[texting, düzenlendi, tamamlandı]
05** *** ****: cicibebe'yi sevdiğin kadar beni de sevsen olmaz mıydı sanki?
05** *** ****: sana olan hislerimi bitirmeye çalıştıkça daha çok güçleniyor.
05** *** ****: artık sevgine ihtiyacım var.
05** *** ****: var...
"Mert, Rıfkı'yı alabilir misin?" dedi Mert'in anneannesi. Eren mutfağa girip Rıfkı'yı kucağına aldı. "Sevgilisiyle konuşmaktan seni duymuyor anneannem." dedi ve yanağına bir öpücük kondurup mutfaktan çıktı.
"Ece, sen şunu masaya götür." diye elimdeki dilimlenmiş domates ve salatalığı ona verdim. Tabağı elimden alıp içeriye girdi. Eğer biraz daha Buseyle aynı ortamda bulunmaya devam ederse Buse saç baş girişecekti.
"Siz de içeriye girin. Çayı alıp gelirim ben de."
Onaylayıp mutfaktan çıktım ve masaya oturduk. Herkes yerine yerleşmişti çoktan. Sadece masada Ece ve Gülşen teyze yoktu. İkisi birlikte içeriye girdi. Gülşen teyze masanın başındaki yerini alırken Ece de Merve'nin yanında yerini almıştı.
Herkes önündeki yemeğiyle ilgilenirken Buse konuşmaya başladı. "Ben seni saymayı unutmuşum, kusura bakma ya." dedi sahte bir şekilde gülümseyerek. Bizimkinler hariç herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Bizimkinler gülmemek için kendilerini zor tutsa da Enes bunu başaramamıştı. Buse saç baş girişmese de yaptıkları yeterince yetiyordu.
Şimdi ise herkese tabak koyup Ece'ye koymamıştı.
Hemen boğazımı temizleyip "Tamam, ben hemen alıp geliyorum." diye masadan kalktım.
Mutfağa gülerek girdim bilinerek unutulan tabağı almak için. Ayak parmaklarmın üzerine basarak dolabın kapağını açtım. Parmak uçlarımın üzerine basarken tabağın en dipte olduğunu fark ettim. Ufak ve sessizce küfür edip tabağı almaya çalıştım. Kulağıma kadar o sıcak nefesi hissettim. Yavaşca arkama döndüğümde Efe'yi gördüm. Tezgah ve onun bedeni arasında sıkışmıştım.
Gözlerimi gözlerine çevirdim. Dudağı aralı bir şekilde bana bakıyordu. Onunda şaşırmış bir hâli vardı. Benden bir farkı yoktu. Kalbim çok fazla hızlı atıyordu. Elimi istemsizce kalbimin üzerine koydum. Kalbimin sesini duymasından endişelenmiştim. "İçeriden bekliyorlar."
Hemen Efe'nin kolunun altından geçip arkamı döndüm. Eliyle ensesini sıvazladı. "Ulaşamazsın diye göndermişlerdi." dedi utangaç çıkmıştı sesi.
Bir şey söylemek yerine içeriye girdim. Sandalyeme oturdum ve sırıtarak ağzıma bir peynir dilimini ağzıma kattım. "Tabak nerede?"
Efe "Ben getirdim." diyerek içeri girdi. Tabağı Ece'nin önüne koyup yerine oturdu.
yiğitadamgibiadammış: naber, nasıl gidiyor tatilin?
siz: iyi
yiğitadamgibiadammış: bu kadar mı?
siz:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yiğitadamgibiadammış: ne olduğunu anlatmayacak mısın?
