~ 2.5 ~

877 65 14
                                    

Us The Duo -Together (Oliviya Nicole) Cover |MEDYA!|

Namjin~

Seokjin gözlerini keskin bir acıyla araladığında dudaklarından kaçan inlemeye engel olamamıştı. Karnı çok fazla ağrıyordu ve sancıları günden güne artıyordu. Derin derin nefesler alıp elini karnına attı ve yavaşça doğruldu. Eşini uyandırmalıydı çünkü gerçekten normal sancılarından daha beterdi. Namjoon'u bir kaç kez dürtüp durdu, eşi derin. Bir uykuda olmalıydı. İç geçirip bir kez daha omuzlarından sarstı eşini.

"Namjoon-ah, uyan."

Namjoon mırıldanıp uyumaya devam edince Seokjin gelen keskin bir acıyla kendini engelleyemeden inledi.

"Joonie!"

Namjoon hızla gözlerini açıp yatakta doğrulduğunda eşi gözlerini kapatmış, derin derin nefesler alıyordu.

"Jinnie, neyin var hayatım?"

"Namjoon, sanırım doğum başlamak üzere."

Seokjin bir kez daha acıyla inlerken Namjoon telaşla yataktan kalktı, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Seokjin eşinin telaşını fark edip ona ne yapması gerektiğini söyledi.

"D-Dawon.. Dawon'u ara Namjoon."

Namjoon hızlıca komodindeki telefonunu alıp Dawon'un numarasını tuşladı. Ona durumu anlattıktan sonra kapatarak eşine yaklaştı.

"Sakinleş ve derin derin nefesler al Seokjin. Çantayı hazırlayacağım ve hemen kliniğe gideceğiz."

Namjoon telaşla odadan çıkıp çantayı hazırlamaya gitti. Seokjin derin nefesler alıp veriyor, sakinleşmek için çabalıyordu. Yavaşça yerinden doğrulup karnını tuttu, dayanılmaz derecede canı yanıyordu. Acı dolu inlemesini tutamayarak dudaklarından dökülmesine müsade etti. Yataktan kalkıp tek eliyle duvara tutunarak dolabının karşısına geçti, hava serindi üzerine bişeyler almalıydı. Eşofman üstünü giyip odanın kapısına ilerdi, inlemeleri durmak bilmiyor, acısı geçmiyordu.

Düşündü, iyi olacaklar mıydı? Dawon bir çok erkeği doğurtmuştu, başarılıydı ama Seokjin'in şansı var mıydı? Vücudu bunu kaldırabilecek miydi. Düşünceleriyle derince yutkunup çığlık çığlığa eşine seslendi.

"Namjoon-ah.. ah! Neredesin?"

"Geliyorum hayatım, derin derin nefes al."

Namjoon hızlıca çantayla birlikte yan odadan çıkarken Seokjin derin nefesler alıyor, sakinleşecek şeyler fısıldıyordu kendi kendine. Namjoon eşini sarsmadan kucaklayarak merdivenleri indi, çaresiz hissediyordu, eşinin bu denli acı çekmesi ve kendisinin bir şey yapamaması onun canını yakıyordu. Arkadaşları, aileleri burada değildi, bu saatte haber verip endişelendirmek istemiyordu fakat bilmeleri gerekiyordu.

Sonunda evden çıkıp arabaya ulaştıklarında Namjoon eşini yavaşça arabaya bindirdi.

"N-Nahmj- ahh! Namjoon acele et!"

Namjoon kapıyı kapatıp hızlıca sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Günlük yaşantısında oldukça sakardı ve şu an korku, heyecan ve endişeden eli ayağına dolaşmıştı. Arabayı en yakın hastaneye sürerken eşini sakinleştirmeye çalışıyordu.

-

Jimin çalıp susmak bilmeyen telefonuna sesli bir küfür savurup yattığı yerden doğruldu. Saat gece yarısını geçeli çok olmuştu. Arayan hyung'u Namjoon'du. Busan'da olduklarını biliyordu ve önemli bir şey olmasa bu saatte aramazdı. Aramayı cevaplandırıp telefonu kulağına götürdü.

"Namjoon hyung, bir sorun mu var?"

"Jimin.. Jimin, Seokjin doğum yapmak üzere. H-hemen geri dönmelisiniz. Onu doğuma aldılar."

"H-hyung sen neler diyorsun? Hoseok ve Yoongi hyung'u ara. Onlar size daha yakın, bizde hemen yola çıkacağız. Korkma onlar iyi olacak."

"T-tamam Jimin. Teşekkür ederim~"

Jimin telefonu kapattığında yanında yeni uyanmış ve kendisine merakla bakan eşini görmüştü. Telaşla yataktan kalkarken Jungkook'ta uyku sersemi bir şekilde hızla yataktan kalkmıştı. Jimin arkadaşlarının uyuyor olmasını umursamadan Taehyung ve Rose'un odasına daldığında Jungkook'ta peşinden odaya girdi.

"Taehyung, Rose.. uyanın! Seokjin hyung'un doğumu başlamış!"

Odada yeni uyanmış çift ve hala yeni yeni kendine gelebilmiş Jungkook şaşkınlıkla Jimin'e bakıyordu.

"Orda öyle duracağınıza kalkın, uçak bileti bulacağım. Hemen gitmeliyiz."

Herkes hızlıca hareket etmeye başlarken Jungkook anne ve babasının odasına gidip onlara gitmeleri gerektiğini söylemiş, hemen ardından eşinin yanına dönmüştü. Jimin telefonda biriyle hararetli bir şekilde konuşurken Jungkook kıyafetlerini bile değiştirmeden eşyalarını toparlamaya başladı. Jimin sinirle telefonu kapattığında Jungkook eşinin yanına geldi ve saçlarını öptü.

"Sevgilim, sorun ne?"

"Uçak bileti bulamıyorum Jungkook. Yetişemeyeceğiz, Namjoon hyung çok endişeliydi, ağlıyordu. Onu yalnız bırakamayız."

"Arabayla gidelim, ben kullanırım. Zaten arabayla gelmiştik. Uçakla gideceğimiz süreden daha erke gideriz. Hm? Ağlama sevgilim."

Jimin iç çekerek eşine sarılırken içeriye Taehyung girdi.

"Bölüyorum ama bilet yokmuş."

"Evet, haberimiz var. Eşyaları arabaya yerleştir ve hazırlanmakla uğraşma. Arabayla gidiyoruz."

Jungkook kesin bir dille konuştuğunda Jimin eşinden ayrılarak ayakkabılarını giydi.

-

Jimin kendini hastanenin önünde duran arabadan dışarıya atıp acile doğru ilerledi. Hyung'u doğum yapıyordu, hyung'u doğum yapıyordu, hyung'u do-

Tüm koridoru saran bebek ağlama sesleriyle durdu Jimin. Olduğu yere çivilenmiş gibiydi, kıpırdayamıyordu. Karşısında ağlayan Namjoon hyung'u, heyecan ve neşeyle ona sarılan Hoseok ve Yoongi hyung'u, Namjoon ile Seokjin'in ailelerini görüyor ama yanlarına gidemiyordu. Sırtına dokunan ellerle derim bir nefes verdi ve tuttuğu göz yaşlarını bıraktı.

"Jimin, sonunda baba oldum!"

Jimin sırtından ona destek veren ellerle büyüğüne ilerleyip önünde durdu. Koca elleri bedenini sararken o sarsılarak ağlamaya devam etti.

"T-tebrik ederim hyung. Sonunda küçük Kim dünyaya geldi."

Jungkook, tebessümü ve göz yaşları arasından eşi ile abisini izlerken bu koridorlarda kendisi nasıl bir savaş verecek diye düşünmeden edemedi. Hemen yanında Taehyung ve Rose, çaprazında ise Yoongi ve Hoseok hyung'u birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. Bu oldukça mutlu bir geceydi, ilk telaşlarını, ilk heyecanlarını, ilk mutluluk göz yaşlarını unutmayacaklardı. Bu küçük bebek bu 8 kişinin ilk mucizesiydi.

Ameliyathaneden çıkan doktor ve sedyede yatan yarı baygın Seokjin'i gören sersemler onlara doğru döndü.

"Amma sulu gözlüymüşsünüz ha! Söyleyin bakalım bebeğim de en az benim kadar yakışıklı bir yüze sahip mi?"

Jimin'den bir kıkırtı döküldüğünde geriye kalan herkes mutlulukla kahkaha atmaya başladı. Seokjin özel odaya alınırken hemşire küçük bebeği Namjoon'un kollarına bıraktı.

~

Tamı tamına 1 aydır yoktum. Sanırım en uzun süreli yokluğum bu. Bu sürede Mr Jeon ve Mr Park'a gösterdiğiniz yoğun ilgiden dolayı teşekkür ederim size.

•Daha fazla batırmadan sonlandırmak istedim. Yokluğumun sebebi bölüm yazamıyor oluşumdu. Konu kafamda, ne yazacağımı biliyorum ama yazamıyorum. Bir nedeni yoktu yazamayışımın. Engelide yoktu. Bu bölüm taslaklarda 1 ay kadar bekledi ve ben bölümü şu an da tamamladım. Umarım aktif okurlarımı kaybetmemişimdir. Yorum istesem yüzsüz mü olurum? Sizi seviyorum!

Mr.Park || {Jikook}✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin