''Açelya, hadi uyan!''
''Serkan, ne olur sarsıp durma ya! Sabahın köründe şeytan mı dürtükledi uyan diye! Git, yat!''
''İyi, madem öyle okulun ilk gününden derse girdiğinde geç kaldığın için özür dilersin.''
Kahretmesin! Bugün okulun ilk günü... Of, daha hazırlanacağım, gömleğim ütülenecek, saçımı yapmam lazım...
''Tamam, çık odamdan ben şimdi hazırlanacağım.''
Yatağımı bile düzeltmeden lavaboya giderek kurumuş elimi yüzümü yıkadım. Hemen lavabodan fırlayarak odama geçtim. Etek, gömlek, çorap... Tamam, her şey hazır... Aynanın karşısına geçerek saçlarımı toparladım ve son olarak dolabımdan siyah spor ayakkabılarımı çıkararak ayaklarıma geçirdim. İşte hazırım! Gerçekten animelere benzediğim için kendimi kutluyorum.
Sırtıma küçük siyah çantamı alarak çok düzenli odama baktım. Şimdi Serkan bey gelsin görsün düzenli oda nasıl olurmuş.
Koşar adımlarla merdivenlerden inerek mutfağa girdim. Herkes kahvaltı yapıyordu ancak okulun ilk gününün verdiği heyecandan olacak herhâlde hiçbir şey yiyesim yok.
''Açelyacığım, hadi gel kahvaltı yap.''
''Yok, teyzeciğim, ben pek fazla aç değilim.''
''Sen ona heyecanlıyım desene.''
''Eh, yani o da var biraz.''
''Ben de çok heyecanlıyım biliyor musun?'' dedi Serkan alaycı ses tonuyla. ''Belki de okulun ilk gününden bir boks maçı izleyebilirsin. Serkan vs Düşmanları...'' diyerek sol omzuma yumruk attı. Neyden bahsettiğini oldukça iyi biliyorum. İnşallah kimseyle kavga etmeyi düşünmüyordur.
Eniştemin bizi arabasıyla bırakması pek havalı değildi. Zaten buradaki herkes zengin ailelerin terbiyeli(!) çocuklarıdır eminim. Aslında, yeni kız olduğum için oldukça dikkat çekiciyim. Bütün kızların ve erkeklerin gözleri üzerimde... Umarım utancımdan kızarmamışımdır. Dayanamayarak Serkan'ın yanına iyice sokuldum ve sessizce sordum:
''Daha ne kadar bakmaya devam edecekler?''
''Bilmiyorum ama yiyecek gibi bakıyorlar.''
''Sus be! Zaten korkuyorum.''
''Ben sana bir şey diyeyim mi? Bunlar seni öldürecek bence.''
''Of, Serkan! ''
Serkan arkamdan sesli bir kahkaha atarken ben koşar adımlarla üçüncü kata çıktım. 12/B sınıfı beni bekliyordu. Kapalı kapının önünde durmuş, açıp açmamak konusunda tereddütler içerisindeydim. Tamam, Açelya, öncelikle sakin ol! Sonuçta içeridekiler insan, canavar değil. Katil hiç değil. Çok güzel bir gün olacak. Bundan sonra da...
''Kapıyı açmayı düşünüyor musun, yoksa bir gün boyunca burada mı duracaksın?'' Al işte! Ezik durumuna da düştük! Arkamı dönüp;
''Hayır, sadece...'' dememe kalmadan sarışın ve uzun boylu kız beni itekleyerek yanındaki tiki arkadaşlarıyla, bana pis bir gülüş atıp sınıfa girdi. Demek oyuna başlıyoruz? Peki, o zaman.
Sınıfa girerek boş bir sıra aradım ama maşallah hepsi dolu... En arka sırada boş bir sıra bularak çantamı bıraktım. Telefonla Serkan'ı arayarak cevap vermesini bekledim.
''Serkan, neredesin?''
''Sınıftayım.''
''Aa, biz aynı sınıfta değil miyiz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Teen FictionHayalleriniz mi yoksa aileniz mi? Açelya, yazarlık için şehirler arası otobüsle Mersin'e giderken önüne oturan beyefendiyle tartışmaya başlar. Bu sorun giderek büyür ve otobüsten atılırlar. İkisinin de...