''Açelya...'' Kapımın tıngırtısıyla kitabımdan başımı kaldırdım. Ne yüzle geliyor bu kuzen bozuntusu hâlâ...
''Ne!'' diye bağırdım birden bire. Bir süre sessizlikten sonra;
''Gelebilir miyim?'' dedi. Ne bu nezaket anlamadım.
''İyi, gel!'' dedim ve tekrar kitabıma döndüm. Kavgamızın üstüne üç gün yüzüne bakmama rağmen şimdi karşıma gelmiş benimle nazik nazik konuşuyordu. Yatağımın köşesine oturdu ve gözlerini yere dikti.
''Açelya,''
''Ne?''
''Dışarı çıkıp gezelim mi biraz?''
''Niye?''
''Hava almış oluruz.''
''Niye?''
''İçimiz açılsın diye.''
''Hı, sen git. Ben kitap okuyacağım.'' Dedim hiç kafamı kaldırmadığım kitabımın sözcüklerine bakarken. Kitabımı elimden aldı ve kapattı.
''Hadi, hadi kalk.''
''Ya, ne yapıyorsun? Yerimi kaybettirdin.''
''He, tamam hadi dediğimi yap.''
''Ya, zorunda mıyım?''
''Açelya!''
''İyi, çık da giyineyim.'' Dedim ve haliyle kabul etmiş oldum. Uyuz uyuz yatağımdan kalkarak dolabımı açtım ve kıyafetlerime bakmak üzere dolabın kapağına yaslandım. En sonunda bir kot ve bir tişörte karar verdim. Üf, ne kadar da sade. Resmen siyah kot beyaz tişört giyiyorum. Ben hiç bu kadar çökmemiştim. Aynanın karşısına geçtiğimde daha bir şok oldum. Gözaltlarım kararmış ve şişmiş, aynı zamanda yüzüm kupkuru olmuştu. Tabii ki ellemedim ve telefonumu alarak odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken koridorda Serkan'la karşılaştım. Durmuş öylece bana bakıyordu.
''Ne?'' dedim suratına ifadesiz bakarak.
''Sen Forum'a böyle gelmeyi düşünmüyorsundur inşallah.''
''Yo, böyle geleceğim.'' Dedim ve üstüme yürüdü. Kolumu tutarak çekiştirdi.
''Yürü!''
''Ya, bırak kolumu!''
''Açelya, çık şu merdivenden!''
''Niye ama nereye?''
''Odana!''
* * *
Serkan'ın giysi dolabımı açarak bütün kıyafetlerimi dağıtmasından hiç hoşlanmamıştım. Bütün kıyafetlerim yatağımın üzerindeydi.
''Tamam, hadi seç bir tane de yeter dağıttığın.''
''Al!'' dedi ve elinde mavi pilili bir etek üstüne de kırmızı düz bir gömlek seçmiş.
''Yok, canım ben giymem bunları.''
''Niye? Senin değil mi?''
''Hem sen kızmıyor musun mini eteğe falan ya bırak şunu ben böyle geleceğim.''
''Oldu, canım. İstersen gitmişken bir tane parfüm dükkânına gir. Eline de bir tane parfüm versinler sen de dükkânın karşısında parfüm tanıtımı yaparsın.''
''Abartma!''
''Hadi, giy!''
''Tamam, çık!'' Çıkar çıkmaz tekrar yatağın üzerine fırlattım ve sinirlenmemek için elimden geleni yaptım. Şu an bunalımdayım ben yatağıma girip nutellamı kaşıklarken önümde romantik drama filmi ve peçeteler her yere saçılmış bir şekilde ağlamam gerekirken... İnsanı doğru düzgün bunalıma bile sokturmuyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Genç KurguHayalleriniz mi yoksa aileniz mi? Açelya, yazarlık için şehirler arası otobüsle Mersin'e giderken önüne oturan beyefendiyle tartışmaya başlar. Bu sorun giderek büyür ve otobüsten atılırlar. İkisinin de...