''Açelya?'' Teyzemin sesi ile ağırlaşan göz kapaklarımı zar zor araladım. Gözlerimdeki yanma geçmişti fakat tembellik olsun diye az daha uyuyabilirdim.
''Bu tembel hâlâ uyanmadı mı?'' sesi geldiği gibi bütün yorganı üzerime çektim. Kim bilir saçım başım ne hâldeydi.
''Gider misin?'' diye çığırdım yorganın altından. Güldüğünü duyabiliyordum.
''Ne oldu yoksa görmeyeli çok mu çirkinleştin?'' dedi. Yatağıma oturduğunu hissettim.
''Serkan, gider misin başımdan?'' dedim sinirliymiş gibi olmaya çalışarak.
''Dövseydin?'' dedi ve yorganı üzerimden çekti. Off, kahretmesin! Şimdi eskisinden de berbattım. Saçlarımın hepsi önüme gelmişti ve kendimi '' halka ' filminden fırlamış gibi hissediyordum.
''Iyy, şu tipe bak. Ben çıkıyorum.'' diyerek ayaklandı. Uyuz!
Hemen yataktan çıkarak saçlarımı topladım. Valizimden birkaç kıyafetimi çıkardım ancak o kadar kırışmışlardı ki... Her neyse önemi yok. Hemen siyah eşofmanımla mavi salaş tişörtümü giydim. Eylül ayında olmamıza rağmen Mersin'de hava temmuz ayını aratmıyordu. Bu şehrin en çok da bu yönünü seviyorum.
Saçlarımı atkuyruğu yaparak yatağımı toparladım. Mutfağa gittiğimde kahvaltı masası hazırlanmıştı.
''Afiyet olsun.'' dedim çekingen bir tavırla. Serkan, yanındaki sandalyeyi geri çekerek oturmam için yer verdi. Masaya oturdum oturmasına da canım hiçbir şey yemek istemiyordu. Çatalımla, tabağımdaki bir kaç zeytinle oynamaya başladım.
''Ee, seni bizim okula kaydediyorlarmış. Haberin var mı?'' dedi Serkan o sessizliğin içinde kulağıma kulağıma bağırarak.
''Hangi okul bu?''
''Kızıldağ Koleji. Yani doğal olarak benim okulum.''
''Okuyacağım okulu ben seçmek istiyorum.'' Bu cümleyle eniştem okuduğu gazeteyi indirerek gözlüklerinin üstünden, teyzem yandan yandan, Serkan da şaşkın bir şekilde bana baktı.
''Biliyorsunuz kitap yazıyorum. Zaten babam da beni buraya kitap yazmama yardımcı olsun diye gönderdi. Bu sefer konu olarak kendi yaşantımdan bahsetmek istiyorum ve bu yüzden kendi okulumu kendim seçmeliyim.'' dedim. Kimsenin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Eniştem, gözlüklerinin üstünden baktıktan sonra tekrar gazeteye odaklanarak;
''Bu biraz tehlikeli olabilir. O zaman Serkan da seninle aynı okula gelecek.'' dedi.
''İyi de benim bir düzenim var. Bizim okula gelirse de kitap yazabilir.'' dedi Serkan bilmiş bilmiş.
''Ben önce okul hakkında araştırma yapacağım. Yani şöyle ki okul nasıl, durumu, öğrencileri...''
''Aman iyi. Sen nereye gidiyorsan git. Ben okulumda mutl-'' derken Kenan eniştenin sert bakışları ile ''u değilim. O yüzden sen istediğin okulu seç. Beraber kardeş kardeş gideriz.'' dedi ve gözlerini kapatarak sinirli hâlini bastırmaya çalıştı. Ben kimseye zorla bir şey yaptırmak istemiyorum. Neden benim yüzümden başkalarının hayatı veya düzeni bozulsun ki?
Kahvaltıyı bitirdikten sonra pek çok ısrarlarımıza karşın Selda teyzem ve Kenan eniştemi salona göndererek Serkan'la beraber bulaşıkları yıkama kararı aldık.
Ben bulaşık deterjanının oluşturduğu köpükle oynarken, Serkan sessizliği bozdu.
''Ne düşünüyorsun bu okul konusunda? Yani, nasıl bir okul istiyorsun?''
''Ayrıcalıklı.''
''Ne gibi?''
''Ayrıcalıklı işte. Mesela serseri bir okul... Öğrencileri, öğretmenleri, hatta çalışanları...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Teen FictionHayalleriniz mi yoksa aileniz mi? Açelya, yazarlık için şehirler arası otobüsle Mersin'e giderken önüne oturan beyefendiyle tartışmaya başlar. Bu sorun giderek büyür ve otobüsten atılırlar. İkisinin de...