Special Episode

163 13 8
                                    

Heyyy, selam. Bu bölümü yazmak finalden bile öncesinde aklımdaydı. Yazıp yazmamak arasında kalmıştım fakat fic bitince ve diğer ficlere rağmen ilk göz ağrılarımın boşluğuna düştüğüm için yazmaya karar verdim. Ve bir ricam olacakk. Lütfen mr serisine gösterdiğiniz ilgiyi Baby ve Liberosis'e gösterir misiniz? Teşekkürler. Bu satırlara yeniden yazabilmek mutlu hissettirdi. Sizi özlemiştim. Sizi seviyorum. Yazım hatalarım varsa affedin lütfen.







Kırklı yaşlarına basmış çiftin oğulları ve kızları artık büyümüştü. Biri 16 yaşına yeni girmiş diğeri ise henüz 9-10 yaşlarındaydı. Yurin uzun saçları, yüzüne yakışan kakülleri ve yaşına göre uzun duran boyuyla fazla çekici bir kızdı. Biraz Jimin'i biraz da Jungkook'u andırıyordu. Okuldan cıkıp arkadaşlarıyla takılmak için sürekli gittikleri bir kafe vardı, genelde oralarda takılır ve eve geç giderdi. Jimin ve Jungkook kızları için endişelenseler bile arkadaşlarının iyi insanlar olduklarını bilirler ve hayatını rahatça yaşamasına izin verirlerdi. Sonuçta o genç bir kızdı, evde tıkıp kalmasına ve sürekli ders çalışmasına hiç gerek yoktu. Dersleri zaten iyiydi, bunun için endişelenmesine gerek yoktu.

Yurin sırt çantasını sırtına atıp evdeki babasına bir öpücük verdi. Jungkook işte olduğundan Jimin ve Baekhyun evdeydi. Yurin uyanmadan Jungkook evden çıkardı ve genelde geç saatlerde görüşme fırsatları olurdu. Yurin evden çıkıp kapıda onu bekleyen yakın arkadaşlarının yanına gitti. Birlikte her sabah evden okula kadar yürürlerdi. Evleri çok yakındı. Yurin, Jungsun'un koluna girip önlerinde tartışarak yürüyen ikizlere baktı. Hwajin ve Hyoah sürekli tartışan fakat sonunda barışan ikizlerdi. Birbirlerini çok sevselerde gereksiz yere bunu göstermeyi sevmezlerdi. Mingdae sokağın başında onlara katılıp hepsine sıcak bir "günaydın" sundu. Mingdae ve Yurin çok iyi anlaşırlardı. Yurin'de en az Mingdae kadar akıllıydı. Jungsun'da Yurin'den sonra en akıllıların devamında geliyordu. Hwajin ve Hyoah ise orta düzeydeydiler. Sonunda okulun önündeki kafeye geldiklerinde yine hesapladıkları gibi dersin başlamasına 40 dakika vardı. Birlikte kafeye girip yuvarlak masaya oturduklarında garson her zamanki siparişlerinden onlara getirip onlara zaman kazandırdı. Kahvaltılarını yaparken bir yandan da proje ödevi için Yurin, Mingdae ve Jungsun tartışma içine girmişlerdi. Bilgilerini birleştirip projenin bitimine bir adım daha yaklaşmış ve kahvaltılarını bitirerek kahvelerini alıp kafeden ayrılmışlardı. Yurin bu kez Jungsun'un elini tutup okula onunla el ele girdiğinde herkes alışmış olduğu görüntüyü bir kez daha hayranlıkla izledi. Hep birlikte her zaman oturdukları bahçe çardaklarından birine oturup ellerindeki kahvelerini yudumlayarak sohbet içerisine girdiler. Başka sınıflardan arkadaşlarıda onlara katıldığında Jungsun'un tüm morali bozulmuştu. Okulun sözde "en yakışıklı" çocuğu onların arkadaş gruplarına giriyordu ve Yurin'e sarkıntılık yapıyordu. Homurdanarak bahçedeki öğrencileri izledikten sonra çantasını ve kahvesini alarak banktan kalktı. Kimseye açıklama yapmak gibi bir niyeti olmadan yürümeye başlarken arkadan Yurin'in sesi duyuldu. "Jungsun-ah, nereye?" "Sınıfa Yurin." Daha fazla konuşup canını sıkmak istemediğinden yürümeye başladı ve büyük binaya giriş yaptı. Özel okulda okudukları için bina neredeyse 15-20 katlı bir şeydi ve çok sağlamdı. Her köşede asansör bulunuyordu ve çok fazla kişi kaldırabiliyordu. Okul ve aile şirketleri yakın olduğundan bazen etrafta takılmadıkları zamanda gidip ailelerine yardım ediyor ve eğitimde alıyorlardı. Jungsun bugün okuldan sonraki tüm vaktini şirkette geçirmeye karar verdiğinde artık dersinin olduğu kata gelmişti. Asansörden çıkıp tam karşı koridordaki sınıfına girdi ve her zaman oturduğu cam kenarına oturdu. Ellerini çenesinin altında birleştirip öylece dışarıyı izledi. Bu neredeyse 10 dakikaya kadar sürdü ve ders zili çalana kadar Jungsun boş boş dışarıyı izledi. İçeriye doluşan öğrenciler ve yanındaki boş sandalyenin dolması, artık başını içeriye çevirmesi gerektiğinin göstergesiydi. Yanına oturan kişinin Yurin olduğunu anlaması pek uzun sürmedi. Kokusu çok tanıdık bir kokuydu ve akıllardan çıkması pek kolay değildi. Sonunda ders için hocada sınıfa girdiğinde gürültüler kesilmiş oldu. 1 saatin ardından ders bittiğinde ise yanında uyuyan Yurin'i uyandırmadan sıradan kalktı ve sınıf değiştirmek için eşyalarını toparlayarak çıktı. 15 dakikalık ders araları vardı, Jungsun bunu sigara içerek geçirecekti. Öncesinde kattaki kantinden bir kahve aldı ve daha sonra yangın merdivenine ilerledi. Dar koridoru yürüyüp kapıya çıktığında kendini doğrudan dışarıya attı. Hafif esen rüzgar burnuna bitmek üzere olan baharın kokusunu ulaştırırken cebinden sigara paketini çıkardı. Bir dal alıp yaktıktan sonra dumanı dışarıya bırakıp sigarayı dudaklarından uzaklaştırdı. Diğer elindeki kahvesinden bir yudum aldıktan sonra etrafına baktı. Derin bir nefes alıp yeniden sigarasını dudaklarına götürdü ve nikotinin onu zehirlemesine izin verdi. Dalgalanan saçlar yüzüne çarptığında gelen kişinin Yurin olduğunu anlaması uzun sürmedi. Yurin, Jungsun'un bileğini tutarak parmakları arasındaki sigarayı dudaklarına götürdükten sonra derin bir nefes çekti. Dudakları arasından duman yavaşça çıkarken Jungsun hayranlıkla Yurin'i izledi. Histerik bir gülüşle bileğini kendine çektikten sonra dudaklarına sigarayı götürüp o da içine dumanı çekti. Elindeki kahveyi Yurin'e uzatıp uyanması için içmesine izin verdi. Yurin baş sallaması ile kahveyi içtikten sonra hafif bir silkinmeyle kendine geldi. İkisi arasında hiçbir konuşma geçmedi ve ders başlayana kadar öylece orada durdular. Zil çalınca Jungsun yavaşça Yurin'e dönerek gitmeleri gerektiğine dair bir şeyler geveledikten sonra kapıyı açtı ve Yurin'in geçmesi için bekledi. Yurin içeriye geçtikten sonra arkasından geçerek kapıyı kapattı ve asansöre doğru hiç konuşmadan ilerlediler. Asansör geldiğini belirten bir ses çıkardıktan sonra kapılar açıldı ve içeride Yurin'e sarkıntılık yapan popüler erkek grubu üyesi belirdi. Yurin gülümseyerek bir baş selamı verdikten sonra ona arkasını döndü ve Jungsun'a baktı. Jungsun hiç konuşmuyor ve asansörün bir an öncr durmasını bekliyordu. Asansör katta durduğunda önce Jungsun daha sonra arkasından Yurin ve Seojun indi. Hepsi aynı sınıfta ders alacakları için Jungsun sinirliydi. Gidip Mingdae'nin yanına oturdu ve başını sıraya yasladı. Yurin şaşkınlıkla sınıf kapısından Jungsun'a baktıktan sonra Seojun'un daveti üzerine yanına oturdu. Saçma sapan geçen 2 saatin ardından ders bitiş zili çaldı ve herkes derin bir nefes aldı. Jungsun ve diğerleri bu saatten sonraki derslere girmeyi tercih etmezlerdi. Jungsun eşyalarını alarak sıradan kalktığında Yurin ona doğru bir şey söyleyecekmiş gibi döndü ve bileğinin tutulmasıyla durmak zorunda kaldı. Seojun, Yurin'in önündeki saçlarını geriye iterek ona bir şeyler söyledi ve Yurin'in cevabından sonra göz kırparak bileğini bıraktı. Yurin sonunda Mingdae ve Jungsun'un yanına gittikten sonra nefeslerini kontrol altına alarak bir şeyler konuşmak için dudaklarını araladı. Fakat Mingdae konuşmak için ondan hızlı davrandı.

Mr.Park || {Jikook}✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin