13

3.8K 203 79
                                    

Medya: Mert

;;

"Nasıl oynayacağım, bilmiyorum."

Güldü."Ben sana öğreteceğim." deyip, "Tekrar başlatıyorum o zaman." dediğinde kafamla onayladım.

Telefonunu bana uzatıp "Acaba Farm'a mı atlasak?" diye sorduğunda tuhaf bir şekilde ona baktım. Cidden bu oyunlardan anlamıyordum.

"Aynen, Farm'a atlayalım." diye kendi sorusunu cevapladı.

"Uçaktan atlamak için buraya bas." dediğinde işaret ettiği yere bastım.

"Evet, daha sonra paraşüt'e bas."

Biraz bekleyip paraşüt resimli yere bastım. Yere indiğimde "Şimdi ne yapacağım?" diye sordum.

"Silahları toplamak için önündeki büyük eve gir."

"Yürüsüne." diye aniden bağırdı. Bir anda irkilmiştim.

"Buradan mı yürüyeceğim?" diye sordum.

"Onu da mı bilmiyorsun?" soruya soruyla karşılık vermişti.

Ona itici bir şekilde baktığımda durumu anlayıp nereden ne yapacağımı gösterdi.

"Tamamdır." deyip adamı koşturdum.

Tam bir eve gidiyordum ki arkamdan bana sıkmaya başladılar. "Şimdi ne yapacağım? Ölmek üzereyim." diye hızlıca konuştum.

"Run."

Doğru düzgün koşmayınca elimden telefonu alıp eve girdi. Hemen eve girip bir el bombası aldı. Dışarıya çıkıp bana verdi. "Bombayı onlara at."

Dediğini yaptığımda ölmüşlerdi. "Bir leş! Güzel." diye tebrik ettiğinde gülümsedim.

"Siktir! Arkandan ateş ediyorlar. Koş!" diye söylerken ölmüştüm.

"Al işte! Öldük!"

"Yine de bir tane leşim var." dedim çok büyük bir başarıymış gibi.

Elindeki telefonu sıraya bırakıp alayla alkışladı. "Helal sana ya. Bot'u ebemde öldürürdü."

İstemsizce sırıttım. Bot'un ne olduğu hakkında fikrim yoktu. Bu yüzden belli etmedim. Eğer etseydim bizimkinlerin ağzına düşerdim.  "Göt!"

Mert sınıfa uyuşuk bir şekilde yürüyerek yanımıza geldi. "Bir leş yaptım, kanka." dedim işaret parmağımı kaldırarak.

"Helal." diyerek elini yumruk yapıp bana doğru uzattı. Yumruklarımızı tokuşturduk. "Oops!"

Ders başladığında telefonumu alıp Yiğit'in engelini kaldırdım.

siz: selam.

yiğitkimamq: neden ağlıyordun?

siz: sakin ol lan

siz: kaldırır kaldırmaz ne bu hız

yiğitkimamq: neden ağlıyordun? Birisi bir şey mi yaptı?

siz: hedefin ne?

yiğitkimamq: kocan olmak

siz: klişe nedir? nasıl yapılır?

yiğitkimamq: neden ağlıyordun?

siz: ağlamıyordum.

yiğitkimamq: yalan söyleme, Sude.

Sude çevrim dışı.

yiğitkimamq: bu şekilde kaçamazsın.

yiğitkimamq: deli etme beni, yeterince oluyorum zaten.

yiğitkimamq: sanki ne olduğunu öğrenemeyeceğimi mi zannediyorsun gerçekten?

Hoca yanıma doğru gelirken hemen telefonumu saklamaya çalışmıştım. "Elindeki telefonu ver." diyerek elini uzattı. Hoca sayesinde Yiğit'ten de kurtulmuştum.

Aksini iddia etmek yerine telefonu verdim. "Başkan, telefonları dolaba toplamıyor musun?"

Başkan ayağa kalkıp "Topluyorum. Büyük ihtimalle ben görmezken kaçırmışlardır, hocam." diye açıkladı. Göz devirdim. Mertle işbirliği yapıp telefonu kaçırmıştık. Hiç pişman değildik, yine olsa yine yapardık.

"Çık dışarıya." diye bağırdığında sıramdan çıktım. Çıkmadan önce sınıfa dönüp Mert'e hayali bir öpücük gönderdim. Kendini tutamayıp güldü.

Dışarıya atıldığım için bir anlığına kendimi kaybedip dans ettim.

Arkamdan bir gülme sesi işittim. Arkama dönüp "Hayırdır?" diye asi yanımı gösterdim.

Tanımadığım birine racon kesmek mi? Delirmiş olmalıyım.

"Dans etmeyi bir an önce bırakmalısın." dedi pişkin pişkin sırıtarak.

"Tanımadığın insanlara karşı hep böyle misindir?" deyip, "Tanımadığı insanlara bile laf atan, her şeye burnunu sokan." pişkince gülümsedim tıpkı onun gibi.

Nefesini vererek güldü.

"Yiğit müdür yardımcısı seni çağırıyor." diye nöbetçi öğrencinin sesi duyulduğunda direk çocuğa baktım.

Siktir.

Yiğit mi?

"Belki seni tanıyordumdur belki de tanışmamız gerekiyordur." deyip yürümeye başlamadan önce tekrar konuştu. "Sen ne diyorsun bu duruma?"

Şaka.

Şakadır, değil mi ya?

Merdivenleri çıkmadan önce "Hey!" diye seslendim. Durup bana döndü. "Kimsin sen?"

Yüzündeki asla solmayan gülümsemeyle konuştu. "Duydun biraz önce. Yiğit."

;;

Kim koridordan geçen birine racon keser agaaa :Dd

Cicibebe | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin