Bölüm 19

175 25 4
                                    

Yeni bölümü önlük giyme törenimden atiyorum. Lutfen beni desteklemeye devam edin, sizleri seviyorummm :*** :)))

Eunjung

Plan değişikliği,  plan değişikliği,  plan değişikliği. 

Odama girdikten sonra pencereye koştum ve Myungsoonun evin önünden ayrilisini izledim. Ah bu çocuk... kendimi yavasca yataga bıraktım.  Yardim mi etmeliymisim? Dusuncelerinin degismesi icin? Pekala.

Kimsem oyum bundan sonra. Olmadigim gibi davranmayacagim hic, yaninda benden nefret etsin diye tuhaf tuhaf işler yapmayacağım. Isaret parmagimi dudaklarimin uzerinde gezdirdim. Ne yasayabiliyorsam yaşayacağım bende.

Ikimiz icin de eğlenceli olabilir. Ama ne kadar guzel olursa bitisi o kadar aci verir degil mi?

Bittiğinde acı ceken ben olmayacağım!

***

Hera

Çilekli parlaticimi da sürdükten sonra bir adim geri gidip boy aynama sevimli bir bakis attim. Tamam dun altın fırsatı kaçırmış olabilirim fakat bu gün kendi şansımı kendim yaratacağım.

Bugun kesinlikle yeniden o cocukla karsilasmaliydim. Dun her ne kadar hiçbir ilerleme kaydetmemis olsak da heyecanlandigimi itiraf etmeliyim. Gelecek vaat ediyoruz bence.

Zıplaya zıplaya merdivenlerden inip salona ilerledim. Changmin her zamanki gibi gazeteyle bogusurken Chunji ortalıkta görünmüyordu. Arkası donuk annemin yanağına sulu bir opucuk kondurduktan sonra masadan bir salam alıp ağzıma attım.  O da zorla oldu yani. Annemin elime dogru hedeflenen kucuk tokadindan kaçarak.

"Duzgunce masaya otur da ye."

"Chunji nerede?" Annem kendisini tinlamamamdan dolayı ciklarken Changmin gözünü gazeteden ayirmadan konustu.

"Erken çıktı,  işi varmış." Başımı sallayıp gülümsedim.

"Hadi biz de çıkalım o zaman." Changminin gozleri yavasca buyurken isaret parmagini kendine dogrulttu.

"S-sen bana mı gu-gulumsedin?"

---

Arabamdan inip okula dogru yürümeye başladım.  Changmini her zamanki yerinde indirdigimizden yalnizdim. Heyecanla dun kafama top yedigim basket sahasina dogru ilerlemeye başladım.  Gozlerim onu ariyordu fakat yoktu. Halbuki basket oynayisini ne de gormek isterdim. Suratim yavasca asilirken belki siniftadir diyerek okulun icine girdim.

Bilin bakalim ne oldu, hicbir sey. Sinifta da yok. Cantami sirama firlatircasina koyduktan sonra cuzdanimi alip kantine yollandim.

Ayaklarımı sürüye sürüye kantine girdiğimde Chunjinin bir masaya oturmuş heyecanli heyecanli bir şeyler anlattigini gördüm.  Oh valla biz burada acı çekelim,  adamdaki keyfe bak. Masaya dogru ilerleyip tam onunde durdum.

"Sabah sabah bu ne neşe? Gelip benim dertlerimle dertlenmen gerekirken oturmuş burada çene çalıyorsun." Basimla da Chunjinin hemen karsisinda oturan bana arkasi donuk kisiyi isaret ediyordum. Masadan kalkip benimle ilgilenecegine sandalyesine biraz daha yayıldı.

Oflayıp basini kaldirmis bana bakan kisiye bakt-

Jonghyun.

Eriyerek bir sandalye çekip masaya oturduğumda Chunji sandalyeme bir tane tekme geçirdi.

"Senin okulda benden uzak durman gerekmiyor muydu?" Basimi iki yana salladım.

"Sınıf arkadasinim ben, birseycik olmaz." Gülümseyerek Jonghyuna döndüm.

"Yine karşılaştık." O da gülümseyerek basini salladı ve soran gozlerle Chunjiye döndü. Chunji derin bir nefes aldı.

"Jonghyun, yakın arkadaşım.  Bu da Hera ki zaten tanıyorsun, menejeri babam olur aynı zamanda annelerimiz ortak ve baba kararıyla birbirimizi okul sınırları icinde tanımıyoruz." Çok guzel açıkladın abicim, artık cocugun yuzume bakacağı varsa da bakmaz. Sinirle kollarımı önümde bağladım ve o asık surat ifademi takındım.

" Ailevi mevzular yani." Jonghyunun alay içerikli olduğuna emin oldugum cumlesini duymazdan gelerek tam oturdugum yerden kalkacaktim ki Jonghyunun koluma temas eden parmaklariyla durdum.

"Memnun oldum Hera." Gülümsedi. "Hayranınım."

***

Jihyun

Sinifa girip sırama doğru ilerledim.  Herkes cantasini sinifa koyup beden dersine gitmis olmaliydi ki sinif bombostu. Cantami siraya atip siramin altindaki kitabi da giderken dolabima koyarim diye elimi siranin altina attim. Elime gelen kucuk bir kutuyla kaslarim istemsizce catilirken merakla kutuyu elime aldim. Sirama oturup kutuyu actim.

'Bir sinemaya daha ne dersin?' Gulumseyerek notun altındaki biletleri elime aldim. Bu seferki romantik bir film gibiydi. Gulumseyerek biletleri yeniden kutuya koydum ve cantaya attim. Tam kalkacagim sirada siranin altindan almayi az daha unuttugum kitabim yere düştü.  Neyse ki iyi havamdaydim yoksa kufrederdim.

Siranin altina girip kitabi aldim ve tam geri çıkacağım sırada iceriye birinin girdiğini anladım. Sanırım telefonla konusuyordu.

"Evet evet. Bugun okul çıkışında yatış islemlerini gerceklestirecegim. Sizden onceki sekreter bir saat erkene alindigindan bahsetmisti... Evet tamam. Bu sefer ki ilaç öncekilere göre daha etkiliymis sanırım... kaç gune kadar hastahaneden çıkabilirim?... Tabi tesekkurler." Ses kesildiginde ve sinifta kimsenin olmadigina kanaat getirdikten sonra siranin altindan çıktım.

Ne yani? Changmin... hasta mı?

BÖLÜM SONU

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin