''Bu Açelya cidden garip bir kız. Baksana hemen bizi orada bırakıp gitti.'' Şevval'e dert yanarken aklım hâlâ Açelya'daydı. Karanlıkta çıkıp gitmişti. Çok sinirliydim ona. Başıma bir şey mi gelir, bir şey mi olur demeden başını alıp gidiyor.
''Ya, Serkan. Bir şey olmaz merak etme. Evin yolunu biliyor ne de olsa. Direkt eve gitmiştir.''
''Şevval, bazen çok vurdumduymaz biri olduğunu düşünüyorum. Ne demek bir şey olmaz. Şu sokakların ıssızlığına bakar mısın? Kaç tane tatilciyi tanıyoruz ki şurada? Sen tek başına dönebilir miydin ben olmadan?''
''Serkan, ben mi dedim gitsin diye. Gitmeseydi madem. Ha, dur da demedim orası ayrı mesele de... Açelya'yı tanıyorsun. Dur desen daha çok gider. Kafasına buyruk yaşayan biri zaten.''
''Aman Şevval aman. Dua et de evde olmuş olsun.'' İkinci sokaktan sola dönünce evimizi gördüm. Işıklar yanıyordu. Derin bir oh çektim içimden. Neyse ki evde olduğunun belirtisiydi bu. Bahçe kapısından içeri girerek kapıyı açtım. Akıllı kız bir de kilitlemiş. Valla çok zeki aynı ben. Şevval de içeri girdikten sonra kapıyı kapattım. Ortalığa bakındığımda göremedim onu. Odasındaydı herhalde.
''Şevval, şimdi benimle küs ya. Sen gitsene yanına. Ne yapıyor bak bakalım.'' Kafasını sallayarak merdivenlerden yukarı çıktı. Ben de mutfağa geçerek öğlen Açelya'nın kapatamadığı sürgülü kapıyı kapattım. Gerçekten bir sorun vardı. Sürgüsü bozulmuş herhalde.
''Serkan, Açelya yok.''
''Ne demek yok.'' Hızla mutfaktan çıktım.
''Yok, gerçekten yok. Her yere baktım yok.''
''Ne demek yok. Ben giderken açmadım ışıkları. Kim açtı o zaman ışıkları?''
''Bilmiyorum, Serkan.''
***
''Allah kahretsin!''
''Abi, bu neydi şimdi?''
''Karışma sen.''
''Ya, manyak mısın, oğlum? Kızı kaçırdık lan!''
''Farkındayım.''
''Durdur arabayı.''
''Aptal oma eve bırakacağım zaten.''
''Ulan, ne halin varsa gör. Beni karıştırma. Senin yüzünden bir de suçlu duruma düşmeyeyim.''
''İyi.'' dedi ve arabayı durdurdu. Arabadan inerek yürümeye başladım. Durduk yere kafasını belaya bulaştırmakta üstüne yoktu.
***
''Yine mi kaçırıldı bu kız?''
''Memur bey, kim olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yok inanın.''
''Yirmi dört saat geçmesi lazım.''
''Yine mi? Ya abi, kaçırıldı diyorum.''
''Neye dayanarak söylüyorsun, evladım?''
''Işıklar...''
''Belki kız geldi eve ışıkları açtı. Sonra da kafasına esti çıktı gitti. Nereden bilebiliriz? Yarın akşama kadar gelmezse tekrar uğrayın.'' Sinirle hiçbir şey söylemeden odadan çıktım. Şu yirmi dört saat olayını kim çıkardıysa cidden Allah onun belasını verir inşallah yirmi dört saatlerden çıkamaz.
''Hadi, eve gidip bekleyelim. Burada bekleyecek halimiz yok ya.''
''Tamam.''
''Babana söyleyecek misin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başımın Tatlı Belası
Genç KurguHayalleriniz mi yoksa aileniz mi? Açelya, yazarlık için şehirler arası otobüsle Mersin'e giderken önüne oturan beyefendiyle tartışmaya başlar. Bu sorun giderek büyür ve otobüsten atılırlar. İkisinin de...