyordu.

"B-ben.. nasıl söyleyebilirim bilmiyorum. Oyun.. oyun oynadığımız gece. Jungkook, Namjoon'a soru sorduğunda cevap vermesine izin vermeme sebebim.. ah, üzgünüm saklamamalıydık. Ama benim için ç-çok ağırdı."

Seokjin soluklanıp dudaklarını yaladı ve eşine döndü. Eşi güven verircesine gözlerine baktığında yeniden arkadaşlarına dönebilmişti.

"B-ben, Namjoon ve ben ortaokuldan beridir tanışıyorduk. Üniversite son sınıfa geçtiğimizde b-biz.. biz birbirimizden hoşlanıyorduk. Bir gece randevuya çıktık ve baya içtik. İkimizde çok sarhoştuk, hatırlayamayacağımız şeyler yaşadık. B-ben bir süre sonra hamile kaldım. Aileme açıkladım, istemediler, aldır dediler. Tamam dedim, daha çok gencim. Bu bir mucize olsada bir işim, param ve ailemin çatısı dışında hiç bir yerim yoktu. Aldıracaktım, doktora gittim, sıra beklerken Namjoon aradı, sizi görmek istiyorum dedi, özledim sizi dedi. Yapamadım. Aldıramadım bebeği. Zaten her iki şekilde de tehlikeliydi. Dawon, Dawon çok yardımcı oldu bana. Henüz okuyordu ama bildiği bir çok şey vardı. Sonra anlattım Namjoon'a, bir karar verdik. Okulu bitirip ortadan kaybolduğumuz dönem ailemden uzak bir yere gittik, Namjoon'un doğduğu yere. Bebeğimi orada doğurdum, bir süre yanında kaldım. Cinsiyeti erkekti, Mingdae gibi bir oğlumuz oldu. Bebek doğar doğmaz geri döndük, elimizde bebekle ailemin karşısına geçtik. Annem ve babam beni kovdular, Namjoon'dan uzaklaşıp aramızı açtım. Korktum, bebeğime ve bana bir şey olur, Namjoon'un başı yanar diye. Minsu'yu, yani oğlumuzu teyzemin yanına bıraktım. Hala onun yanında. Bilemezdim. Bir gün Namjoon'la yeniden karşılaşıp eskisi gibi hissedeceğimi bilemezdim. Sakladım, her şey yoluna girene kadar Namjoon'unda saklamasını istedim. Ama hiçbir şey yoluna girmedi. Ailem ile düzelmedim, yeniden dışlanırım diye korktum. Ortadan kaybolduğum her an Minsu'nun yanına gittim. Mingdae doğmadan önce söylemek istedim, cesaret edemedim. Beni affetmenizi beklemiyorum. Kırıldınız biliyorum. Ama Namjoon'a kızmayın, o benim için yaptı."

Jungkook bile bildiği şeyler karşısında duygulanırken diğerlerinin garip duygular içerisine girmemesi normal değildi. Seokjin ve Namjoon yan yana oturmuş ağlarken Jimin yerinden fırlayıp onlara sarıldı.

"Böyle zorluklar yaşamak zorunda kaldığınız için çok üzgünüm. Sizden nefret etmiyorum sadece küçük bir çocuğu yıllarca her şeyden mahrum bırakan ailenden nefret ediyorum Seokjin hyung."

Seokjin göz yaşlarının arasından güldüğünde Namjoon kalkıp içeriye girdi. Bir süre sonra kucağında bir oğlan çocuğu ile döndüğünde herkes ikisini izliyordu.

"Seok babba?"

"Minmin, gel bebeğim. Seni amcaların ve halanla tanıştırayım."

Namjoon kucağındaki oğlunu indirip koşmasını izlerken gün yavaş yavaş doğmaya başlamıştı. Güneşin belli belirsiz ışıkları Minsu'nun küçük gözlerine vururken Namjoon'a benzeyen gamzeleri ortaya çıkmıştı. Minsu babasının kucağına çıkıp karşısında oturan 6 kişiye baktı.

"Bbabba bunlay jim?"

"Bunlar sırasıyla Jungkook amcan, Jimin amcan, Taehyung amcan, Yoongi amcan, Hoseok amcan ve Rose halan. Onlarında tıpkı senin gibi çocukları var. Jimin amcan ve Jungkook amcanın kızları var. O kadar güzel ki ona hayran kalacaksın Minsu."

Minsu babasının kucağından kalkıp koşarak minderlerde oturanların arasına girdi.

"Babba, bu gece heyp biylijte uyuyabiliymiyiş?"

-
-
-

Umarım açıklayıcı olmuştur. İyi geceler!

Mr.Park || {Jikook}✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin