7-Kimim Ben?

350 16 3
                                    


Can Ardel'den..

Annemle yaşamak..Kesinlikle zordu,henüz geleli bir kaç gün olmasına rağmen hayatım olmasını istemediğim düzenli bir hayat tarzına bürünmüştü.Düzenli yemek yemek,düzenli uyku,düzenli televizyon ve bilgisayar başında vakit geçirme saatleri..Kadınlara duyduğum o öfke anneme karşı bu zamana kadar hiç sirayet etmemişti.Freud bu işe ne der bilemem ama ben bu işe saygı diyorum sanırım.Anneme karşı içten içe hep derin bir saygı duydum. Bir erkeğe mecbur kalmadan,bağımsız bir şekilde bir çocuk yetiştirmek ve böyle güçlü ve adından söz ettiren bir kadın olmak. Annem Antalya'nın en çok tanınan iş kadınlarından biriydi,bunun ilk etkisi babadan kalma dolgun serveti olsa da o servete servet katacak kadar çok çalışmış ve canını dişine takmıştı. İşte böyle kadınlar güdülerine yenilmiş,duyguları tarafından ele geçirilmiş varlıklar olarak nitelendirilebilir mi? Hiç sanmıyorum. Kahverengi ceviz renkli oda kapım tıkırdadığında düşüncelerimin içinden sıyrılıp gerçek dünyaya döndüm. Doğru ya Annem! ''Gel,Anne.''dedim sıkıntılı bir sesle. Annem sarı saçları ve asla yaşlanmadığına inandığım bedeni ile birlikte odamın kapısından hızlı bir giriş yaptı. Boyu bana göre oldukça kısa sayılmakla birlikte,hiç estetik operasyon geçirmemiş yaşlı bir kadına göre genç ve diri gözüken bir yüzü vardı.''Can,kahvaltı hazır.''dedi usulca.Çoktan uyanmış ve yeni güne baya da canlı başlamıştı.Ardel kurallarına göre sabahları cehennemden bir kesit gibi geçerdi ama annem Sanem Hanım geldiğinden beri cehennem kesitlerine bir kaç gün ara verir olmuştum.Doğru ya düzenli bir hayat!Benden bir tepki beklediğini sezinlediğimde,hayal alemimden kısa bir süreliğine ayrılıp hala yatmakta olduğum yatakta doğruldum ve ''Tamam Anne,hazırlanıp geliyorum.''dedim.Annem tatminkar bir gülümseme eşliğinde odamı terk ettiğinde telefonumu kontrol ediyordum.Vize dönemi kapıdaydı,açıkçası hazırlamam gereken sınav soruları ve daha sonra okuyup puanlamam gereken tonlarca sayfa vardı.Derin Ayer'in bana bu konuda yardımcı olacağından şüphem yoktu.Onunla son zamanlarda tuhaf bir paylaşım içerisindeydik,o beni bende onu keşfetmeye çalışıyordum.Bu kesinlikle etik değildi.Yani şu klişe öğretmen-öğrenci iletişimi?

Aynada kendimi süzdüm.Kot gömlek ve siyah klasik pantolon işte yeni bir okul gününe hazırdım.Saçlarımı özensiz bir şekilde geriye doğru elimle taradıktan sonra spor tipi evrak çantamın içini bugün için gerekli belgelerle doldurup odamı terk ettim.Dubleks evin kasvetli ve ünlü psikologlarla dolu tablolarının olduğu merdivenlerinden inerken ''aitlik''kavramı üzerine beynimi yokladım.Burası bana mı aitti yani?Bir şey,herhangi bir şey bize biz de ona ait olabilir miydik?

''Hadi Can.Çayın soğuyacak neredeyse.''annemin tiz sesi kulaklarımda çınlarken sinirle bir nefes verdim.Felsefi sorgulamamın ortasında gafil avlanmıştım.Hayatta şüphesiz en nefret ettiğim şey;düşüncelerimin,kendimle buluştuğum o sohbetlerin bölünmesiydi.Üstelik annem geldiğinden beri Freud artık misafirim olarak düşüncelerimi yoklamaz olmuştu.Suratım asık bir şekilde mutfak masasına oturdum,doğrusu annem mükellef bir kahvaltı hazırlamıştı.Güne başlamanın iyi bir yoluydu sanırım bu kahvaltı olayı.Sessizce tabağıma bir kaç çeşit peynir ve omletten yarım parça alırken annem sadece kahvesini yudumluyordu.''Özledim seni,Antalya'ya dönme fikrini düşünsen?''diye sordu.Yine başlıyorduk işte.Son bir kaç gündür beni sürekli baskı altına alıp alttan alta manipüle etmeye çalışıyordu.Oğlunun Can Ardel olduğu ise bu anlarda aklının bir köşesinden çıkıyor olmalı.CAN ARDEL.Büyük manipülasyon ustası.''İşim burada anne.''dedim sessizce.Çayımı kafama diktim ve ayaklandım.Bunu daha fazla çekmek istemiyordum.Ona saygım sonsuzdu ama bu şekilde aniden gidip gelmeleri tüm düzenimi alt üst ediyor ve bazı hareketleri sinirime dokunuyordu.Yerimden kalkmamla birlikte o da ayaklandı,''Adam akıllı bir şey yemedin ama seni zorlamayacağım oğlum,akşam gecikecek olursan ara.''dedi ve merdivenlerden yukarı çıktı.Sanırım bu soğukluğum onu biraz kırıyordu.Ama beni en iyi tanıyan kişi annem olmalıydı.Üzerime gelip gelmemesi gereken konular hakkında uzun bir zaman önce fikir sahibi olmuş olmalıydı değil mi?Yanıma okulda ihtiyacım olabilecek bir kaç kitap daha ekleyip,hızlıca termosuma filtre kahve koydum ve evi terk ettim.Burası benim yaşam alanımdı,annemi seviyordum ama yaşam alanımda yalnızlığımın huzurunu bu hayatta hiçbir şeye değişmezdim.Bu yüzden söz konusu misafirliği fazla uzatmamasını diliyordum.Arabama yerleştim,içime çöken ani sıkıntı ve yoğun mutsuzluğu da yanıma alıp işime doğru yol aldım.Lisans öğrencilerine ders anlatmaktan hoşnut değildim,hiçbir zaman da hoşnut olmamıştım zaten son zamanlarda bir garip durgunluk içinde iç dünyamın düzensizliği arasında sürünceme halindeydim.Sessizliğin verdiği tuhaf huzur içinde iş yerine vardım,arabamı özensizce park edip sabırsız adımlarla okula giriş yaptım.Onu bulmayı,onu görmeyi umuyordum.Onu görmek şuan dengesiz ruh halime iyi gelebilecek yegane şey olabilirdi.Hissetmek istemediğim şeyler tüm bedenimde ve hatta ruhumda can bulurken bu yeni Can Ardel bana bile yabancıydı.Öğretmenlerin odalarının olduğu bölümde görmeye alışkın olduğum sarışını göremeyince hayal kırıklığı arasında odamın kilidini açtım ve içeri girdim kapıyı arkamdan kapatıp hızlı adımlarla pencerelerimi açtım.Nefes almaya ihtiyacım vardı. En son bu odanın içinde ona karşı fazlasıyla yakındım,bu durum kendimi frenleyemememden dolayı ortaya çıkmıştı.Belki biraz fazla abartmıştım.Kesinlikle öğrencim olması ya da buranın bir kurum vs olması umurumda olduğu için değildi,kadınlara karşı duyduğum o itici dürtü..Bunca zaman kendime onların güdüleri karşısında ezilen canlılar olduğunu düşünmem,bunların hepsi yani benim bu hayata bakış tarzıma o kadar yanlış bir yola sapmak üzereydim ki!''Ondan uzak dur Can!''diye belki milyonuncu kez uyardım kendimi.Zihnimi meşgul etmek zorundaydım,masama oturdum beyaz bir kağıt çıkardım Lisans 2'lerin Freud Ve Psikanaliz dersi için sınav sorularını hazırlamaya başladım.Planlarım arasında bütün sınıflar için 4 soru hazırlayıp öğrencilerin kendi istediği 2 soruyu cevaplamaları vardı.Yalnız son sınıflara tek soruluk bir sınav hazırlayacaktım.Önümde seçmeli alınan derslerim dahil 5 ayrı vize vardı.Dolayısıyla 5 ayrı düzey sınav kağıdı.. Sıkıntıyla iç çektim,Lisans 2'lerin soruları üzerinde yaklaşık 10 dakika bir zaman ayırdım.10 dakikanın sonunda sınav soruları hazırdı,kağıda tatminkar bir biçimde baktım.Umarım beklediğim yanıtları bulabilirdim,yoksa kimseye fazladan not vermeye niyetim yoktu.Lisans 3'lere seçmeliler dahil iki ayrı dersim vardı,yani iki ayrı sınav kağıdı hazırlamak zorundaydım.İkişer kağıt daha çıkardım,8 ayrı soruyu iki derse bölüştürdüm.8 farklı soruyu hazırlarken daha önce yazıp yayımladığım makalelerimden faydalandım,bu sayede öğrencilerimin benim yazılarımı takip edip etmediğini ve ne kadar makale okuyup okumadıklarını da ölçebilecektim bu da seneye mezun olacak psikolog adayları için hazır olup olmadıklarını görmek anlamında iyi bir fırsattı.Geriye sadece son sınıfların dersleri kalmıştı,derin bir nefes verdim.Onların sınavı diğer sınavlardan bir hafta sonra olduğu için sınav kağıdı hazırlamak konusunda acele etmeme gerek kalmamıştı.Hazırladığım soruları,çekmeceme kaldırıp uzun zamandır üzerinde çalıştığım kitabım ile ilgili kendime bir kaç hatırlatma notu yazdım.Sonunda bütün işlerim bittiğinde saat 11'e geliyordu.Henüz 13.30 dersim olduğunu hesaba katarsak oldukça fazla boş vaktim vardı.Sıkıntıyla bir sigara yaktım,Freud'un ziyaretçim olmasını beklerken gerçekliğe uyandırılmış gibi kapının tıkırtısıyla yerimde huzursuzca kıpırdandım ve ''Gel..''dedim sakince.Kapı usulca açıldı,her zaman dalgalı görmeye alışkın olduğum sarı saçları bugün düzdü..Derin Ayer,kapıda dikilirken ''Gelebilir miyim?''diye sordu.Bir farklılık vardı,ama ne?''Gel.''dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek.Meydan okur gibi geliyordu ya da olduğundan güçlü,kendine güvenen?Emin değildim,sadece o farklıydı işte.Zavallı bir şekilde,masumane tavırları yoktu bugün üstünde.Her zaman karşımda oturmak için bir işaret bekleyen sarışın kendini koltukların birine özensizce bıraktı.Siyah pantolonuyla sözleşmiş derecede uyumlu siyah büstiyeri ve siyah deri ceketi ile..Evet o kesinlikle farklı bir Derindi.''Evet,seni dinliyorum.''dedim usulca.Nefes alıp verdi,''Tezimin kontrolü için geldim.''dedi soğukça.Kaşlarım istemsizce havaya kalkarken,''Bir sorun mu var,Derin?''diye sordum açıkça.Alayla güldü,bu hareketi iyice şaşırmama neden olurken onu anlamak için kendimi zorluyordum.Acaba ne yaptım?Ne yaptım uyuyan bir felaketi uyandırdım diye bir yandan da kendi kendimi sorguluyordum.''Hiçbir sorun yok hocam,tezimi kontrol ederseniz..Acelem var Utku hoca ile gelecek bölüm için kaynak taraması yapmaya gideceğiz kütüphaneye.''dedi dudağının kenarında bir gülümseme ile,tepki vermeme fırsat bırakmadan elindeki poşet dosyayı burnuma doğru uzattı.Bir hışım dosyayı kaptım elinden,''Sen git,madem ki bu kadar acelen var.Ben çözümlemesini yapıp dönerim sana.''dedim sertçe.Tepkim karşısında geri adım atma sırası ondaydı artık.''İyi.''dedi sertçe ve yerinden kalktı.Bir an ona gereken cevabı verip vermemek konusunda bocaladım.Kalbini kırmaktan korkuyordum.Can Ardel bir şeylerden korkuyor.Gerçekten gülünç durumdaydım.Bir an duraksadı,arkası dönüktü.Yerimden kalktım,tek adımda yanına ulaştım yavaşça kolunda tuttum.''Bu sen değilsin.''diye fısıldarken bana doğru döndü.''Hani karşında daha fazla ürkek olmamı istemiyordun,hani kendime güvenmemi istiyordun ne oldu?''diye sordu ifadesiz bir biçimde.Gülümsedim.''Sana kendine güven dedim,bana karşı ürkek olma dedim Derin.Kendinden ödün ver,değiş ya da başka biri ol demedim.Neden çarptırıyorsun?Tek neden bu değil tavırlarındaki dürüst ol başka şeyler de olmalı.''diye üzerine gittim.Gözlerini gözlerimden ürkekçe kaçırırken,gülümsememe engel olamadım.Bana iyi gelmiyorsun Derin,bana gerçekten iyi gelmiyorsun.Bu istemsiz gülümsemeler,hakim olamadığım duygularım..Ben bu değilim! ''Boşver Can,gerçekten.Tezimi kontrol ettikten sonra hemen dönüş yaparsan sevinirim,ona göre düzeltmeler yapacağım yeni bölüme geçmeden önce.''dedi dişlerinin arasından ve bana tek bir söz bırakmadan koşar adım odayı terk etti.Burnumda hala portakal çiçeği kokusu ciğerlerimde ahenkle dans halindeydi.Öylece ayakta dikilirken,kendimle bir iç savaş vermemin zamanının geldiğinin net bir şekilde farkındaydım.Ne yapıyordum ben böyle?Bu kız bana neler yaptırıyordu böyle?Tam da şuan Freud,sana öylesine ihtiyacım var ki!Hep olmadık zamanlarda zihnimde belirirken,ihtiyaç duyduğum anlarda ortalarda olmamanın sırrı da zihnimin derinliklerinde saklı sanırım.Ne kadar kafamda belirmeni istersem o kadar yok oluyorsun.Freud'dan ümidi kesip,kendi kendimi dinlemeye karar verdim.Masama geçtim,bir sigara yaktım.Dumanı içime çekerken her zamanki gibi,dumanın iç organlarıma nasıl dolduğunu beynimde resmettim.Bu hayal bana oldukça iyi gelen bir motive yöntemi olmuştu yıllardı.Sigaranın dumanı iç organlarıma çekildikçe,zihnim canlanıyor gibiydi.Sessizliği dinledim.Düşüncelerimi susturdum.Son dumanı da içime çektikten sonra,döner sandalyede hafifçe dönüp pencereden dışarı baktım.Bahçe odamdan net bir şekilde görülüyordu,çiçek,böcek,güneş bir insana huzur verebilecek her türlü detay..Söz konusu detaylar benim gibi bir adama huzur verebilir mi orası meçhul?Bir anda gözüm bomboş bahçenin tenha bir yerinde oturmuş kitap okuyan,az önce odamdan bir hışım çıkan asi kıza takıldı.Az önceki asi tavırlarını yerini uysallığa bırakmış gibi gözüküyordu.Ne yapmak istemişti,amacı neydi bilmiyorum ama onu ilk defa böyle görmüştüm.Belki onu bu hale getiren benim yoğun baskılarım da olabilir,bu noktada bir öz eleştiri yapmayı da becerebilirim sanırsam.Sıkıntıyla ofladım.Telefonumu masadan alıp,numarasını çevirdim.Buarada bahçeden onu izlemeye devam ediyordum,bir kaç çalıştan sonra telefonunu cebinden çıkardı.Telefonda yanıp sönen ismimi görmesiyle birlikte yüzünden bir karartı çabucak geçip gitti,tereddütle de olsa aramama cevap verdi.

''Alo?''

''Arka taraftaki kafelerin birine öğle yemeğine gideceğim,gördüğüm kadarıyla bir işin yok.Bana katılırsan tezinle ilgili konuşabiliriz.'' Zavallı bir hamle Can Ardel .

Bekleyiş.

Bekleyiş.

Uzun bir bekleyiş.

İç çekiş.

Derin bir nefes.

''Peki..Kafelerin olduğu kısımda bekliyorum.''

Bu neydi şimdi?Düşünmeden konuşan ve düşünmeden hareket etmeye başlayan bir adam olmuştum.Tamamen duygularımın esiri altında hareket ediyordum.Yine de tüm bunların farkında olmamın yanında derinlerimde çok derinlerimde ama açığa çıkmaya yüz tutmuş bir yanım o kadar mutluydu ki!Heyecanlıydım.Yıllardan sonra,kalbimde bir yerlerde heyecan duygusunu tadıyordum.Mesela artık buraya gelmek,ders vermek,burada vakit geçirmek bana eskisi kadar rahatsızlık vermiyordu.Her gün onu görmek,aslında bana iyi geliyordu.Ben kabul etmesem de.Tek isteğim kendimden ödün vermemekti ama bunu da istemsiz olarak fazlasıyla yapar olmuştum.Onu daha fazla bekletmemek için,telefonumu cebime katıp çabucak odamdan çıktım,kapıyı kitleyip arka kapıdan direkt bahçeye oradan da hızlı adımlarla kafelerin bulunduğu küçük yerleşkeye yol aldım.Girişte bekliyordu,gözündeki büyük güneş gözlükleri bugünkü kıyafetiyle uyumlu olarak siyahtı.Doğrusu ona kırmızıdan sonra bu kadar yakışan bir renk görmek hoşuma gitmişti.

''Merhaba..''

Dudağının kenarından zoraki bir gülümseme ile,''Merhaba..''diye yanıtladı.Sinirlerim bozulmaya başlıyordu.''Bütün gün surat mı asacaksın Derin?''diye sordum ciddileşerek.Burada kavga etmek,hele ki öğrencim olan bir  kız çocuğu ile şuan istediğim son şeydi ama beni buna mecbur ediyordu.''Ders konuşacağız hocam,tezimle ilgili uyarılarınızı yapın gideceğim.Suratım ya da ruh halim sizi ilgilendirmez.''diyerek kesti konuyu.Alayla yüzüne baktım,''Öyle mi?''diye sordum.Meydan okur gibi gözlerim içine bakarak başını salladı.Ona güçlü olmasını söylerken kast ettiğim bu değildi ki!Gerçekten uyuyan bir cadıyı uyandırdım,artık bundan kesinlikle eminim.Anlaşıldı,benimle bir yerlerde oturup vakit geçirmeye hiç niyeti yoktu,zaten öyle bir ruh hali içinde de değildi.''Şöyle söyleyeyim,son bölümün tam bir fiyasko.Alıntıların yanlış,anlatımın vasat.Yorumlaman başarısız.Bir daha yaz.Bu sefer adam akıllı olsun.Bir daha da bana baştan savma bir hışımla yazılmış bölümler getirme sakın!Ruh halin beni alakadar etmez haklısın ama bunu ödevine hele ki bir yüksek lisans tezine yansıtıyorsan müdahale etmek hakkımdır danışman hocan olarak.Aklını başına topla,seni bu noktaya getiren neyse ya da artık her kimse meseleni çöz sonra adam akıllı son bölümünü tekrar yaz.Bu seni ilk ve son kez uyarışım.Hayatta en nefret ettiğim şey,duygularını sorumluluklarına karıştıran insanlardır.Onlardan biri olma.Olacaksan benim öğrencim olamazsın bundan sonra!'' 

Ağır ama etkili konuştuğuma inanıyordum.Bir şey söylemesine fırsat tanımadım.Bunu hak etmişti.Derdi neyse ya benimle açıkça konuşup çözecekti ya da ödevine yansıtmayacaktı.Son bölüme ufacık göz gezdirmemle ne kadar vasat ve aceleyle yazıldığını hemen anlamıştım.Bu Derin Ayer için bir ilk olmalıydı:başarısızlık.Bunlarla tanışması gerekiyordu artık.Ayrıca duygularını ödevine yansıtması hiç etik bir eylem değildi,bundan sonra daha dikkatli olmasını ve hatta daha önemlisi benimle olan problemini açık açık anlatmasını ummaktan başka yapacak bir şeyim kalmamıştı.Arkamı dönüp son kez ona baktım,otoparka doğru yürüyordu.Muhtemelen eve gidip kafasını toplayacak ve hazır olduğunda benimle konuşacaktı ya da bir daha bana bu şekilde davranmayacak bugün hiç yaşanmamış gibi davranacaktı ki ikincisi daha yüksek bir ihtimaldi.Çünkü onu tanıyordum.Üstelik kısa bir gözlem sonucu kendini ele verecek yapıda bir kızdı o !Aslında bir psikologda asla olmaması gereken bir şeydi.Fakat ondan değişmesini istemek bir hataydı,daha kendi kendimin nedensizce değişmeye başlamasından şikayet ederken karşımdaki insana bunu dayatmam hoş değildi.Hatamın farkındaydım aslında.Bir özür dilemem gerektiğinin de . Arabasına binip gözden uzaklaşmasını sessizce izledim.Ortamdan uzaklaştıkça ruhumdan ve kalbimden de uzaklaşıyor gibiydi.

Ve sen..Sen kimsin Can Ardel?Bunca yıl,kendini bildin bileli olman gerektiği gibi bir adam olduğuna inandın.Doğruların vardı,bir yaşam tarzın..Hayata bakış açın vardı ve değerlerin.Benimsediğin bir anlayış vardı.Ne oldu bütün bunlara?Aniden bir kız çocuğu gelip hayatına değdi,kalbine dokundu diye bütün bir hayatını benimsediğin tüm doğruları yıkıp geçiyorsun.Kim olduğunu bilmediğin bir noktada buluyorsun kendini.Kimsin sen Can Ardel?Bundan sonra kim olacaksın?

Freud İle Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin