Bölüm 7

270 29 0
                                    

Jihyunun ağzından

Sabah uyandığımda üzerimde bir ağırlık vardı, gerçek anlamda bir ağırlık. Resmen hareket edemiyordum. Gözlerimi açtım ve küçük bir çığlık koyverdim. CHUNJİİ!!! Chunji şu an tam üzerimdeydi ve uyuyordu. Gece en son hatırladığım film izlediğimdi, nasıl bu pozisyona gelebilmiştik ki? Chunjıyı dürtmeye başladım.

“Chunji uyan, Chunji!” Önce bir eliyle yanağını kaşıdı sonra da gözlerini açtı. Durumun farkına varınca hemen uzerimden kalktı ve kollarını önünde çapraz birleştirdi.

“Naptın bana?”

“Ben mi? Yerimden doğruldum, bu gerçekten zordu çünkü heryanım tutulmuştu. “Pardon ama ben alttaydım benim sana sormam lazım.Ne işin var üstümde?”

“Hah. Ben uyuduktan sonra beni kendi üzerine çekmiş olmayasın? Tacizci sapık!!”

“NEE!! Ayşşhhh, ne sapığı ya?” Tartışmamız Jonghyunun sesiyle bölündü.

“Uyanmışsınız, günaydın.” Hemen arkasından Eunjung geliyordu. Bana döndü, parmağıylada Chunjiyi gösterdi.

“Dün gece onun omzunda uyuyup kalmışsın. Biz de uyandırmadık. “ Nasıl yani, ben Chunjinin omzunda mı uyumuştum? Peki nasıl o pozisyona gelebilmiştik? Gözlerimi kısarak Chunjiye döndüm. O da aynı şekilde beni süzüyordu. Hayır! Onu ben çekmiş olamam. Yani yapmamışımdır. Umarım benim hatam değildir.

***

Jieunun ağzından

“Hadi uyan artık, şişşşttt, uyan dedim.” Yatağımın ucundan battaniyemi çekiştiren biri vardı.

“Ne var, ne?”

“Pazara gidicez, uyan artık!”

“Sabahın bu saatinde ne pazarı be?”

“Saat 12, uyan dedim.Tüm sorumluluğu benim üzerime yıkamazsın!!!” Hızla doğruldum.

“Kim yıkmış be? Dün yemeği ben yaptım.”

“Görevindi, yaptın canım. Hem kalktığına göre hazırlan pazara gidicez.” Alt edilmistim. Uyuyamadıııımmmmm. Çıkmak için kapıya doğru ilerledi Gikwang bey ve tam çıkacakken arkasını döndü:

“Sütyeninin askısı çıkmış.” Elime geçirdiğim her türlü şeyi kapıya doğru fırlatmaya başladım ama hiç biri isabet etmedi maalesef. Çoktan kaçmıştı pabucumun starı.

Pazardan her şeyin en pahalısını alıyordu Kwang bey. Böyle gidersek yakında batarız haberi yok. Bir çamasırcının önüne geldiğimizde durdu. Neye baktığını anlayamamıştım. Bir eli çenesinde yavaşça kulağıma doğru eğildi.

“Seninkiler de mi bu beden?” Sapık, bildiğin sapık. Hemen ayağına bir tekme geçirdim.

“AAAA!!! “ Hayvan gibi tepiniyordu salak. Biraz daha gürültü yaparsa tanınacak haberi yok. Elini tutup çekiştirmeye başladım. Pazardan çıktığımızda arkamı döndüm ve;

“Bana dua et! Hayatını kurtardım biraz önce.” Bilinçli olarak öksürdü. Gene ne var Allah’ın belası, ne var? İşaret parmağıyla diğer elini gösteriyordu; benim sımsıkı tuttuğum elini. Hemen elimi geri çektim. Gökyüzünü izleyip aptal aptal sırıttı ve gözlerini bana dikip;

“Eğer elimi tutmak istersen söylemen yeter. Fan hizmeti sonuçta.” Önüme geçip yürümeye başladı. Kendini beğenmiş, bencil, şişman, pislik şey. OOFF. Ne kadar sinir bozucu?

***

Eunjungun ağzından

Hava kararmıştı ve sokaklar gerçekten ıssızdı. Öğleden sonra alışverişe çıkmıştım ve Jihyun yüzünde kocaman bir morluk olduğu için bana eşlik edememişti. Merak ediyordum; acaba Jihyun tüm gün evde Chunji denen o çocukla nasıl vakit geçirmişti? Hayır, Jonghyunun yaptığı iş de iş mi yani?

Tam altından geçtiğim sokak lambası yanıp sönüyordu. Hayır, böyle elit bir mahallede bozuk lamba nedir ya? O sırada bir çatırtı duydum. Böyyleee, sanki birisi birşeyi ayağıyla basıp parçalamış gibi. Takip ediliyormuş hissine kapılmıştım. Tam adımlarımı hızlandırdım ki birisi elimdeki alışveriş poşetlerini çekti. Ben de çığlığı bastım tabi.

“Sakin ol benim hayatım.” Hayatım mı? Başımı kaldırıp karşımdaki şapşal yüze baktım. Hayatım demesinden de anlayacağınız gibi Myungsooydu.

“Hayatım mı? Sen kimsin ki bana hayatım diyorsun?”

“Aaaa, ben mi? Ben senin sevgilinim.”Dünden beri bu neydi ya?

“Haa, buna kim karar veriyor? Sen mi? Tek başına mı?” O kadar şey söyledim ama o yalnızca kafasını salladı.

“Amann, her neyse. Ne işin var burda?”

“Sevgilimi evine bırakıyorum, nolmuş?” Derin bir iç çektim.

“Cidden senle uğraşılmaz, iyi bari evime kadar bana eşlik edebilirsin.”

“Ne o? Benim sevgilim karanlıktan korkmuş mu?” Aldırmadım, aldırsam da bir şey farketmezdi gerçi. Evin önüne geldiğimizde poşetleri elime verdi.

“Teşekkürler. Beni evime bıraktığın için.”

“Ne demek ben sadece sevgilimi evine bıraktım.”

“Bana sevgilim dem-“ Çok hızlı gerçekleşti. Beni belimden tutup kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hayır, kendimi geriye bile çekemedim. Kısa bir öpücüktü ama bende resmen atom bombası tesiri bırakmıştı. Kendini benden ayırdı ve koşmaya başladı. Bir an arkasına döndü ve “HOŞÇAKALLLLLLLL!!!!!!!” diye bağırdı. Ama ben hala aynı pozisyondaydım. Ciddiyim bir santim bile kıpırdayamadım, mal mal arkasından bakakaldım.

***

Chunji tüm gün evde otur otur çok sıkılmıştı, balkona çıkmaya karar verdi. Balkona çıktığında Jihyunda oradaydı. İkiside tüm gün evdelerdi ama bir kere bile karşılaşmamışlardı çünkü ikisi de odalarından dışarıya çıkmamışlardı. Yavaşça Jihyuna yaklaştı Chunji. Nedense kendini şu an çok sakin hissediyordu.

“Ne kadar sakin bir aksam değil mi?” Bunu Jihyun gibi korkulukların yanına geldiğinde söylemişti Chunjı.

“Ne kadar yüksek değil mi?” Jihyun balkondan aşağıya bakıyordu. “Sana bir sır vermemi ister misin?” Chunji gözlerini Jihyuna çevirdi. “Bir keresinde böyle yüksek bir yerden kendimi atmayı çalıştım. Jonghyun beni son anda durdurdu.” Jihyunda aşagıya bakmaktan vazgeçip Chunjiye bakmaya başladı. “Ne kadar saçma değil mi? Büyük ihtimalle şu an deli olduğumu düşünüyorsundur.” Chunji birkaç saniye sessiz kaldı, ikiside birbirlerinin gözlerine bakıyordu. Chunji derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

“Ben de sana bir sır vereyim mi?” Jihyun yavaşça başını salladı. “Uyuşturucu tedavisi gördüm. Zararlı olduğunu biliyordum, bağımlı olacağımı biliyordum ama yine de başladım uyuşturucuya; sırf annemin babamın dikkatini çekmek için. Eminim ki bu da sana delice geliyordur.” Jihyun yine başını salladı. Chunji devam ediyordu; “Neden biz deli olalım, tek suçlu biz miyiz?” Gözlerini biraz önce Jihyunun yaptığı gibi aşağıya çevirdi. “Oohh, gerçekten çok yüksek!” Yeniden Jihyuna çevirdi bakışlarını ve kocaman gülümsedi. Jihyun uzun zamandır kendisini hiç bu kadar rahat hissetmemişti. O da Chunjiye kocaman gülümsedi. Chunji derin bir nefes aldı.

“Özür dilerim.” Bunu söylerken Jihyunun gözlerinin içine bakıyordu. Yavaşça yaklaştı Jihyuna ve elini Jihyunun yüzündeki morlukta gezdirdi. “Yaptıklarım için!” Ve eğilip Jihyunu biraz önce elini gezdirdiği yerden yavaşça öptü.

7.BÖLÜM SONU

Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin