1-Bir küçük Tez meselesi.

1.1K 32 10
                                    


Üniversiteden mezun olduğum sene sürpriz bir şekilde Yüksek Lisans programına kabul edileceğimi kim bilebilirdi ki?Yüksek Lisans derslerini aldığım ve başarıyla geçirdiğim bir yıldan sonra bugün artık,tez aşamasına geçeceğim yıl olarak başlayacaktı.Çok sevdiğim Psikoloji bilimine bu yıl da devam edecek olmanın verdiği inanılmaz rahatlıkla başladığım gün,annemin hazırladığı mükellef kahvaltı sofrasıyla taçlandı.Üniversiteyi aile yanında okumanın rahatlığını görünce neden Yüksek yaparken de cefa çekeyim ki?düşüncesi ile bu şehirde..İzmir'de kalmaya kesin karar kıldım.Bu şehri seviyordum,sevemediğim tek şey bir türlü uyum sağlayamadığım insanlardı.Hep farklıydım,mütevazi bir arkadaş grubunun dışında diğerleri gibi Üniversite'nin sosyal ortamına dahil olamamıştım ya da olmak istememiştim.Hep yazmak,yazmak ve daha fazla yazmak yazamadığım yerde okumak istiyordum.Bu okuma ve yazma merakının beni getirebileceği en güzel yerlere getireceğine olan inancım Yüksek Lisansa kabul edildiğimi öğrendiğim gün taçlandı.Emeklerimin karşılığını alıyordum.Ama insanların gözünde hala o asosyal kızdım.Bereket psikoloji okuyordum ve kendime belli bir bakış açısı kazandırmıştım da ne dedikleri ya da ne düşündükleri umurumda olmamaya başlamıştı. Albert Camus'nün de dediği gibi''Hayat saçmalıktan ibarettir.Saçmalıkla yüzleştiğimiz an aydınlanma yaşarız.Farkına varıp ona istediği saçmalığı vermediğimizde de Başkaldıran,Uyumsuz insan oluruz.'' ben uyumsuz olandım.Zaten yeterince saçma bir dünya içerisindeydik,bunu fark ettiğim an Üniversite hayatımda zehirli bir sarmaşık niteliğinde olan ve sinsi tanıdıklarımı hayatımdan çıkardım.Kimsenin ne söylediği umurumda değildi artık.Yakın arkadaşlarım Işıl ve Seçil de şansımıza benimle birlikte Yüksek Lisansa kabul edilmişti.Üniversitenin bana kattığı en güzel şey onlar olabilirdi. Annemin mükemmel sofrasını istemeye istemeye bırakıp hızlıca hazırlandım,özenle giyindim.Bugün Danışman hocamla tanışacağım gündü.Can Hoca..Adını kesinlikle bu yıl duydum,çünkü kendisi 4 senedir okuduğum bölümde çiçeği burnunda atanmış Dr.Öğretim Üyesiydi.Sistemde onu seçmemin hikayesi tamamen kaderdi,aslında planım bitirme tezimi sürdürdüğüm Doçent Bahar hocamız ile çalışmaktı fakat teyit için aradığımda bana kesinlikle yeni atanan Can Hoca ile çalışmam gerektiğini kendisinin Bitirme tezimin ana konusu Sigmund Freud üzerinde ciddi çalışmalar yapmış bir hoca olduğunu söyledi.Sigmund Freud özellikle çalışmak istediğim bir isim olduğu için Bitirme tezimi geliştirmek istiyordum hocamın tavsiyesine uyup Can hocayı seçtim.Okulda yeni olmasının ve programa az öğrenci kabul edilmesinin şansına tek öğrencisi bendim.Bunu bir şans olarak görüyordum çünkü ondan öğrenecek çok şeyim vardı ve bu süreçte tek öğrencisi olacağım için Lisans öğrencilerinden kalan zamanını bana ayırabilecekti.

Aynada son kez kendime baktım.Beyaz gömlek ve kot pantolon oldukça zarif ama spor duruyordu üzerimde.Fazla renkli olmayan kahve tonlarında bir ruj sürdüm ve dalgalı saçlarımı açtım.Artık hazırdım.Odamdan çıkıp,evin merdivenlerinden aşağı indim.Annem mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu.''Seren Hanım ne yapıyorsunuz?'' diye sordum neşeyle.Arkasını dönerken kısa saçlarını hafifçe karıştırdı,''Temizlik canım..'' dedi memnuniyetsiz bir tavırla.''Neden inatla bir yardımcı istemediğini anlamıyorum.'' dedim memnuniyetsizliğine karşılık.Durumumuz iyi olmasına rağmen yıllardır eve yardımcı kabul etmiyordu.''Memnun olmayacağımı biliyorum,onlar silecek ben üstünden geçeceğim hem ben evimle ilgilenmeyi seviyorum.'' dedi ellerini beline koyarken.Bir kaç adım yaklaşıp ona kocaman bir sarılmayla karşılık verdim.Ardından saatimi kontrol ettim,biraz daha oyalanırsam geç kalacaktım.''Ben çıkıyorum güzellik..''deyip son kez yanaklarına bir öpücük kondurduktan sonra apar topar evden çıktım.Kapının önünde beni bekleyen Mavi Mercedes Model GLA cinsi arabama mutlulukla baktım.Babamın söz verdiği ve Üniversite mezuniyetimde hediye ettiği şuan hayatımda ailemden sonraki en değerli şey. Açıkçası bu araba için 4 yıl boyunca tabir yerindeyse eşek gibi çalışmıştım.Babam İzmir'de başka bir Üniversitenin Felsefe Ana Bilim Dalında bölüm başkanıydı.Dolayısıyla onun gibi bir akademisyeni memnun etmek kolay iş değildi.Uzun ısrarlarını geri çevirip mutlu olduğum ve severek çalıştığım Psikoloji ile hayatımı devam ettirme kararı aldım.Ona kalsa şuan Felsefe Yüksek Lisansı yapıyor olurdum.Elbette Felsefe de sevdiğim bir alandı ama Psikoloji kendimi bulduğum ve bir şeyler kattığım yegane şeydi bu hayatta.Arabama kuruldum,keyifli bir müzik buldum radyoda ve son sürat okula doğru yol almaya başladım.İzmir büyük şehirdi,ulaşım sıkıntısına da diyecek yoktu.Yarım saatte ulaştığım okula hızlı ve özensizce bir park yapıp acele bir şekilde bölüme çıktım.Hocaların odasının bulunduğu bölme bir kaç tanıdık yüz dışında boştu ve yine de geç kalmış sayılmazdım.Koridorun sonunda odasının kapısında adını görünce hızlıca üstüme başıma çeki düzen verdim,içimde hiç tanımadığım bir hoca ile karşı karşıya gelmenin heyecanı ve de gerginliği vardı.Ellerimin titremesine engel olamazken kapıyı tıklattım ve içeri girdim.İçeri girer girmez karşıda duran masa her iki duvarda da boydan boya bir kitaplık ve boş olmayan bir raf bile olmaması..Gözlüklerinin üstünde bana şöyle bir baktıktan sonra,okumakta olduğu şeyi kapatıp oturmam için sandalyeyi işaret etti.Sessizce dediğini yapmadan önce,''Ben Derin Ayer, Yüksek Lisans öğrencinizim.'' dedim benden çıktığına inanamadığım tiz bir sesle.Gözlüklerini çıkarıp beni şöyle bir süzdükten sonra oturmam için tekrar işaret etti.Bu sefer hızlıca dediğini yaptım.Doğrusu çok gençti,bu kadar genç olmasını beklemiyordum.Ve evet yakışıklıydı ama şuan kimin umurunda ki?Gözlerini dikmiş bana öylece bakarken yakışıklı olmasını umursayacak halim yoktu. Freud çalışmak onu yıpratmamıştı anlaşılan çıkardığım tek sonuç bu olabilirdi.

Freud İle Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin