11

4.2K 217 96
                                    

Medya: Buse

;;

"burayy kullanıcısı sizi bir gönderisine etiketledi."

Sude olduğu yerde durmuş kaşları çatık bir şekilde telefona bakıyordu. Elleri titriyordu. Ağlamamak için alt dudağını ısırdı.

Bu da ne oluyordu şimdi diye düşündü. Üstünden yıllar geçmişti.

Gözlerini kapattığında gözyaşının akmasına izin verdi.

Derin nefes alıp gözlerini sildi ve titrek bir şekilde nefesini verdi. Telefonu açıp gönderiye baktı.

[burayy] en çokta benim olmanı özledim +sudekazan ❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[burayy] en çokta benim olmanı özledim +sudekazan ❤

*yorumlardevredışı

Gönderiyi gördüğünde yüzü bembeyaz kesilmişti. Sanki biriyle un savaşı yapmış kaybeden taraf o olmuş gibi beyazlamıştı yüzü. Daha fazla ağlamamak için gözlerini yukarıya kaldırdı. Bütün çabalarına rağmen akıp gitmişti.

Güçlü gözükmeye çalışıyordu. Kimse onun hâlâ kalbinde açılan yaraların bilmesin istiyordu.

Ama bu sefer dayanamadı. Artık içinde tuta tuta daha kötü oluyordu. Ağlamaya ihtiyacı vardı genç kızın.

"Ne oldu sana?" diye seslendi uzaktan, Enes. Sessiz kaldı. Bir şey yok anlamında kafasını salladı.

"Biri bir şey mi yaptı?" dedi Mert tedirgin bir tavrı vardı. Sude'ye doğru yürüyordu eş zamanda.

Hepsi daha yeni yüzü gülen arkadaşının neden bu hale geldiğini merak ediyordu. 

Telefonu eliyle iyice kavradı. Efe sessiz kalırken bakışlarını bir yere dikmişti, Sude'nin telefonuna bakıyordu. Telefonu hızlı ve sertçe aldı. Efe, elindeki telefona bakarken çenesi kasıldı. "Şerefsiz."

Sude'nin kirpikleri gözlerine batıyordu. Buray'ın bu yaptıkları canını acıtıyordu artık.

Herkes meraklanıp telefona baktılar. Şaşırmışlardı. Sude olduğu yere çöktü ve dizlerini karnına çekip elleriyle dizlerini sardı ve kafasını dizlerinin üzerine koydu. Gözlerini sıkıca kapattı.

Buse titriyen sesiyle yanına çömeldi. Destek vermek için elini bileğine koydu. "Yüzünü yıkamaya gidelim mi?"

Hıçkırarak kafasını hızlıca iki yana salladı. "İstemiyorum."

Buse çaresizce kalktığında Efe çömeldi. Elini Sude'nin dizine koyup "Sude, bana bak." deyip, "Bana bak, dedim."

Kafasını kaldırıp Efe'ye baktı. "Bir aptal için aptal aptal ağlayacak mısın?" diye konuştuğunda gülmeye başladı. Hem ağlıyor hem gülüyordu.

Gülüşü solduğunda tekrar kafasını dizine gömdü.

"Ağlama, güçlü bir kızsın sen." dedi Mert yanına çöküp.

Sude kafasını dizinden kaldırıp ağlamaktan kızarmış gözleriyle ona baktı. "Bana bunu neden yapıyor?" burnunu çekti. "Altına yazdığı yazıyı gördün mü? Onunmuşum, ben onun değilim."

Mert elleriyle yüzünü avuçlayıp gözyaşlarını sildi.

"Biliyoruz, onun değilsin ve hiç olmadın." deyip sarıldı, Enes. Uzun süre öylece durunca gözlerinin altını silip onlara baktı. Burukça gülümseyerek "Kimya dersine geç kalacağız, kalkın." derken ayağa kalktı. Eliyle arkasını çirpti.

Böyle ağlayarak hiçbir şey çözemezdi. Bunun hesabını sormalıydı.

Herkes spor salonunda üstünü değiştirirken lavaboya gitti. Kapıyı kapatıp yüzünü birkaç kere yıkadı. Aynadan kendine bakıp saçlarını düzeltti.

Sınıfa girdiğinde Mert heyecanlı bir şekilde Efe'yi öpmeye çalışıyordu. Efe ise onu itekliyordu. Mert'in bu sevinci Buray'ın hesabını hacklemişlerdi.

Sude'nin bundan haberi olduğu için şaşırmamıştı. Çantasından defterini çıkartırken aklına anonim geldi ve hafifçe sırıttı. Belki de böyle bir şey olmasaydı Yiğit'e bir şans verirdi.

Bir şansı hak ediyordu çünkü. Kalbi çok güzeldi. Fazla güzeldi. Kelimelerle anlatamıyacağı kadar güzel bir kalbe sahipti, eşsizdi. Güzel seviyordu, diye düşündü.

Kolunun dürtülmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. "Nereleri gezdin, geldin?" dedi gülerek.

Sorusunu cevapsız bırakıp "Ne oldu, Efe?" dedi tekdüze bir ses tonunda.

Ağzında bir şeyler mırıldandı. Sude dayanamayıp konuşması için "Seni dinliyorum, Efe." dedi nefesimi dışarı vererek.

"İki tane biletim var, konsere gelir misin benimle?"

Sude Efe'nin suratına hâlâ bakmaya devam edince "İstemezsen Enesle giderim..." diye devam ederken sözünü kesti.

Sude büyük bir heyecanla "Ne zaman gidiyoruz?" dediğinde suratında ufak bir tebessüm oluştu.

"Yarın."

"Tamam." dediğinde zil çaldı ve herkes dağılmaya başladı.

"Geliyor musunuz?" soru sordu Enes.

Sude kafasını iki yana salladı. Efe "Oyuna gireceğim." dedi. Bu kısaca gelmeyeceğim demekti. Telefonundan oyunu açtı. Sude merakla kafasını ona yakınlaştırıp oyuna baktı. Paraşütle aşağı iniyordu.

Kafasını Sude'ye çevirip sırıttı. "Oynamak ister misin?"

;;

Cicibebe | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin