Ata alabaş- Bu kaçıncı vedan
Mehmet Elmas- Bu aşkta zararım var
Deniz Aygül- Ayrılığın kitabıG Ü N A H
UÇURUM
34
Sana delice tutulduğum gecenin koynunda, sırtımda kırkı iki yara yara ile geldim.
Dizlerinin önüne çöktüm, ellerim bomboştu.
Kalbimde sadece seni taşırken, dünyadaki diğer her şeyi geride bırakıp sana geldim ben.
Sen ne yaptın, bulduğun ilk fırsatta beni vurdun.
Kırk iki yaranın yanına, bir yara daha eklendi.
Fakat biri fena acıtmıştı beni.
Kıvrandıra kıvrandıra öldürdü beni, senin açtığın yara.
Yaşarken üstelik.
Küçükken, henüz çocukken başlamıştı aslında hikayem. Mutsuz bir ailenin içinde, sessiz çığlıklar içinde odasında yalnız başına her zaman ağlayan kız çocuğu olmuştum. Başımın çaresine hep kemdim bakmak zorunda kalmıştım, hizmetlilerden biri gidip, biri geliyordu. Hiçbirini istemiyordum, ben onların değil anne ve babamın sevgisini dilemiştim. Henüz çocukken, henüz hayatı yeni öğrenip keşfederken kendimi bir telaşın ortasında bulmuştum. Düştüğümde yalnız başıma kalkmayı öğrenmiştim, ağladığımda gözyaşlarımı kendim silmeye alışmıştım.Çünkü babam ileride buna ihtiyacının olacağını söylemişti. Seni çocukken yetiştireceğim demişti. Çocuktum, fakat büyümek zorunda kalmıştım. Fakat onlar hep eksik bıraktılar. Bir yanım hep küs kaldı, bir hanım hep çocuk, bir yanım hep yaralıydı. Bu böyleydi, büyüyünce de bu korkum, bu endişem ve bu pes edişlerim hep yerini korudu. Asla değişmedi bir şey. Sabit kaldı.
Koyu yeşil gözleri ile dudaklarında bana cenneti ve cehennemi adayan adamdı o.
O günden sonra söz vermiştik birbirimize. Düşecektik gerçeğin peşine. Ne olursa olsundu. Birbirimizi bu yolda incitmeden kırmadan dökmeden sıkı sıkıya tutunacaktık elbette.
Araf, hayatımda benden daha fazla yer alan adam. Çocukken ıssız bir sokağın parkında bulmuştum onu. Üstü başı toz içinde, elleri ve yüzü kan içindeydi. İkimizde yaralıydık aslında. Üzerimizden geçiyorlardı fakat kimse bunun farkında değildi. İkimizde gözlerimizle o yaraları görürken diğer herkes kör gibiydi. Sanki sadece ikimizin görebileceği bir yara açılmış, aynı dilden olan bir derde düşmüş gibi hissetmiştim. Kalbi, en büyük yarayı kalbinde taşıyordu. Sevgisiz büyüyen çocukların, kalbinde hep bir durmadan kanayan, bir ateş parçası gibi yakıp kavuran bir dert vardı. Bu dert, benim de, Araf'ın da yüreğine düşmüştü bir kere. Yoktu artık bir çıkışı, kurtuluşu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH +18 TAMAMLANDI
Chick-LitBir eylül akşamında hem bir günaha saplanmış, hemde bir sevdaya tutulmuştum. Ne geri dönecek cesaretim, ne de kaçacak kadar yürekli bir kadındım. Bir yalana inanmıştım, gözlerimin içine bakarak sevda türküleri söyleyen adamı kendi ellerimle defalar...