Bölüm 44

112 14 3
                                    

Myungsoo

Kwang okuzu kapiyi calmadan girip ezilmeme aldirmadan kendini yatagima atti.

"Jieun 27 defa aradi." Yataga yuz asagi atladigindan sesi boguk cikmisti. Ellerimi basimin altinda birlestirip tavani izlemeye devam ettim.

"Nasil Eunjungun degisebilecegini dusundum?"

"Neden asik oldugum kiz Chunjinin de asik oldugu kiz olmak zorundaydi ki? Ve neden Jieun da Chunjiyi sevmek zorundaydi?"

"Babasi hakkinda anlattiklarina inanmistim, burslulari o yuzden sevmedigini dusunmustum. Ama hayir, karakterinde var iste."

"Duygularimizi aldiramiyor muyuz?"

"Bence de!" Basimi ona dogru cevirdigimde onun da bana baktigini farkettim.

"Ne yapmaliyiz?" Basimi iki yana salladim.

"Telefonu acmakla basla kardesim."

"Ama Chunj-"

"Chuniiyi bilemem ama... Jieunun onu hala eskisi gibi sevdigini sanmiyorum." Kaslarini kaldirdi.

"N-nasil yani?"

"O Jieun. Eger birseyi isterse alir tamam mi? Eger Chunjiyi gercekten isteseydi yapisirdi koluna, cocuk hatirlasa da hatirlamasa da sevgilisi olurdu. O telefon sabaha kadar susmayacak kardesim. O yuzden acsan iyi edersin." Hizla yataktan dogruldu ve yeniden bana bakti.

"O zaman..." devam etmesi icin basimi salladim. "Jieunun istedigi ben miyim?" Aptal aptal siritip yataktan atladi ve kapiya kosarken ayagi haliya takildi. Salak!

Kapiyi cektiginde gozlerimi yeniden tavana diktim. Peki ben ne yapacagim?

---

13 yıl önce

Kucuk kiz sira arkadasinin kulagina dogru egildi.

"Biliyor musun?" Parmagiyla az ilerideki bir noktayi, herkesin bakislarinin uzerinde oldugu cocugu isaret etti. "Babasiyla annesi evli degilmis. Hem de babasinin baska bir karisi ve cocugu varmis." Kucuk cocuk kizin isaret ettigi yere bakti ve derin bir ic cekti.

"Sana birsey soyleyecegim." Kucuk kiz gulumseyerek cocuga biraz daha yaklasti dikkatle gozlerine bakti.

"Neymis?" Kucuk cocuk soylemek ve soylememek arasinda kaldi. Eger soylerse kucuk kizin gulumsemesinin silinecegini ve az ilerideki cocuga baktigi gibi bakacagini dusundu. Ama yine de soylemeliydi.

"O cocuk benim." Kucuk kiz gozlerini kirpistirdi.

"Hangi cocuk?"

"Az ilerideki cocugun kardesi... benim." Kucuk kiz hicbir tepki vermedi. Ogretmenleri geldiginde yavasca kendi sirasina gecti. Iyi yaptigini dusundu kucuk cocuk, en sevdigi arkadasindan bunu saklamamaliydi.

Kucuk cocuk kalabaligi gordugunde hizla o tarafa kostu. Kalabalığı gectiginde ortada ezilip buzulmus gozlerini yere dikmis kardesini gordu. Yumruklarini sıkarak kardesinin yanina dogru yurudu ve tam onune geldiginde ona sirtini donerek kalabaliga bakti. Amaci kardesinin birsey yapmadigini haykirmakti belki ama o kalabalığın icinde en yakin arkadasini gordugunde yeniden sustu. Sadece en yakin arkadasinin onun yaninda olmasini dilerdi. Kimse onunla olmasa bile Eunjung onunla olmaliydi.

***

Jieun

Telefon bilmem kacinci aramanin ardindan acildiginda ofkeyle bagirdim.

" Gerizekali neredesin sen? " Karsi taraftan bir sure ses gelmedi.

" Kwang? Kwan- Kwang!" Sinirim biranda endiseye donusmustu. Ne oluyor ya? Bu cocuk cidden!

" Jieun." Benim aksime sakince konusmustu. Ben de sakin olmaya çalışarak konustum.

"Hemen eve gel."

"Jieun sanirim boylesi daha-"

"Benden bu kadar cabuk mu sikildin? " Olamiyorum iste, sakin falan olamiyorum. Hele bu sessizlik, cidden sinirimi bozuyor.

" Konusmayacaksan neden actin telefonu? Su yakmiyor bu."

"Aradin?"

" Evet aradim. Cabuk eve gel." Telefonu cevap vermesini beklemeden koltugun uzerine attim.

Gelecek mi? Neden gitti? Benim yuzumden mi? Gelsin. Hemen gelsin!

***

Chunji

Changmini hastanede birakip eve gelmek gercekten sinir bozucu, hem de Seohyunla birlikte. Yani yanlis anlasilmasin; yalniz kalmalarindan korkmamdan degil, sadece orada olmak isterdim iste. Ama eve gecmeliyim, eger hem Changmin hem ben ortadan kaybolursak buyuk bir felaket olur.

Anahtiri cevirip kapayi actim. Simdi yuzume gulumsememi yerlestirip annemin karsisina cikmaliyim.

" Anne? " Annem elinde bir yigin dosyayla salondan firladiginda kaslarimi kaldirdim.

"Ah Chunji, ben hemen cikmaliyim, cok gec kaldim." Annem henuz kapatmadigim kapidan firladiginda bir sure arkasindan baktim. En azindan Changminin nerede olduguyla ilgili aciklamadan yirtmistim.

Kapiyi kapatip merdivenlere dogru yürüdüm.

"Hera!" Ust kata ulaştığımda kendi odama ugramadan Heranin odasina dogru ilerledim. Gunlerdir gorusmuyoruz ya kizla. Tiklatmadan kapiyi attigimda kapiya sirtini donmus cenin pozisyonunda uzanan bir Hera gordum.

"Ben geldim." Ses gelmediginde sordum. "Uyuyor musun?"

"Cik." Duydugum ciliz ses coktan o tarafa dogru hareketlenmeme sebep olmustu. Yatagin diger tarafina gecip ona baktim. Kirmizi gozlerve kirmizi burnu icime buyuk bir telas doldururken Changmin olayini ogrenmis olabilecegini dusundum. Ayak ucundaki ortuyu uzerine biraktiktan sonra ben de yanina uzanarak ortunun altina girdim.

Elimi yanaginin uzerine getirip bas parmagimla oksadim.

"Iyi misin?" Burnunu cekerek konustu.

"Değilim." Biraz daha yaklasip alnimi alnina dayadim.

"Yapabileceğim bir sey var mi?" Gulumsemeye calisti.

"Ne oldugunu sormayacak misin?" Alnina dudaklarimi bastirdiktan sonra yeniden alnimi dayadim.

"Bosver."

"Gidebilir miyim?"

"Sicak m-" Ondan uzaklasacagim sirada kollarini belime dolayip bana biraz daha yaklasti.

"Babami ozledim." Derin bir nefes alarak onu yeniden kollarimin arasina aldim.

"Amerika cok uzak."

"Gidemez miyim?"

"Gidersen beni ozlersin." Cenemin altinda bir hareketlenme hissettim ve kucuk bir hickirik sesi duydum.

"Sen de gel!" Heraya daha sıkı sarildim.

"Gelirim ama oncehalletmem gereken islerim var. Hemen mi gitmek istiyorsun?" Saclarini oksarken bir cevap vermesini bekledim.

"Evet."

"Tamam, annemle ve babamla konusurum."

"Tesekkur ederim."

BÖLÜM SONU

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin