Bölüm 36

123 15 1
                                    

Seohyun

Derin bir nefes alip yan tarafima Changminin sirasina baktim. Neden yine yok bu cocuk? Yoksa iyice hastalandi mi, dun de atesi vardi zaten? Arkasi donuk hocaya caktirmadan telefonu cikarip mesajlara girdim.

'Nasil oldun?' Saniyesinde mesaj geldiginde sirittim.

'Ders dinlemiyor musun sen?' Ne demeliyim? Off, Changmin zeki cocuktur. Azicik dusunse zaten cevap ortada.

'Neden gelmedin yine?'

'Uyuyodum.' Hah bu Changmin mi? Onun icin ders herseyden onemlidir ki benim icin bile kosa kosa gelmesi gerekir. Neyim ben burada ya? Cikiyoz biz tamam mi? Daha on saat gecmeden...

'Daha dogrusu Chunji uyuyordu. Neyse bosver. Bu aksam bulusalim mi?' Gulumseyerek cevap yazdim.

'Nereye?'

'Lunaparka? Ama fazla heyecanlanmaman icin soyluyorum, yalniz gelmiyorum.' Yuzum yavasca asilirken goz ucuyla Wooriye baktim.

'Wooriyi getirebilirim o zaman?'

'Tamam, ben de Chunjiyle geliyorum.' Zil sesiyle derin bir nefes alip yerimden kalktim ve Woorinin sirasina dogru yurudum.

"Aksam Changmin lunaparka davet ediyor." Siritti.

"Ee git o zaman. Sevgilin degil mi?" Evet dun gece Woori duymasin diye sessiz sessiz konusuyorduk ama ben tabi ki kapidan cikar cikmaz herseyi otmustum. Ama icimde kalirsa uyuyamazdim, ne yapayim?

"Seni de cagiriyor." Kaslarini kaldirdi.

"O ne be? Ucuncu kisi olarak mi takilcam ben?"

"Baska biriyle geliyor." Basini salladi.

"Yakisikli miymis? Kasli mi?" Düşünür pozisyona gecip Chunjiyi gozumun onune getirmeye calistim. Evet yakisikli vee... dun gece gordugum kadariyla bayagi bir kasli. Basimi salladim. Biricik arkadasim otuz iki dis siritti.

"Seve seve gelirim."

***

Jieun

Ders boyunca Daehyunun bakislari yuzunden kafami siradan kaldiramadim ya. Mal mi bu cocuk? Kalkip cakcam kafasina bir tane simdi. Zil caldiginda sinirle ayaga kalktim ve siniftan dışarıya firladim. Ee nereye gitcem ben simdi? Kantin evet evet kantin. Benim gittigim yolun ters tarafinda kalan kantine gitmek icin arkama dondum ve sinif kapisindan sagina soluna bakinarak cikan Daehyunu farkettim. Kahretsin ya, beni ariyor olamaz degil mi? Hayir ne yaptigimi da bilmiyorum. Cocukla simdiye kadar birtek muhabbetimiz yoktu ki once dunku konusma sonra da surekli bir bakmalar siritmalar. Yuz de vermiyorum arkadas. Offf.

Hizli adimlarla koseyi dondugumde bir bedene tosladim ama oyle bir toslayis yok. Agzim burnum bir yana kaydi ya. Bir de nasil sert bir vucut bu boyle ya bayagi calismis belli. Aci biraz hafiflediginde ve gozlerimi aralayabildimde Kwangla goz goze geldim. Hemen elimi ovaladigim burnumdan cekip arkama sakladim, havalanmasin simdi kasliyim diye.

"Iyi misin?"

"Tabi ki, ne sandin?" Omzunu silkti.

"Canin yanmis olabilir diye dedim." Alayla sırıttım.

"Yok artik."

"Dogru senin kafa biraz kal-" kaslafimi catarak sert bir bakis attigimda yutkunarak sustu ve ellerini onunde salladi.

"Demedim bisey,demedim demedim"

"Jieunu gordunuz mu?" Daehyunun sesini duyduğumda Gikwang zorlukla cekistirip hemen yanimizdaki kapiyi actim ve Kwangi iceriye ittirdim. Ben de iceri girip kapiyi kapattigimda derin bir nefes aldim. Tabi aradaki mesafeden dolayi ne kadar derin olabilirse.

Hay bendeki sansa. Hayir sadece su vittirak depo mu kaldi onunde dikilecek? Ne vardi bir konferans ya da spor salonu falan olsaydi. Simdiyse su daracik yerde durmus, Kwangin nefesi yuzume vururken ve yuzlerimiz arasinda sadece iki santim varken ben hayatta kalmaya calisiyorum. Allahim sen yardim et.

Kwangin sert bir sekilde yutkundugunu gordugumde bakislarimi baska yone cevirip nefes almaya falan calistim.

"Jieun?" Nefesi kulagimi oksarken tuhaf bir ses cikardim. Aslinda amacim 'evet sor' anlaminda 'hi'lamakti ama daha cok hamster sesine benzedigini inkar edemem.

Utancla yuzumu burusturup yuzumu ona dogru cevirdim. Dalga gececekse de yuzume dogru gecsin.

"Ne var?" Derin bir nefes aldi ama vermedi ve hersey çok ani gelisti.

"Tokat atma."

"Ne-" aniden dudaklarini dudaklarima bastirdiginda inme inmis gibi kalakaldim. Sonrasinda nefes almam gerektigini hatirlayip agzinin icine dogru tuhaf bir ses daha cikardim. rezillik uzerine rezillik ya. Rezillik? Sacmalama Jieun ne rezilligi? Ne yapiyo be bu cocuk?

Kendimi geri cekmeme belimdeki elleri engel olurken ellerimi ne yapacağımı sasirmis bir sekilde salliyordum. Töbe bismillah, dudaklarimin uzerinde cumhuriyet kurdu resmen. En sonunda ellerimi gogsune bastirip ittirmeye balistim fakat ise yaramadigini anladigimda rasgele yumruklarimi göğsüne sallamaya basladim. Ellerimi yakalayip hareket edemez duruma gelirdiginde de dudaklari iki saniye rahat durmamisti. Opusleri daha da sertlestiginde bu anin biran once bitmesi icin beklemeye basladim.

Dusunme Jieun, dusunme. Icimi yavasca tarif edilemeyen bir duygu doldururken dudaklarimi hareket ettirdigimin farkinda bile degildim. Yavas yavas... dudaklarimin arasina alt dudagini aldigimda durup beklemeye basladi ama kendini geriye cekmedi. Alt dudagini serbest biraktiktan sonra ust dudagina kucuk bir opucuk kondurup geri cekildim ve yeniden alt dudagini dudaklarimin arasina aldim. Ne yaptigimi bilmiyordum ya da neden yaptigimi. Sadece yapmak istiyordum, sadece onu opmek...

Zil sesiyle kendime geldigimde yavasca geri cekildim. Gozlerini aralarken derin bir nefes aldi.

"Jieu-"

"Bileklerimi birak." Ne yaptigini yeni farkeder gibi ellerimi serbest biraktiginda hic beklemeden kapi koluna uzandim. Kapiyi acip disari cikarken ardima bakmadan konustum.

"Olmadi bisey. Biraz onceyi unut."

Koseyi dondugumde beni takip edip etmedigini bilmiyordum. Umrumda da degildi. Ne yani, optuysem ne olmus? O da beni optu hem. O zaman ben de operim, kisasa kisas. Hayir illaki optum, karsilik verdim diye kalbimin atmasi mi gerek? Atmadi tabi ki, atmadi! Simdi de hic öyle gogus kafesimi delip gececek gibi falan degil. Degil!

BÖLÜM SONU

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin