Odama çıkar çıkmaz ayakkabılarımı çıkararak sağa sola fırlattım. Sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Her şeyden öte; ne dönüp yüzüme baktı ne de ben orada olduğum sürece biriyle konuştu. Bu kadar mı nefret dolu bir insan bu? Ya da nefret demeyelim de... Başka bir şey bu...
Üzerimi değiştirmeden yatağıma uzandım. Bir an unuttuğum o mektup aklıma geldi. Yatağımdan hiç kalkmayarak başucumdaki çekmecemi açtım. Şimdi, sadece zarfı açmak kalmıştı. Kalbim heyecandan deli gibi atıyordu. Zarfı yırtmamak için yapıştırıldığı yerden özenle açtım. Mektubu içinden çıkardım ve okumaya başladım:
Sevgili Kızım,
Bu mektubu öleceğimi bilerek yazıyorum. İntihar etmeden önce sana her şeyi açıklamama izin ver.
Burada her şey alt üst oldu. Her şeyimiz bütün servetimiz elimizden yavaş yavaş kayıp gidiyor. Şirketimiz batmak üzere ve eve de haciz gelecek. Bunları sana, dağılıp giden ailenin gerçek yüzünü öğrenmen için anlatıyorum. Tüm servetimizden geriye kalan İngiltere' deki birikmiş paramız ama ben buna dayanamayacağım. İntihar etmemin tek sebebi batmamız değil. Baban... O adama sakın güvenme çocuğum. Bundan birkaç ay önce beni aldattığını öğrendim. Sakın onunla birlikte yurt dışına gitmeyi düşünme. Pelin' i de yanına alabilirsen al. Alamazsan da... Pelin, güçlü bir kızdır. Hayatını kurtaracağından eminim. Sen de öyle... Sen ondan da güçlüsün. Hayatın zorluklarıyla baş edebilirsin.
Seni seviyorum güzel kızım. Sakın bana benzeme olur mu? Ben bu hayatın zorluklarıyla baş edemedim ama sen güçlü ol.
Annen
Gözyaşlarım bir nevi sel olup göz pınarlarımdan akmıştı. Mektup ise avucumun arasında sıkmaktan eriyip gitmişti âdeta. Nasıl yaptın bunu bize? Nasıl yaptın bunu kendine? Herkesten, her şeyden nefret ediyorum artık. Sırf aldattı diye neden intihar etmek? Bizi hiç mi düşünmedin bunu yaparken? Bencilsin anne.
Gözyaşlarımı silerek kendime hâkim olmaya çalıştım. Saat 22.00' yi gösteriyordu. Üzerimi değiştirerek tekrar yatağıma uzandım. Odam oldukça karanlıktı. Gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım.
* * *
Serkan'ın kapıma işkence ederek vurmasıyla gözlerimi açtım.
''Ne var Serkan?'' dedim saçım başım karışmış bir şekilde gözümü ovalarken.
''Şükür uyandın. Hadi kahvaltı yapıp okul forması alacağız.''
''Okul forması mı?'' dedim arkamı dönüp yatağıma tekrar girerken.
''Açelya, seni aşağıya kadar sürüklememi istemiyorsan kalk bence.'' Sesimi çıkarmadım. Uyanmak istemiyordum. Bir an Serkan'ın ayaklarımı tutarak beni çektiğini fark ettim. Ciddi ciddi sürükleyecek yani.
''Tamam, tamam. Bırak geleceğim.''
''Hadi bekliyorum.''
Serkan, odamdan çıkınca üzerimi değiştirdim. Ayakkabılarımı dünkü fırlattığım yerde görünce aklıma dün yaşadığım olaylar geldi. Hepsini kafamdan atmaya çalışarak mutfağa indim. Teyzemle eniştem yine evde yoktu. Oysaki bugün Pazar günü... Yani, işleri olması biraz saçma olur. İnşallah Serkan bana mantıklı bir açıklama yapar.
''Teyzemler nerede?''
''Şey... İşe gittiler.''
''Mantıksız. Başka bir bahane uydursaydın inanırdım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Fiksi RemajaHayalleriniz mi yoksa aileniz mi? Açelya, yazarlık için şehirler arası otobüsle Mersin'e giderken önüne oturan beyefendiyle tartışmaya başlar. Bu sorun giderek büyür ve otobüsten atılırlar. İkisinin de...