Bölüm 8

294 32 3
                                    

Çok sıkıcı bir dersti diye geçirdi içinden Kwang. Zil çalınca uykusunun açılması için yüzünü yıkamaya karar verdi. Lavaboya gitti ve yüzünü yıkamaya başladı. Başını kaldırdığında arkasında duran Myungsooyu fark etti.

"Ne istiyorsun Myunsoo?"

"Asıl sen ne istiyorsun? Hala pes etmedin mi kötü çocuk?"

"bir şeyler ima etmeyi kes Myungsoo. Bir amacım yok benim, sadece adam gibi okumak istiyorum."

"Ayşh, cidden. Beni o kadar saf mı sandın sen? Hala akıllanmadın mı Kwang, o yüzden mi yine Chunjinin peşine düştün?"

"Kimsenin peşine düştüğüm yok benim!"

"Bu sefer çok ileriye gittin Kwang, ama seni durduramayacağımı mı sanıyorsun?" Kwangın gittikçe sinirleri bozuluyordu. Myungsoo söylediği hiçbir şeye inanmıyordu. Her ne kadar kendini tutmaya çalışsa da bu çocuğun karşısında bu çok zordu.

"Durdur o zaman MYUNGSOO!!!" Kwang hızla kapıdan çıktı. Myungsoo da onu takip ediyordu. Kwang sınıftan içeriye girdi ve Seohyunun sırasının önünde durdu.

"Seohyun, şu ailelerinde katıldığı baloya benimle katılır mısın?"

"Ben mi?" Seohyunun sesi titreyerek çıkmıştı çünkü çok şaşkındı. Ama tek şaşkın olan o değildi; tüm sınıf şoklardaydı. Kimse Kwang gibi bir yıldızın Seohyun gibi burslu bir kızla baloya katılmasını beklemiyordu. Hele Changmin az daha küçük dilini yutuyordu şaşkınlıktan. Hem şaşkın hem de kızgındı. Biraz daha elini çabuk tutsaydı Seohyuna o teklif edecekti. Changmin yıllardır Seohyundan hoşlanıyordu ve bu ciddi baloya gitmek onun hayaliydi. Fakat birkaç sn önce o fırsat uçup gitmişti ellerinden.

"Evet sen." Dedi Kwang yüzüne en güzel gülümsemelerinden birini yerleştirirken.

"Tamam." Aslında söylenecek başka bir söz yoktu. Seohyunun yerinde kim olsa bu teklifi kabul ederdi. Seohyun mutlu olmuştu tabi ama bu teklifi uzun zamandır Changminden bekliyordu. Yavaşça başını döndürüp yan sırada oturan Changmine baktı, kalemiyle oynuyordu ve kitaba odaklanmış gibiydi. 'Beni tınladığı bile yok' diye düşündü Seohyun. Ama Changminde durum biraz farklıydı, biraz daha uğraşırsa kalemi kırabilirdi sinirinden.

***

Jieun ve Kwang yemekten sonra oyurmuş tv izliyorlardı. Aynı kanepede oturmalarına rağmen araya üç kişi daha rahat oturabilirdi resmen.

"Baloya kimle katılıyorsun?" jieuna bakmadan söylemişti bunu Kwang.

"Hiç kimseyle." Kwanga bakmadan söylemişti bunu Jieun. Hışımla oturduğu yerde dikleşti Kwang.

"Ne yani baloya katılmayacak mısın? Yoksa.. kimse teklif etmedi mi?" Jieun oturuşunu dikleştirdi.

"Ne alakası var? Gitmek istemiyorum sadece. Hem gitmek isteseydim Youngjae benimle gelirdi."

"İyi ki gitmiyorsun o zaman?" Jieun alayla sırıttı.

"Niyeymiş o?"

"Kankanla gideceğine hiç gitme daha iyi güzelim. Ahhh ah, bu kadar acınası bir durumda olduğunu bilseydim önce sana teklif ederdim. Ev arkadaşıyız sonuçta." Jieun sinirle oturduğu kanepeden kalktı.

"Bana bak şarkıcı bozuntusu. Gitmek istemedim tamam mı? Teklifleri de o yüzden geri çevirdim. Hem teklif etsen de seninle katılmazdım o partiye."

"T-teklif?"

"Ne, cidden kimseden teklif almadığımı mı sandın?" Jieun hızlı hareketlerle odasına gitti ve çarparak kapıyı kapattı. Arkasında şaşkın bir idol bırakmıştı.

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin