G Ü N A H
Karanlık ve günah dolu hayatıma, bir ışık tutar gibi girmişti hayatıma. Soluğuma soluk, bedenime bir can bahşetmek ister gibi.
Öyle bir zamandı ki, geri çevirecek vaktim dahi yoktu.Ant olsun ki
Hiçbir kimse
Kederi üzerine devrilen bir kaderle doğmaz.Bir kalbin içindeki çatlat ancak,
O çatlağı tamir etmek için,
Zaman harcadığında genişler...
Yani,
Unutmak için düşündüğünüzde,
Hatırlamak için kendinize yardım ederseniz.Başımda feci bir ağrı, ve göğsümün üzerinde sürekli tepinen ve bütün bedenimi felç edecek bir sancı vardı. Ellerimle eteklerimin uçlarını çekiştirirken, aynı zamanda bilmediğim tanımadığım bu mekana nasıl geldiğimi sorguluyordum. En son bir kuyuya düştüğümü hatırlıyordum, göğsümde bir yara vardı oluk oluk kanayan fakat ne o yara vardı ne de o kuyuyu görebilmiştim. Birinin elleriyle göğsümün üzerinde duran yarayı elleriyle aldığını görmüştüm. Fakat kim olduğu hakkında zerre fikrim yoktu.
" Kimse yok mu." dedim çiçeklerle donatılmış bahçenin etrafında dolaşırken. Yürüdüğüm halde tekrar tekrar aynı yere geliyor gibi hissediyordum. Daha sonra yerde duran birini gördüm. Omuzlarından onun bir erkek olduğunu anlamıştım. Fakat öylece yerde duruyordu. Sırtında bıçak, binbir bıçak vardı.Seslendiğim halde duymamıştı. Hızlı adımlarla onun olduğu yöne doğru ilerlemeye başladım. Yanına vardığımda, dizlerinin üzerinde oturduğunu gördüm ancak haraketsizdi.
Ellerimle omzuna dokundum. Yüzünü bana çevirdi. Avuçlarında bir gül vardı. Bütün bedeni baştan aşağı kanıyordu, göğsünün tam ortasındaki yangını dahi görüyordum. " Ali." dedim bağırarak. Koyu yeşil gözleri bana döndü. Dudaklarında bir gülümseme öylece bana bakmaya devam etti.
Dizlerimin önüne çöktüm. " Ali kanıyorsun, ne oldu sana." Avuçlarının içindeki gülü sıkmaya devam etti. Göğsünün üzerinde büyüyüp duran ateşten haberi yok muydu? Dokunmak istedim fakat yanan ellerimle tekrar geriye çektim. Ağlamaklı gözlerimin arasında bana öylece bakan adama baktım. Sırtında kırk iki bıçak vardı. Fakat o hala gülümsüyordu.
" Mihrima." dedi ağzının içinde akan kanları elleriyle silmeye çalışırken. Nefes alamıyordum. " Ali kalk gidelim lütfen, bu yaralar." dedim ellerimle göğsüne bastırırken.
Avuçlarının içindeki gülü avuçlarıma bıraktığında gözyaşlarım onun ellerine düştü. " Bu gül senin sevdan, bana acıdan başka bir şey vermedin ki." dedi başını sallayarak. Avuçlarındaki gül avuçlarıma düştüğü andan yana benim avuçlarım kanamaya başlamıştı. Ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH +18 TAMAMLANDI
Literatura KobiecaBir eylül akşamında hem bir günaha saplanmış, hemde bir sevdaya tutulmuştum. Ne geri dönecek cesaretim, ne de kaçacak kadar yürekli bir kadındım. Bir yalana inanmıştım, gözlerimin içine bakarak sevda türküleri söyleyen adamı kendi ellerimle defalar...