l- geçmiş

31.3K 474 234
                                    

G Ü N A H

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

G Ü N A H

G E Ç M İ Ş

1

Kirli asrın, karanlık bir şehrin içinde kaybolmuş, ve artık kendimi bulamayacak kadar bitkin hissediyordum.

Kırılmadık yerim kalmamıştı, fakat hala dimdik ayaktaydım.

Kısa koşa okuldan çıkıp eve geldiğimde, bu sefer servisi beklememiştim. Bugün benim için çok özel bir gündü. Doğum günümdü. Adımlarım oldukça hızlı ve telaşlı bir şekilde bahçeden girerken, kapıya tekmelemiştim. Ellerim zile dokunacak kadar uzun değildi. Bir süre sonra hizmetçi sesimi duymuş olacak ki kapıyı açmıştı. Koşarak babamın odasına doğru gittiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Ama bana sana bir sürprizim olacak demişti.

Doğum günümü unutmuş muydu?

Annemin salondan seslerini duyduğumda koşarak aşağıya indim. Beni gördüğünde adımlarını değiştirerek mutfağa doğru gitti. Arkasından gittiğimde elinde bir çakmak olduğunu gördüm. Pasta yapıp mumları mı yakacaktı? İçimdeki sevinç çığlıkları atan çocukluğumu alıp yanına vardım.

" Anne, bugün benim doğum günüm." dedim karşısına geçerken.

Elindeki çakmakla sigarayı ateşlerken, dudaklarına götürdü. Başını cama çevirdi. Sigaranın dumanını dışarıya verirken, gözlerini bana döndürdü.

" Senin doğumun, benim öldüğüm gündü." dedi elindeki sigarayı içmeye devam ederken.

Gözyaşlarım akarken, ellerimi onun ayaklarına değdirdim. " Bir kez olsun gözlerime sevgi ile baksan olmaz mı anne, bir kez sadece bir kez bana güldüğünü görseydim olmaz mıydı.? dedim ağlayarak.

Sırtını yasladığı duvardan doğrulup tekrar mutfağın çıkışına doğru yürürken, olduğum yere düşüp ağlamaya başladım. Bana döndü.

" Eğer onun adını taşımasaydın, eğer o kadının hatıraları senin üstünde olmasaydı belki sever, gülerdim. Fakat bu imkansız." dedi arkasını dönüp tekrar giderken.

Beni öylece bırakıp giderken, çocukluğum boyunca annemin bana olan bu nefretini her zaman sorgulamak zorunda kalmıştım.

Hayatla olan savaşım çok küçükken başlamıştı. Henüz elimde oyuncak ile parkta gülüp oynayacağım günleri yurtta bir odada yalnız başıma geçirmiştim işte. Tek başıma ağlardım çoğu kez, tek başıma vermiştim savaşı ben hep. Elimde bu yıllardır kaldığım yurttan kalan eşyalarımın olduğu bavul vardı. Bavulumla, yıllar önce ağlayarak geldiğim yurda şimdi yine ağlayarak gidiyordum. Ayaklarım hiç gitmek istemediğim aynı zaman da ise gitmek için can atan bir yanım vardı. Birbirine çok zıt haldeydi. İlk defa artık özgür hissediyordum. Bilmiyorum bu şehir, bu sokaklar ilk defa bu kadar garip gelmişti bana. Yabancı gibiydim bu şehre. Uzun zamandır buradaydım, ailemden sonra bana ev olan, bana burayı sevdiren arkadaşlarım olmuştu. Öyle ki çoğu kişiyi de özleyecektim biliyordum.

GÜNAH +18 TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin