Hera
Jonghyunun bana uzattigi eline bakarken kendimi sakinlestirmek icin buyuk bir savas veriyordum. Derin bir nefes alarak bana uzattigi eli tuttum ve taksiden iceriye girdim. O da benim ardimdan taksiye girdiginde gulumsedi.
"Hadi bakalım, goster bize jejunun guzelliklerini." Kucuk bir tebessumle taksiciye dondum ve ona manzarasini izlemeyi cok ama cok sevdigim yeri soyledim. Daha sonra arkama donup pencereden baktigimda Chunjilerin de baska bir taksiye yerlestigini gordum. Arkama yaslanip derin bir nefes aldim ve birbirimize gecmis parmaklarimizi izlemeye basladim.
***
Eunjung
"Eunjung sen kafayi mi yedin? Ne demek yasadigimi yasicam ya? Ne demek bu gece Myungsooyla uyuyacagim?" Jihyunun anlamsiz cigligina kulaklarimi tikayip telefonumu cebime sıkıştırdim.
"Anlattim ya Jihyun. Intikam."
"Boyle intikam mi olur Eunjung?" Omuz silktim.
"Neden olmasin?"
"Ya sen bu cocugu kendine baglayip terk etmeyi dusunuyosun Eunjung. Ya sen de baglanirsan? Bunu hic dusundun mu?" Yeniden omuz silktim.
"Baglanirsam baglanirim tamam mi? Ama sonunda bitecegini bilerek yasarsam daha kolay atlatirim. Hadi sana iyi geceler." Derin bir nefes alip kapidan disariya ciktim. Myungsoonun odasi koridorun sonundaydi. Bir sekilde Jonghyunlara yakalanmadan o odaya ulasmaliydim. Derin bir nefes alip koseyi dondum ve kapi onunde konusan (!) Jonghyun ve Herayi gormemle gerisin geri kacmam bir oldu. Noluyor be?
***
Hera
"Iyi geceler." Gulumsedim.
"Sence de bir terslik yok mu?" Kaslarini catti.
"Ne gibi?"
"Senin beni odama birakman gerekirdi. Benim seni degil." Kucuk bir kahkaha atti.
"Chunji bilerek odani bizim odanin uzerinden tuttu ve eger o kata cikarsam beni Jejuya gomermis. O yuzden uzgunum." Basimi salladim.
"Iyi geceler o zaman." Yanagini uzattiginda gülümseyerek yanağına kucuk bir opucuk kondurdum.
"Iyi geceler Hera."
***
Eunjung
Vay vay vay. Bizim Jonghyuna bak sen. Hera ha? Alayla siritip Hera koridorda gorunmez olup Jonghyun iceri girip kapiyi kapattiginda saklandigim yerden ciktim ve kosturarak tehlikeli bolgeyi atlattim.
Myungsoonun kapisini caldigimda derin derin nefesler alıp kendimi sakinlestirmeye calistim. Myungsoo kapiyi actigindaysa ona sevimli oldugunu dusundugum bir gulumseme gonderdim.
"Ben geldim." Kapinin onune dogru çıkıp dudaklarima yoneldiginde onu gogsunden ittirerek odanin icine soktum ve acelece kapiyi kilitledim.
"Ne hizli ciktin sen. Kapi kilitlemeler falan." Omzumun uzerinden Myungsooya ters bir bakis attim.
"Kapi onunde opmeye calismak ne demek? Ya Jonghyun gorurse?" Elleri eşofmaninin cebinde yataga oturdu ve omzunu silkti.
"Neden bu çocuktan o kadar korkuyorsun ki?" Ellerimi onumde capraz baglayip hemen yanina oturdum.
"Cunku o cocuk benim abim canim." Yeniden omzunu silktiginde basimi iki yana sallayip bakislarimi baska yone kacirdim.
Az ileride ki sallanip duran saat tokmagina bakmaktan gina geldigi sira kolumun uzerinde dolasmaya baslayan isaret parmagi kendime gelmeme sebep olurken icimin bir tuhaf oldugunu farkedip gerildim.
"N-ne yapiyorsun?" Parmagini hareket ettirmeyi kesip bu sefer parmagini dudagima bastirdi.
"Benim uykum yok." Parmagini yavasca asagiya dogru hareket ettirmeye basladiginda sertce yutkundum. Cenem, boynum...
"M-myungsoo." Parmagi askili atletime temas ettiginde huysuzca mirildandi.
Onun bu boslugunda hizla geri cekildim ve sirtimi yatagin basligina dayadim.
"Kendine gel. Yavas gidecegiz dedik. Bu ne hiz?" Ben daha ne yaptigini anlayamamisken ayak bilegimi yakaladi ve kendine dogru cekti. Dengemi kaybedip geriye dustugumde artik yatakta uzanir pozisyondaydim. Ben daha kalkmaya firsat bulamadan uzerime ciktiginda anlamsizca gogsune vurmaya basladim. Kalbim agzimda atiyor gibiydi ve titredigime emindim.
Kollarimi basimin uzerinde birlestirdiginde yuzunu yuzume yaklastirmaya başladı. Kendimi geriye bastirip gozlerimi kapadim. Bekledigim temas gerceklesmediginde gozlerimi actim. Bir kac santim otemde durmus gulumsuyordu.
"M-myungsoo?" Fisildadi.
"Soz verdim. Yavas gideceğiz. Ama ne yapabilirim, seni cok ozluyorum." Derin bir nefes aldi.
"Beni opmene izin verebilirim ama sadece opmen-" Sertce dudaklarima kapanmadan once son anda nefes almayi basarabilmistim. Bu sefer daha sertti, cok daha sert. Alt dudagimi disleyip cektiginde aciyla inledim. Bu onu gulumsetmeye yetmisti. Yeniden dudaklarima ulastiginda bu sefer ben de ona karsilik veriyordum. Dudaklarini ayirdiginda derin bir nefes aldim fakat bu sefer de farkli bir duygu bedenimi ele gecirmis gibiydi. Dudaklari yavasca dudaklarimdan cenene oradan da boynuma inerken ellerimi yatak carsafina gecirdim. Uzunca bir sure optugu ve emdigi yere sert bir isirik biraktiginda sertce saclarindan tutup asildim ve basini kaldirdim.
"Acidi pislik." Dilini alt dudaginin uzerinde gezdirip gulumsedi.
"Opeyim de gecsin." Isirdigi yere kucuk ve yumusak bir opucuk biraktiginda gulumsedim. Yeniden gozlerimin icine baktiginda artik ben de onun gibi siritiyordum.
Kendini yan tarafa attiginda beni de kollarini arasına alıp sıkıca sardi ve fisildadi.
"Uykum var." Gulumseyerek gozlerimi kapadim.
"Benim de."
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de beni bırakırsan...
Teen FictionSınıfa girdiğimde hayatımda görüp görebileceğim en çirkef kızla karşılaştım. Elinde Changminin çantası 'burslular arka sıraya oturamaz' diye bağırıyordu. Onu durdurmaya çalışanlardan adının Eunjung olduğunu öğrendim. Bu ne yaa! Çalışmaya saygısı o...