Sad Girl-Lana Del Rey
Jimin bayan Oh'u uğurladıktan sonra kızı ve eşinin yanına gitti. Jungkook kucağındaki kızının uzayan saçlarıyla yavaşça oynarken Yurin huzurlu mırıltılar yayıyordu etrafa. Jimin koltukla ikilinin yanındaki yerini alıp onları izlemeye başladı. Jungkook'un kucağına bebek ne de güzel yakışmıştı. Jimin en başından beridir sadece kendisinden şüphe ediyordu, bu yüzden gitmişti. Hastalıklı bir kalbi, her şeyin en iyisini isteyen hırslı bir beyni vardı. Eşinin çok güzel bir baba olacağını tabiki biliyordu, düşüncelerini de doğrulamıştı. İzlediği ikili tüm vücuduna huzur yayarken parmaklarını kızının küçük, yumruk yapılmış eline uzattı. Yurin anında elini çözüp babasının parmaklarını kabul ettiğinde Jungkook başını Jimin'e çevirdi. Jimin en başından beridir Yurin'e dokunmaya korkuyordu. Jungkook pek ala bunun farkındaydı. Yurin'i göğsünden ayırıp Jimin'e doğru uzattığında Jimin irkildi ve bedenini uzaklaştırdı. Jungkook ısrarla yüzüne bakarken Jimin'in gözleri doldu. Bebeğine zarar vermekten sanıldığından daha çok korkuyordu. Jimin başını istemediğini belirtircesine salladığında Jungkook derin bir nefes alıp Jimin'e kendi kucağını işaret etti. İkiside konuşmuyordu, gerginlik ve huzur ortamda birbirine karışırken Jimin sadece komutlara uydu. Jungkook koltuğa bacaklarını uzatıp araladığında Jimin oradaki yerini aldı ve Jungkook'un göğsüne sırtını yaslayarak dolan gözlerini engellemeye çalıştı. Jungkook kucağındaki Yurin'i Jimin'in göğsüne yaslayıp kendi elleri ve Jimin'in elleriyle destek verdi. Jimin dikkatle Yurin'i izliyor, ilk kez böyle bir anı yaşadığı için kalbi gümbür gümbür atıyordu. Soluklanıp başını Jungkook'a doğru çevirdiğinde Jungkook, Yurin'le ilgilenmesini işaret etti. Jimin titreyen ellerini tuttuğu ufak sırttan ayırıp saçlarına götürdü. Ona kendini bu bedene emanetken de güvende hissetmesi gerektiğini hissettirmesi gerekiyordu. Kesik kesik alınan nefesler arasında başını Jungkook'un boynu ve omzunun birleştiği yere yerleştirerek Yurin'in saçlarıyla oynamaya başladı. Yurin tıpkı Jungkook'un kucağında çıkardığı huzurlu seslerin aynısı Jimin'in kucağında da çıkarmaya başladığında Jimin burukça gülümsedi. Her şeye geç kaldığı gibi buna da geç kalmıştı. Küçük kızına o güveni verme konusunda çok geç kalmıştı. Onu karnında zorlu ve uzun bir süre taşımış fakat doğumdan sonra onunla zarar veririm korkusuyla ilgilenememişti. Yurin karnı tok ve huzuru yerinde küçük bir bebek olduğu için babasının kucağında gördüğü biraz ilgiden sonra uyuyakalmış ve babalarını baş başa bırakmıştı. Jimin onu rahatsız etmemek adına kesik kesik nefesler alıyor, bedenini hareket ettirmemeye çalışıyordu. Jungkook ona nefes alması için işaret verirken Yurin mırıltılar çıkarmaya devam etti. Bu; güvende ve huzurlu olduğunun göstergesiydi. Jimin'e rahatlaması gerektiğini hatırlatıyordu.
Bir süre daha pozisyonlarını bozmadan oturduktan sonra Jungkook, Yurin'i odasına götürmelerini önerdiğinde Jimin onaylayarak kalktı ve Yurin'i uyandırmadan merdivenleri yavaşça çıkmaya başladı. Kendi odalarını es geçip Yurin'in odasına geçti Jimin, önden Jungkook kapıyı onlar için açmıştı bile. Jimin odaya girip camın çaprazındaki köşede duran beşiğe ilerledi. Yurin'i uyandırmadan beşiğe bıraktıktan sonra yavaşça üzerini örttü ve derin bir nefes aldı. Duvara montelenmiş bulut figürlü raflar ve onlara eşlik eden, duvara çizilmiş uçan balonlar vardı. Jimin arkasında kalan kocaman bir dolap ve yanında askılığa dayalı oyuncak sepeti vardı. Parke yerler üzerine ortada serili bir halı ve halının kenarlarına karşılıklı duran iki tane tekli krem renginde koltuklar vardı. Jungkook ve Jimin'in bedenleri birbirini bulduğunda Jimin rahatlamış hissetti. İşleri dolayısıyla Yurin, sürekli bakıcı Bayan Oh'la birlikteydi ve bu durum genç babaları üzüyordu. Küçük kız onlar olmadan büyüyor, gün geçtikçe ikisine daha çok benziyordu. Bir süre sarılı bedenler küçük kızı izledikten sonra sessizce odadan ayrıldılar. Kendilerine ait yatak odasına geçip kapılarını aralıklı bıraktılar. Yatak odalarının içinde giyinme odası ve banyo bulunuyordu, kocaman bir odaydı. Uzun camın karşısında çift kişilik bir yatak, yatağın solunda bir komodin ve hemen sağında bir çalışma masası vardı. Çalışma masasının hemen önündeki duvara monte edilmiş kahverengi, gömme bir raf ve içi dolu kitaplar vardı. Uzun camın hemen yanında bir kapı ve kapının çıktığı yer olan balkon vardı. Balkona serili renkli, kocaman minderler ve krem rengi bir masa orayı dolduruyordu. Duvara çakılan çivilerin üzerine ise küçük ışıklar asılmıştı. Yatağın hemen üst kısmında yuvarlak bir saat vardı. Yatağın solundaki komodinin yanında büyük bir giysi odası ve giysi odasının içinden geçilen bir banyo bulunuyordu. Jimin kendini yavaşça yatağa bırakıp tavana baktı. Dudaklarının arasından bir "ah" nidası kaçtı. Yorgundu, tüm gün koşuşturmuştu. Yarın daha yoğun bir tempo olacaktı, şimdi iyice uyuyup sabah dinç uyanması gerekiyordu. Jungkook ise yatağa oturup sırtını yatak başlığına yasladı ve gözlerini Jimin'e dikti. Jimin başını çevirip eşine döndü ve gözlerini tıpkı onun gibi üzerine dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Park || {Jikook}✅
Fanfiction"Kardeşimin ölümüne sebep olanın hayatını sonlandırdım." Mpreg. Mr. Jeon'un devamıdır! @rossieyl'e ithafen🌿