Bölüm 14

218 27 5
                                    

Bayramınız mübarek olsun. ;)

Eunjung

Alarmımı bir kere daha ertelemeye attım. Annem birazdan damlar ne de olsa. Kadın yıllardır bıkmadan usanmadan her sabah beni uyandırıyor ya. Kahvaltı edecekmişiz, ailecek! Ne aile ama, kahvaltı ve akşam yemekleri haricinde birbirimizin yüzünü doğru düzgün gördüğümüz yok. Hem nedir bu kahvaltı takıntısı anlamadım ki, sanki kahvaltıyı kendisi hazırlıyor.

Annemin merdivenlerde bıraktığı tok topuk sesi gelmeye başladığında gözlerimi yavaşça kapattım. Ee kadın uyandırmaya gelmiş o kadar, hevesini kursağında bırakmayalım.

“Bir kere de uyanmış ol Eunjung ya, bir kere de.” Gözlerimi açıp doğruldum. Kaşlarını kaldırmış yüzüme bakıyordu.

“Nasıl ilk seferinde kalktın?” Anne ya sanki uyudum da! Nefesimi verip yataktan doğruldum ve üzerimdekileri çıkarmaya başladım. Dolap kapağımda asılı olan ve yaklaşık bir saat önce hizmetçimiz tarafından getirilen okul üniformama doğru yürüdüm. Normalde bu üniformalar bu odaya bırakıldıklarında fosur fosur uyuyor olurdum fakat ilk defa bu gün fark edebildim. Gömleğimi üzerime geçirip düğmeleri iliklemeye başladım yavaş yavaş. Sevgili anneciğim iki elini beline dayayarak önüme geçti.

“Keşke önce bir yüzünü yıkasaydın.” Ellerimi aşağıya salıp lavaboya döneceğim sırada annem yolumu kesti ve gömleğime uzandı. Elleriyle yakalarımı düzeltirken ben de onu izliyordum.

“Sorun ne?”

“Anne-“ Sorsam mı ki? Jihyundan cevap alamadım belki annem?

“Nee?”

“Sence ben sürtük müyüm?” bakışlarını düğmeden bana çevirdi. Kaşları çatılmıştı. Ayıp Eunjung, anneye öyle sorulur mu?

“Çocuğun biri benimle çıkmak istiyor.” Çatılı kaşları yavaşça düzeldi.

“Şimdiye kadar hep benim gibilerden nefret etmiş. İnsanları burslu ve zengin diye ayırdığım için fazla sığmışım ve şimdiye kadar hep benim gibi sığ insanlardan tiksinen bu çocuk acaba onlar da insan mı diye merak ettiğinden benimle çıkmak istiyormuş. Hatta sadece çıkmak da değil, onun değimiyle yaşayabileceğimiz her şeyi yaşamak bana göreyse bildiğin- Ahh herneyse, öyle işte. Hem bunları yüzüme söylüyor hem de olumlu cevap bekliyor piç.” Dudaklarının tek kenarı yavaşça havalandı.

“Anne komik mi bu? Ne gülümsüyorsun ya?” Tekrardan düğmeye uzandı ve iliklenmeyen son düğmeyi ilikledi.

“Cidden piç çocukmuş.”Ağzım şaşkınlıktan açılırken hala anneme bakmayı sürdürüyordum. Biraz önce küfür mü etti o? O? Benim annem?

“Ön yargıyla hiçbir yere varamazsın Eunjung.”

“Anne konu burslu takıntım değil, konu-“

“Konu seni sığ gören piç çocuk, tabi senin değiminle.” Kaşlarım istemsizce çatıldı.

“Yani?”

“Yanisi o çocuk da takıntılarıyla hiçbir yere varamaz.” Gözlerimi kırpıştırdım. “Eeh, yüzüne bakılabilecek bir tipse…” Evet? “Ön yargılarından kurtulmasına yardım etmeye ne dersin canım kızım?”

“Ne etcem be, ne hali varsa görsün it!” Annem göz kırparak gülümsedi.

“Benim değimimle yardım etmek. Sen belki… süründürmek falan diyor olabilirsin.” Yüzüm intikam ateşiyle tuhaf bir şekil alırken annemin boynuna atladım.

“Aaa çok ayıp anne. Ne demek yüzüne bakılabilecek tip? Benim sevgilim çok tatlı bir kere!”

***

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin