Medya: Enes
;;
Telefonunu masaya oflayarak koydu. Efe'ye mesaj yazıp yazmamak arasında gidip geliyordu. Kantinde oturuyorlardı. Enesle Buse telefonda bir şeylere bakıyor, Mertle Efe de sohbet ediyordu. Bir anda genç kızın yanına birinin oturması ve elini omzuna atıp Sude'yi göğsüne çekmesiyle dikkatler üzerine toplandı. "Selam, güzelim."
Sude ne kadar da Buray'ı iteklese yine de bir tık bile oynayamıştı. Sonunda Mert oturduğu yerden kalktı. Buray'ın omzundan tutup kaldırdı yerinden. "Ben şunu bir sikip geliyorum." diye çıktı kantinden.
Sude ofladı. Ne zaman bu şerefsizden kurtulacağını düşündü.
Enesle Buse ayağa kalkıp "Çay alıp geliyoruz." diye kantincinin yanına gittiler.
Masada tek ikisi kalmıştı. Efe hâlâ sevdiği kızı izliyordu. Büyülenmiş gibiydi.
"Bakıp durma." diye emir verdi kız. Efe'nin yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. İyice kafasını yakınlaştırıp bakmaya devam etti.
"Bakma, Efe ya." dedi rahatsızlıkla.
Efe'nin hoşuna gitmişti bu durum. "Nasıl bakayım?"
"Büyülenmiş gibi bakma işte."
Efe dirseğini masaya koyup Sude'ye yakınlaştı. "Belki de büyülüyorsundur beni." oldukça rahat bir şekilde.
Bunu demesiyle Sude'nin yüzü düştü. Yutkundu kız. Sadece ağlamak istedi. Kaldıramıyordu artık.
Efe hemen sandalyesine geri yaslanıp güldü. "Yüzündeki ifadeyi görmen gerekti. Saka yapıyorum tabii ki." diye yalan söyledi. İkiside biliyordu zaten yalan söylediğini. Sude'nin moralinin bozuk olması Efe'nin moodunu düşürmüştü.
Göz devirip "Çok komiksin, Efe ya." dedi kız sahte bir kahkaha atarken. "Bu sıralar Yiğit'i görmez oldum. Acaba nerede?" diye devam etti kız. Sinir etmek istemişti çocuğu. Başarılı da olmuştu.
Sandalyesinde haraket etmeye başladı, Efe. "Buray bitti, Yiğit mi başladı şimdi?" diye küfür etti sessizce.
Olabildiğince sessiz söylemişti Sude'nin duymaması için ama duymuştu. "Duyamadım." dedi iğneleyerek.
"Bilmiyorum ama çok merak ettiysen karşı daire'nin ziline basıp görebilirsin." dedi ifadesizce.
"Bunu yaptım zaten ama açan olmadı. Neyse bugün tekrar basarım ziline." dedi biraz daha sinir etmek için. Aslında Yiğit umurunda bile değildi ama Efe'yi sinir etmek için her şeyi yapardı. Çünkü ondan hoşlanıyordu. Kendisi ne kadar reddetse de bu gerçeği değiştirmezdi. Ondan deli gibi hoşlanıyordu. Sadece farkında değildi. Şu anlık.
yiğitadamgibiadammış: nasılsın?
siz: uykum var.
yiğitadamgibiadammış: sürekli uyuyorsun.
yiğitadamgibiadammış: dersleri kaçırman hoşuma gitmiyor.
siz: evde tekrar yaparım.
yiğitadamgibiadammış: ben sana yardımcı olurum.
yiğitadamgibiadammış: gidip de yiğit'ten yardım isteme.
Görüldü.
Mert kapıyı çalıp içeriye girdi. Hocadan özür dilerken Buray'ın yüzünü fark edip yakınlaştı. "Ne oldu buna?" dedi acıyan gözlerle bakarak.
"Hocam çocuğu dışarıda dövüyorlardı. Ben de hemen gidip kurtardım. Ben olmasaydım ölecekti." dedi Mert. Dediği şeyle güldüm.Buray'ın kafasını yerden kaldırıp "Değil mi?" Buray göt korkusundan sadece kafasını sallayıp kafasını geri eğdi.
"Ailene haber verelim de doktora git, kamera kayıtlarından buluruz o zibidileri." demesiyle Mert göz devirdi. Buray hemen konuştu. "Hiç gerek yok, ben şikayetçi değilim o arkadaştan."
"Böyle iş mi olur?" diye söyledi acıyan gözlerle.
Mert "Hocam şikayet etmek istemiyorsa bence zorlamayalım." dedi. Hocanın konuşmasına izin vermeden Burayı yerine oturtup arkamdaki yerine yerleşti. "Ne zibidiymiş be!" deyip sövdü sessizce.
"Nasıl susturdun bunu?" diye sordum.
"Çok zor oldu ama sonunda susturdum. Gelmiş sana güzelim diyor." dedi sinirli çıkmıştı. Hemen Buse'nin çantasındaki paket sütü Mert'in ağzına soktum.
Sütü iki çekişte bitirmişti. "Yuh!"
Efe arkasına dönüp "Ayı." dedi.
Mert omuz silkip telefonu eline aldı. Ben de önüme dönüp Buse'nin omzuna dokundum arkasına dönmesi için. "Efendim."
"Yiğitle Furkan uzun süredir görmüyorum. Neredeler?" merak ettiğim soruyu sorarak. Enes dediğim şeyi duymuş ki arkasını dönüp "Sana ne?" dedi.
Sesimi kalınlaştırarak ağzını eğdim. Buse bu hareketime gülüp "Onlar İstanbul'a gittiler." dedi.
"Ne zaman?"
"Yiğitle sahilde konuştuğunuz zamanı hatırlıyorsundur. O zaman gittiler." diye söyledi Buse. Şimdi daha iyi anlamıştı. Yiğit'in moralinin bozuk olması şehirden ayrılmasıydı.
"Bizim sahilde karşılaştığımızı nereden biliyorsun?"
"Yiğit anlattı, sana bir zarf vermemi istemişti. Yeni aklıma geldi." dedi çantasını karıştırken.
Efe, "Neden gittiler?" diye sormasıyla şaşırmıştım. Yiğitti sevmeyen birisiydi ve bunu sorması beni açıkçası şaşırtmıştı.
Buse sonunda çantasındaki zarfı bulup "Ailesi yüzünden." deyip küçük beyaz renkteki zarfı uzattı. Zarfı alıp arka cebime koydum.
"Açmayacak mısın?" diye kulağımın dibinde bağırdı. "Mert ben senin..." derken ağzımı kapattı.
"Küfür etmek günah." dedi elini ağzımdan çekerken.
Enes "Açmayacak mısın zarfı? Özel bir şey değildir herhalde." dedi Buse'yi kendine doğru çekerken.
Omuz silkip arka cebimden zarfı aldım. Zarfı açmadan önce Efeye baktığımda olaydan pek memnun değil gibi görünüyordu.
Umursamayıp zarfı açtım. İçinden zarfın boyunda beyaz bir kağıt karşıladı beni. Kağıdın üzerinde yazanları sesli bir şekilde okudum.
“Sen rüyalarımdaki mutluluğun beden bulmuş haliydin ve hâlâ öyle kalacaksın. Rüyalarımda görüşmek dileğiyle. Güzel kal.”;;
OLM SEVİYORDUM BEN YİĞİTİ NİYE GİTTİ ŞİMDİ BUUUĞ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cicibebe | Texting
Teen Fiction[texting, düzenlendi, tamamlandı] 05** *** ****: cicibebe'yi sevdiğin kadar beni de sevsen olmaz mıydı sanki? 05** *** ****: sana olan hislerimi bitirmeye çalıştıkça daha çok güçleniyor. 05** *** ****: artık sevgine ihtiyacım var. 05** *** ****: var...