Sen de beni bırakırsan...

3.8K 74 4
                                    

Yavaşça gözlerini açtı Jieun. Prensi tam karşısındaydı işte.Onu tutup kaçırmış ve bu mükemmel adaya getirmişti.Sadece dalga sesinin duyulduğu bu adaya.Altı üstü bi hafta sonu diye düşünmüştü ama öyle değildi işte.Bu adada geçirdiği o mükemmel hafta sonunu hiçbir şeye değişmezdi.

"Eve gidince birbirimizin aileleriyle tanışalım."diye fısıldadı prensi.Ne demeliydi Jieun bu hayal dahi edemeyeceği kelimeler karşısındaa.

"O iş o kadar kolay değil işte"

"Nedenmiş o?" dedi gülümseyerek.

"Annem sosyeteden bir damat ister."

"Benim ailemde gayet sosyetik bir kere."

"Ama annemin ne istediği o kadar da önemli değil."

"Yani sonuç olarak tanışıyo muyuz?"

"Onun karşısında yalan söylemeyeceksen belki."

"Hah ben yalan söylemedim ki asıl yalancı sensin."

"Neeee !!!"

"Nasıl yani sen sosyeteden misin? Güldürme beni."

"Niye olamaz mıyım?"

Adanın ortasında çocuk gibi tartışan ,oradan oraya koşturan ve birbirini gıdıklamaya çalışan iki aşık genç....

GÜNÜMÜZ

Jieun

Yine bir okul sabahı.Okuluma gidicem ,dersimi dinlicem, eve gelicem, ders çalışcam.Bu gün en az 3 konu bitirmem lazım.Yoksa nasıl yetişecek. Amaan her neyse.Bugün hiç bir şey moralimi bozamaz. Aptal Eunjung yanındaki Jihyun bile.Çünkü kankam Youngjae okula geliyoo.Adamın dibi yaa.Sonunda girdi sınava kazandı bursu.Bu çocuktaki azim kimsede yok valla.Yani kankam olmasa...Ayy çok korkunç Allah'tan kankam.O değilde Jihyun hanım eski sevgilisini görünce ne yapıcak acaba?

***

Hera

Bu soğukluk...

"Ayyşş insan kardeşini böyle mi uyandırır yaa"

"HAH ne kardeşi bee ? Sen ve ben mi? Uyan hadi babam kahvaltıya bekliyor ."

Sinir bozucu yeni kardeşinin odadan çıkmasıyla hemen yataktan fırladı Hera. Ne zaman büyüyecek bu çocuk diye geçirdi içinden. Tamam daha yeni tanışmışlardı ama yinede kardeşlerdi sonuçta anneleri aynıydı.Ona bir fazlalık gibi davranması doğru muydu? Her neyse, Changmin sinir bozucu biriydi hatta ikiz kardeşiyle arasında dağlar kadar fark vardı ama bazen onunla uğraşmak gerçekten eğlenceli olabiliyordu. Daha dün kitaplarına döktüğü yağ yüzünden Changmin az daha kalp krizi geçiriyordu.

Hazırlanıp hemen aşağıya inmeliyim diye geçirdi içinden Hera. Çünkü aşağıda bu dünyadaki en kral baba onu kahvaltıya bekliyordu. Her ne kadar kan bağı olmasa da baba gibi babaydı Hyun Bey.

"Kendini çok kaptırma, etrafta seninle konuşmak isteyecek kızlar ve erkekler olacak. Fazla muhatap olma onlarla ama imajını çizecek bir şey de yapma. Mütevazı bir gülümseme ve küçük bir teşekkür yeter.Unutma oraya oyun oynamaya değil okumaya gidiyorsun.Bu yıl annenin en büyük dileği bu biliyorsun."

"Okulda beni tanımıyormuş gibi davran." elindeki dergiden kafasını bile kaldırmadan söylemişti bunu Changmin. Ama Hera mesajı almıştı. Sevgili abisini tabi ki de tanımamazlıktan gelebilirdi. Hyun beyden kendisini kurtarması şartıyla tabi. Açık konuşmak gerekirse Hyun bey cidden iyi bir arkadaş, iyi bir yapımcı aynı zamanda iyi bir babaydı ama hepsi birden olunca üstelikte aynı evde işler biraz değişiyordu tabi. Hera kendini acayip kontrol altında hissediyordu bir kere. En ufak bir şeyde annesinin haberi olacakmış gibi. Doğruya doğru. Hyun bey ve Sera on yıl kadar önce ayrılmış olsalar da aralarındaki bağ cidden acayip güçlüydü. Arada ikiz kardeşler Chunji ve Changmin vardı bir kere.

"Chunji bugün geliyor biliyorsunuz de mi? " Hyun bey kafasını yavaşça okuduğu gazeteden kaldırdı.

"bugün mü?" Tabi ki sevgili oğlu babasına yine hiçbir şey söylememişti. ne zaman girmişti bu soğukluk aralarına. On yıl önce oğlunu Serayla Amerika'ya göndermekle hata yaptığını düşündü Hyun.O on yılda aralarında ne kadar duvarlar örülmüştü kim bilir. Doğumunu izlediği biricik oğlu şimdi kendinden çok çok uzaktaydı. Chunji ondan hiçbir zaman bir şey istemezdi ki. Ne beraber oyun parkına gitmek, ne balığa gitmek, ne de bir pamuk şeker için yalvarmak. Hiçbirini Chunji ile yaşamamıştı Hyun.Onun için hiç iyi bir baba olamamıştı.

"Evet bugün ."dedi Changmin ."Aynı okuldayız."

"Oleyy!"Buna en çok sevinen kişi tabiki Heraydı.Abiden öte kankasıydı çünkü.Ama ne yazık ki onu da tanımamazlıktan gelmesi gerekecekti.OFF bu imaj.Ne vardı sanki hayranları ailesini bilse.Ama olmaz yapımcı Hyun bey buna izin veremezdi.Korenin bir numaralı mankeni gizemli bir havaya sahip olmalıydı ona göre.Her neyse bu zamana kadar idare etmişlerdi bundan sonrada ederlerdi herhalde.Ahh! Keşke şu bir yıl çabucak geçse.

***

Gikwang

Ah bu kadın beni cidden çıldırtacak.Üzerimden tonlarca para kaldırıyo.Ne var oğluna bir arabacık alıverse.Ah ne kadar kalabalık bi dolmuş bu böyle.Ayaklarım ağrıdı, nefes alamıyorum.Yaa şu ilerdeki iki kız bana mı bakıyoo?Beni tanımış olamazlar değil mi?Dokuz inç gözlük var o kadar.Gerçi kaslı vücudumdan da anlamış olabilirler, sahnede o kadar şov yaptık.Sanırım arkamı dönmeliyim.

"Yaa dikkat etsene"Off bu cırtlak kız nerden çıktı şimdi.Altıüstü azıcık çarptım.Tüm dikkatleri üzerimize çekmek zorunda mıydı?Hem bana dokunmak ayrıcalık falan sayılmalı.

"Pis sapık bana bilerek dokundun!"

"Ne saçmalıyosun sen sana dokunduğum falan yok.Hem sesini alçaltır mısın,please?"

"Hah alçaltmak?Neden bağırıyosun madem bana?Hem please ne yaa ?Yarı korece yarı ingilizce.Televizyondaki özentiler gibi."Bu ne yaa?Kime çattım ben?Allah'ım bi de yüzünde aptal bir sırıtma var.Kız olmasa geçirmiştim bi tane.OOAW !Sizce şimdi ne oldu?Otobüs ani bir fren yaptı ve ben de arkası dönük masum idol, kızın üzerine iyice abandım.Hani bana sapık diyen şu afetin.Nee afet mi?! Çüş yani Kwang.Altı üstü azıcık...Öhüöüm.Açıkcası kızın kafası şu anda boynumda ve de beynim tamamen uyuşmuş durumda o koku yüzünden.Kızın saçlarından gelen o leylak kokusu .Neyse ki bu pozisyonda fazla kalmadık bizim bu halimizi gören ve muhabbet başladığından beri bizi dinleyen teyzecik leylak kıza yer verdi.Teyzeyede dedikodu çıktı valla.Ben olsam eve gider tüm konu komşuya anlatırdım genç bir delikanlı otobüste sapıklık yaptı diye.BİR DAKİKA!Neden leylak benle aynı durakta iniyo?Aynı okulda olamayız değil mi?

BÖLÜM SONU

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin