Bölüm 38

116 16 0
                                    

Hera

Evimin onune geldigimizde derin bir nefes alip bakislarimi yeniden Jonghyuna cevirdim.

"Jonghyun ben... ozur dilerim." Tum gun yaptigim sadece buydu. Ya duydugum sucluluk duygusundan aglamis ya da Jonghyunun hayal etmedigi bir sekilde dusundugumden surekli ozur dilemistim. Ama anlamiyordum, yasadigimiz sey basit birsey degildi ki? Daha on sekiz yasindaydik be bize guvenen insanlar vardi. Boyle birsey yasadiktan sonra onlarin nasil karsisina cikacaktik ki? Annemin yuzune nasil bakacaktim? Iste asil dusundugum buydu; utaniyordum.

Direksiyondaki elini dizimdeki elimin uzerine koydugunda gulumsuyordu. Ama buruk bir gulumseme.

"Bugunun cok guzel olmasini dilerdim." Oyleydi, sadece bu sucluluk duygusu olmasaydi. Sabahki konusmamizdan sonra Jonghyun beni eveme getirebilirdi aslinda. Ama ne o ne de ben bu konuyu acmamistik bile. Bilmiyorum, eger eve gelmis olsaydim sadece kacmis olurdum. Oysa onunla konusurken ya da onun dizlerine yattigimda cok rahattim ben. Saclarimda dolasan ellerini hissetmek... zamanin durmasini ve hep oyle kalmasini isterdim sanirim.

"Benim icin guzeldi. Cok guzel." Gozlerini gozlerime sabitlediginde elini iki avucuma alarak vucudumu ona dogru dondurdum.

"Biliyorum cok mizmizdim. Surekli aglayip durdum ve... hata oldugunu soyledim. Ama... yine de guzeldi. Bugun cok guzeldi." elini yanagima dayadiginda gozlerimi kapadim ve yanagimi yavas yavas oksayan parmagini daha cok hissetmeye calistim.

"Bir daha geri donmek istemezsen?" Gozlerimi yavasca araladim.

"Bu arabadan indiginde-"

"Yarin okula birlikte gitmeye ne dersin?" Gulumsedi.

"Hyun kizar." Dudaklarimi sarkitip basimi salladim.

"Okulda gorusuruz o zaman."

"Gorusuruz." Uzanip dudaklarina kucuk bir opucuk kondurup geri cekildigimde siritiyordu.

"Iste tum gun bunu bekledim ben." Gulumseyerek basimi koltuga dayadim. Bu sefer bana dogru yaklasan oydu ama yavas yavas. Cildirtircasina. Dudaklarini hissettimde kucuk bir tebessum ettim. Ah cok hizliyiz! Daha biz tanisali bir hafta bile olmadi ve... Aman Allahim. Biz... Yavasca kendimi geri cektim.

"Benim iki tane abim var ve Hyunu da sayarsak iki tane babam. Beni evimin onunde bir arabanin icinde opmen ne kadar mantıklı." Gulumseyerek geri cekildi.

"Delirmis olmaliyim. Optugum kizin tum Korenin masum prensesi oldugunu unutuyorsun." Omzumu silktim.

"Sanirim yavaslamaliyiz." Kaslarini yavasca kaldirdi.

"Daha bir haftadir tanisiyoruz." Basini salladi.

"Daha rahat hissedeceksen yavaslayalim." Gulumseyerek yanagina islak bir öpücük kondurdum.

"Bu sefer gercekten iyi geceler." Arabadan indigimde eve dogru yuruyup zile bastim. Tamam isigimiz falan yanmiyordu ama illaki evde biri olmaliydi degil mi?

Kapiyi acan olmadiginda sinirle nefesimi verip evin etrafini dolasmaya basladim. Belki arka bahceye dolanirsam...

Chunjinin aralanik balkon kapisini gordugumde sirittim. Sapsal şey, acik birakip gitmis kapiyi. Ya eve biri girse?

Balkonunun biraz asagisinda kalan annemin ozene bozene oraya tasittigi saksilara basarak balkona ciktim. Tamam zor degildi, evimizin bulunduğu yokustan dolayi Chunjinin odasi zemin katta bile sayilirdi yani evin bu tarafindan.

Iceriye girmeyi basardigimda hizlica balkon kapisini kilitleyip perdeyi cektim. Isiga ulasmak icin epey cabalamam gerekti cunku Chunji odasini bayagi dagitmis gibiydi. Ayagima sert bir cisim takilirken aciyla inleyip isik anahtarinin oldugu duvara zorla dayandim. Isigi actigimdaysa birbirine girmis bir odayla karsilastim.

Hirsiz mi? Hayir hayir, Chunji normalde de bu kadar daginik birisi zaten. Hirsiz gorse bu eve daha once girilmis diye vazgecip gider yani.

Suna bak ya kitapligini bile bosaltmis manyak. Yillardir dokunulmadigina emin oldugum kitaplari bile yerde. Basimi iki yana sallayarak carptigim sert cisme yaklastim. Tahtadan bir kutu gibiydi.

Merakla gidip yere coktum ve kutunun hafif aralanik kapagini kaldirdim. Chunjinin kizmayacagina adim kadar eminken elime gecen kolyeyle sirittim. Bu kolye... Chunjinin annemin dogum gunu icin aldigi kolye olmaliydi. Himm iyi parcaymis. Ama salak keske kucuk bir kutuya falan koysaymis ne bu boyle orta yerde. Tabi anneme aldigi kolyeyse?

Kolyeyi yerine koyup hemen altindaki seye uzandim. Kitap? Hem de Hansel ve Gratel? Yok artik. Basimi iki yana sallayip kitabi kutunun yan tarafina biraktim. Sanirim azicik firlatarak biraktim ki kitabin icinden birsey firlamasi bunun kaniti. Ayyy Chunji beni oldurecek. Kitap zaten eski birseydi, elimde kaldi galiba. Telasla kitaba uzanip icinden dusen seyi cektim. Haa? Kitap sayfasi degilmis cok sukur. Ee ne ki bu, fotograf falan mi? Kagidi ters cevirip fotograf oldugunu gordugumde ustun zekama ovguler yagdiriyordum ki fotografa biraz daha dikkatli baktigimda yuzumdeki kaslarin tamamen dondugunu hissettim.

Kaşlarım catilirken kafamda neden bu fotografin Chunji de olabilecegini tartiyordum. Chunji... Sen de bu fotografin ne isi var? Neden Seohyunun fotografi?

***

Jieun

Yavasca koltuga Kwangin yanina oturdum.

"Kwang, bir sey var." Yuzunu ekrandan bana dogru cevirdi.

"Ne gibi?" Telefonumu yavasca ona dogru uzattim. Burun kivirarak ekrana bakti ve omzunu silkti.

"Reddet gitsin." Yeniden bakislarini ekrana cevirdiginde dudaklarimi buzdum.

"Nasil?" Telefonumda Daehyundan gelen bir mesaj vardi. Yarin okul cikisi bir kafede oturmak icin. Off! Nasil oldu bu ya? Neden Daehyun bir anda bu kadar ilgili oldu ki?

Gikwang carpik bir siritisla cevapladi.

"Kesinlikle beni reddettigin gibi degil." Sinirle omzuna yumrugumu gecirdigimde ani bir hareketle bilegimi yakaladi.

"Saka yapmiyorum. Sakin oyle yapma!" Kaslarini catisina bakip sinirle soludum.

"Hayir, neyim ben? Nasil boyle bir seyi ima edebilirsin? Once sen beni optun ve benim de oyle tepki vermem gayet dogaldi yani. Horman denen bir sey var. Kusura bakma da, gidip elin adamini opecek kadar genis degilim ben!" Bilegimi kucagina dogru cekerken bilegimi ondan kurtarmaya calisiyordum. Gulumseyerek basini koltuga dayadi.

"Bu elin adami olmadigi anlamina mi geliyor? Yani... ben kimin adamiyim?"

"Kapa ceneni!" Basini umursamazca iki yana salladi ve dudaklarini sarkitti.

"Ama reddedeceksin degil mi?" Basimi salladim.

"Moralim bozuldu ya." Bostaki elini yuzume dogru uzatip isaret parmagini yanagima surttu.

"Bozma moralini, zorlanirsan ben de gelebilirim konusmaya." Gulumseyerek basimi iki yana salladim.

"Ben halletmeliyim." Hala yanagimda duran isaret parmagini yavasca ceneme getirdi.

"Ama hala benim bir şansım var degil mi?" Dizlerimin uzerinde dogrulup kollarimi boynuna doladigimda kollarini hic vakit kaybetmeden belime sardi. Alnimi omzuna yaslayip konustum.

"Aslinda ben... Anlaman cok zor. Ne hissettigimi ya da ne dusundugumu... Sana Chunjiden hoslandigimi soyledim ve ben... ondan kesin bir cevap almadan geri adim atamam. Uzgunum, cok uzgunum." Elini saclarima getirdiginde derin bir nefes aldim.

"Evet sanirim anlamiyorum. Ama bekleyebilirim."

BÖLÜM SONU



Sen de beni bırakırsan...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin