57

2.6K 130 229
                                    

Medya: Sude ve Efe

;;

Kapının çalmasıyla bakışlarımı tahtadan çekip giren kişiye baktım. Efeydi gelen. Efe özür dileyip yanıma oturdu. "Konuşmamız lazım." diye fısıldadığımda beni umursamadan kitaplarını çıkartıp derse hazırlandı.

Dün ona Buray hakkında yalan söylediğim için böyle davranıyordu.

Sıradaki kalemi alıp kitaba 'Konuşmamız gerek, lütfen.' yazıp ona doğru çevirdim.

Göz ucuyla kâğıda baktı. "Efe, lütfen." dediğimde kafasını çevirdi.

"Dersteyiz, Sude." derken hoca Efe'ye doğru yakınlaşıp kalemini sıraya vurdu. Bu bir uyarıydı.

(Yazar: hadi canım)

Hoca sınıfın içinde yürümeye devam ederken soru sordu. "Yalan nedir, gençler?"

Dersimiz din kültürü ve ahlak bilgisiydi. Malûm konuda yalandı. Nasıl denk gelmişti bu!

(Yazar: tesadüfe bak bruh)

Sınıftan bir çocuk elini kaldırıp ayağa kalktı. "Başkalarını aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söze denir."

"Peki, ne gibi bir sonuçlara bağlanır?"

Bu sefer Efe elini kaldırıp ayağa kalktı. Lafını esirgemeyecekti. "Şöyle ki yalan toplumda huzur, barış ve en başta güven ortamını zedeler." dedi güven kelimesine bastırarak. Tekrar yerine oturup kalemi elinde çevirmeye başladı. Bunu yapmasaydı içi rahat etmezdi.

Söz isteyip ben kalktım ayağa. "Belki de yalan söyleyen kişi, yalan söylediği kişinin canını sıkmamak için yalan söylemiştir."

Hoca başta cümlemi kavrayamadı ama sonradan kavrayıp kafasını sallamıştı.

Kalemi sıraya bırakıp ayağa kalktı. "Bana göre ne olursa olsun yalan söylememek gerek. Sonuçta insanların arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden oluyor. Yalan kişilerin birbirlerine karşı saygı ve sevgisini azaltıyor." dediğinde öylece ona bakakaldım.

Ne demekti  sevgisini azaltır?

Efe konuşmasını bitirince yerine oturdu. Bense gergin ve duyduklarım karşısında şaşkınlıkla sıraya bakıyordum, sanırım bunu beklemiyordum.

Boğazını temizleyip "Ne güzel derse gelmeden önce çalışmışsınız, aferin." dedi öğretmen.

(Yazar: yalnız bu hoca baya saf xpgepkspvkepxlspfk)

"Zilin çalmasına beş dakikadan az kaldı. Diğer ders devam ederiz." deyip sınıftan çıktı.

Herkes konuşmaya başlarken neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde sıraya bakıyordum. Zilin çalmasıyla sınıftakiler eşyalarını toplayıp spor salonuna indi. Bizimkinler de bizi yalnız bırakmak için çıkmıştı. İkimizde konuşmuyorduk. Sadece susuyorduk. O kalemi elinde çeviriyor bense boş boş sıraya bakıyordum.

Boğazımı temizleyip ayağa kalktım. "Geçebilir miyim?" dediğimde sıradan kalkıp yanı başına geçti.

Kapıya doğru yürüyecekken kolumdan tutup beni durdurdu. "Sude?"

Elini iterken iyice kavradı. "Dokunma bana." dedim titreyen sesimle.

Gözlerimin içine bakarak elimi hâlâ bırakmazken ittirdim. Kapıya doğru yürürken "Hani konuşmak istiyordun. Böyle gerçeklerden kaçamazsın." diye arkamdan bağırdı.

Olduğum yerde durdum ve gözlerimi kapatıp tekrar açtım. Ona dönüp "Gerçeklerden kaçmıyorum. Derste ne dediğinin farkında mısın sen? Sevginin azalmasından bahsediyorsun ki ben sana o yalanı Buray'ı dövüp başını belaya sokma diye söyledim."

Cicibebe | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin