6-Kıskançlık Ve Dürtüler

380 18 0
                                    


Multimedia: Derin Ayer

Bölüm Şarkısı: Yüzyüzeyken Konuşuruz-Dinle Beni Bi'

Can'dan..

Kitabımı oldukça ilerletmiş olmanın verdiği rahatlama duygusu içerisinde bu sabah işe koyuldum.Genellikle sabah ders anlatmak hoşuma gitmezdi,bunu bildiğini tahmin ettiğim Derin ders programımı ona göre hazırlamıştı.Onun hakkında hiç yanılmıyordum.Yine de her sabah erken kalkmak gibi lanet gibi huyum vardı,bu sabah benim için 7'de başlamıştı.Ilık bir duş,sert bir kahve,Ardel için mükemmel sayılabilecek yumurtalı kahvaltı.Kahvaltı günün en önemli öğünüydü ama genelde geçiştirmekle yetiniyordum,zamanım olmadığı için değil galiba üşendiğim için.Sabah 7'de kalkan bir insan için sabah derslerinin 9.30 ve 10.30 arasında seyrettiği bir okul düzeninde vakit erken sayılamazdı ama öğlene kadar ses tonum bile bana ait değildi sanki.Buz mavisi bir gömleğin altına alışkın olmadığım beyaz bir pantolon giydim,saçlarımı özensizce taradıktan sonra spor tipi iş çantamın içine bugün okumayı umduğum bir kaç Freud kitabı ve kitabımın son taslağını koydum.Öğleden sonra gireceğim derslere kadar bu şekilde vakit geçirebilirdim.Bugün Derin'in okula gelmeyeceğini umuyordum,çağırmak fikri aklımdan hızlıca geçip gitti.İçimdeki o amansız sese ayak uydurmayacaktım,olmazdı.Evden çabucak çıktım,bugün temizlik günüydü nasıl olsa evi biraz dağınık bırakmakta bir sakınca göremiyordum.

Bmw marka arabama kurulup yola koyulduğumda saat neredeyse 9'a geliyordu,kalktığımdan beri evde oldukça fazla vakit geçirmiş olmalıyım.Ve İzmir'in ortasında çaresizce trafiğe mahkum olmuştum,yol tıkalıydı.Trafik sinirlerimi bozuyordu,sanki bir akışın içinde ama akmayan doğaüstü bir durumun içinde girdap misali oynuyordum.Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım,sinirlerine hakim olmalısın Can diye kendime yenileyip durdum.Radyoyu açıp şansımı denemeye karar verdim,bulabildiğim her kanalda saçma sapan şarkılar dönüyordu.Genel anlamda tek bir tarza ait müzik zevkim olduğu söylenemezdi.Aslına bakarsanız müzik konusunda oldukça başarısızdım,müziğe ruhumu teslim edecek kadar vaktim olmamıştı hiçbir zaman.Aniden çalmaya başlayan telefonum ile kısa bir ürperti üzerimden geçip gitti.Radyoyu kısıp,telefonun kulaklığını kulağıma taktım,arayan annemdi.Açmadığım takdirde bütün gün mesajları ve cevapsız çağrılarıyla uğraşmak zorunda kalacaktım.''Alo?'' diye yanıtladım çabucak.Nihayet trafik ilerlemeye başlamıştı.''Can?Bir haftadır aramıyorsun yine?Nasılsın?''Annem soruları peş peşe sıraladığında derin bir nefes verdim.Sağdan ara yola saparken,''Gayet iyiyim anne.Yalnızca..Yalnızca işler yoğun işte anla.''diye geveledim ağzımda.Bereket ara sokaklar boştu.''Bugün evinde temizlik var,kadın kapıcıdan anahtarı alacak.Ve haftasonu yanına gelmek istiyorum.''işte bu kısa süreli bir şok geçirmeme neden olmuştu.Sırası mı sanki?Ona saygısızlık etmek istemiyordum.Bu zamana eğitim ve iş hayatımla oldukça yakından ilgilenmişti.Babamın yokluğunu da hiç hissettirmemişti,3 yaşımdan beri..Oedipus kompleksi*olan bir çocuk olmamama rağmen babamın yokluğu bugüne kadar rahatsız etmemişti beni.Bizi başından beri istemeyen ve hayatımız boyunca arayıp sormayan bir adamdı ne de olsa.Kendisi de zengin bir iş insanı olmasa belki de annemin babadan kalma servetine konmak gibi planlar yapıp bize işkence gibi bir hayat yaşatacaktı.Bu yüzden hayatımızda olmaması en münasibiydi.''Can?Orada mısın oğlum?''diye yokladı annem.Telefondaki varlığı aklımdan çıkıp gitmişti.Okula nihayet vardığım sırada,kampüsten içeri giriyordum.''Ah..Evet anne.Tabii ki gel.Seni havaalanından alırım.Uçak saatini bana mesaj olarak at.Şimdi okula geldim kapatmalıyım.''dedim hızlıca.''Tamam oğlum.Hoşçakal.Seni seviyorum.''dedi içten bir sesle.Buruk bir gülümseme eşliğinde,''Bende seni..''deyip telefonu kapattım.Arabayı her zamanki gibi özensiz bir şekilde park edip çabuk adımlarla kendimi dışarı attım.Bu sabah İzmir'de sonbahara inat ılık bir ilkbahar sabahı vardı sanki.Bana ilham verecek bir gün diye geçirdim içimden.Yüzümde sahici olduğuna emin olduğum bir gülümseme ile fakülteye gireceğim sırada onun arabası gözüme çarptı.Ne işi vardı ki bu saatte okulda?Kim bilir?Beni ilgilendirir mi?Koca bir HAYIR.Ondan uzak dur Can!diye tekrarladım yeniden.Zorundaydım.Başta etik değildi.Zihnimi meşgul etme isteği ile dolduğum sırada çoktan fakültenin içindeydim,hızlı adımlarla odama ilerlerken,kapıda tanımadığım bir yüzle karşılaştım.Kızıl saçlı kızı ilk defa görüyordum.Beni görünce adeta yüzü aydınlandı,''Hocam Merhaba.Ben Seçil Aydın.Hasan Hoca'nın yüksek lisans öğrencisiyim.Size danışmak istediğim bir konu var müsaitseniz.''diye sordu gözlerimin en içine bakarak.Onu süzmeme gerek yoktu.Amacı neydi tam çözememiştim yalnızca,eğer doğru söylüyorsa ona istediğini verecektim.Başımı sallamakla yetindim.Yeni tanıştığım insanlar öğrenci bile olsalar temkinli davranırdım.İnsanlara güvenmek kolay değildi.Hele ki böyle bir dönemde.Odamın kilidini açtım,burnuma çarpan havasızlık karşısında yüzümü buruşturdum.Kıza bir şey demeden pencereme ilerledim,üç büyük pencerenin hepsini açtım.Koltuğuma yayılırken,odamın düzeni karşısında kendimle bir kez daha gurur duydum.Akademide hocaların çoğunun masası dağınık olurdu ve kütüphaneleri ve de koltukları...Kız karşımdaki koltukta usulca yerini alırken,onu inceledim.Beyaz pantolonu siyah asklı büstiyeri ve üzerine geçirdiği salaş gömleği..Farklı bir tarz ama ilgi çekici.''Evet,seni dinliyorum.''dedim sonunda çünkü konuşmaya niyeti yok gibiydi.Karşımda sırıtıp duruyordu öylece ve bu sinir sistemimi bozmaya başlıyordu yavaş yavaş.''Freud'da Ahlak duygusunun kaynağını Kant'ın Ahlak düşüncesi ile bağdaştırmak istiyorum.Tezimin bir kısmında Freud'a da yer vermem gerektiği için böyle bir yol belirledim.''diye söze direk başladı.''Tezinizin ana konusu nedir?''diye sordum soğukça.Tepkim karşısında biraz afalladı,öz güveni giderek düşüyordu karşımda.Güdülerine yenilen kadınlar diye geçirdim içimden bir kez daha.Hem haklı hem de haksızdın Freud.Yutkundu.''Kant ve Ahlak Düşüncesi Üzerine Bir İnceleme..''dedi basitçe.İlginç.''Hoşuma gitti.''dedim,yalan söylemeyi pek sevmezdim.Özellikle filozoflara ya da psikologlara karşı.Söz konusu isimler büyük isimlerdi ama aklımı kurcalayan başka bir şey belirdi:''Psikoloji bölümünde yüksek lisans yaparken Kant çalışmak ne kadar etik?''diye sordum umarsızca.Kaşları havaya kalktı,beklediği soru hep buymuş gibi ya da hep aynı soruyu duymanın verdiği bıkkınlıktı belki de.''Tezimde Kant'ın ahlak düşüncesini pek çok ünlü psikologla bağdaştırarak çözümlüyorum.Kant ve Freud,Kant ve Erich Fromm,Kant ve Jung gibi.''dedi tatmin olmuş bir tavırla.İşte şimdi baya hoşuma gitmişti.''Doğrusu...''diye sözlerime başlayacağım sırada gülümsüyordum fakat tıklanan kapı dikkatimi alt üst etmişti.Sinirle,''Müsait değilim,gelme.''diye bağırdım.Şu kapıya rahatsız etmeyin yazısı yazmama ramak kalmıştı.Özellikle çalışma anında zihnim bir şeyle oldukça meşgulken o tıkırtıyı işitmek beni irite ediyordu.Kız şaşkınlıkla bana bakarken,''Kusura bakma.''demek zorunda kaldım.Sert bir çıkıştı.Beni tanımayan biri içinse korkutucu.''Çalışma üzerindeyken çalınan kapıya uyuz oluyorum sadece.''deyip omuz silktim.Gülümsedi.Doğrusu güzel kızdı.Kızıl saçları ve onlarla uyumlu sayılabilecek yeşil gözleri vardı.İnce ve zarifti.Kızıl saçlarıyla uygun da bir tarzı vardı.İçimdeki çapkın harekete geçmeden konuya döndüm.''Doğrusu,tezin beni çok şaşırttı.Daha önce çok kez yapılmış ama eskimeyecek bir yöntem.Takdir ettim,oldukça uzun bir yolculuk ama sana çok şey katacak bir yol bu.Bana mail adresini verirsen,sana Freud konusunda gerekli makalelerimi ve bir kaç önemli notumu atabilirim.''dedim içtenlikle.Her zaman katı bir adam değildim.Ve söz konusu derslerle ilgili olduğunda bu acemi ve deneyimsiz insanlara elimden geldiğince yardım etmek istiyordum.Freud,Kant ya da bir başkası onları oldukları gibi tanımak,tanımaya çalışmak bu insanların elindeydi.Ya diğer Akademisyenler gibi yalnızca öğrenirler ya da benim gibi onların dünyasına girerler.Ki birinci seçenek çok daha baskın bu insanlar için.Kız gülümsedi.Çekici bir gülümsemeydi bu.Etkilendiğim söylenemez.Çantasından çabucak bir kağıt çıkarıp üzerine mail adresini yazdı,yerinden kalkıp masama bıraktığı sırada yüzüne bakmadım.Bir süre öylece dikildi,kapıdan çıkacağı sırada''Bir sorun ya da danışılacak başka bir mesele olursa istediğin zaman uğra.''dedim yüzüne bakmadan.''Teşekkürler Hocam.''dedi yine o kendinden emin ses tonuyla ve odayı terk etti.Elimdeki dergiyi bir kenara bırakıp sigara yaktım.Döner sandalyemi pencereme doğru çevirip kafamı geriye attım ve ciğerlerimi dumanla buluşturdum.Gözlerimi kapattım.O kızdaki öz güven Derin'de olsa çok daha farklı olabilirdi.Onda eksik olan tek şey öz güvendi,bunu gözlerinde görebilirdiniz.Bir şeyler vardı.Akademisyen bir babası olması mı?Yoksa kendi içinde aşamadığı buz dağları mı?Bir başka teorim ise;kendini diğer herkesten daha bilgili gördüğü için kolay iletişim kurmuyor oluşu olabilirdi.Tuhaf bir kızdı,konuşanla konuşup susanla susabilen bir yapısı vardı.Gerekmedikçe konuşacak boş laflar edecek bir kız değildi mesela.Arkadaş ortamı yoktu.Onu daha önce arkadaşlarıyla hiç görmemiştim.Demek ki pek sosyal de değildi.İşte onu keşfetme dürtüm yeniden kendini göstermeye başlamıştı.Yeniledim:'Ondan uzak dur Can!'.Zihnimi meşgul etmek için kendimi kitabıma vermeye karar verdim.Sigaramdan son bir duman çekip küllükte söndürdüm.Bir kahve ve kitabım için gereken düzenlemeler,13.30 dersime kadar yapabileceğim en güzel aktivite olabilirdi.Vize döneminde az kalmıştı,haftaya bu kadar boş zaman bulabilmem mümkün bile değildi.Doktor unvanını almadan önce vize dönemleri yalnızca gözetmenlik yapmak ve sınav notlarını sisteme girmekle geçerdi.Fakat artık sorumluluğumun büyük olduğu gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu.Birinci sınıflar dışında her sınıfa dersim vardı ve bu seçmeli dersler de eklendiğinde yaklaşık 5 ders demekti.5 ayrı sınavın sorularını hazırlamak ve en az 400 sınav kağıdı okumak..Sıkıntıyla yerimden kalktım,odanın içinde iş çantamı aradım fakat bulamadım.Evden çıkarken yanımda olduğuna emin olduğum için geriye tek bir seçenek kalıyordu.Dalgın Can Ardel onu arabada unutmuştu.Sesli bir şekilde ofladım.Arabanın anahtarını masadan alıp bir hışım odadan çıktım.Arka kapıdan çıkacağım sırada,yine arka kapıdan giriş yapmakta olan Utku Hoca ve Derin'i gülüşürken buldum.Durakladım.Ne işleri vardı bunların birlikte?Çatılan kaşlarıma engel olamadım.''Merhaba Hocam.''dedi Utku keyifle.Yüzündeki gülümseme iyice yayılmıştı.Bu adamın benimle derdi neydi?''Merhaba..''dedim alayla.Dudağımın kenarında gerçekten korkunç bir gülümseme vardı bundan emindim.Gözlerim Derin'in o kahverengi basit gözleriyle buluştu.Gözlerinde mahcubiyet gördüm.Yumuşamayacaktım.''Hocam ben yanınıza uğrayacaktım ama müsait değilim deyince...''diye söze başladı.Kollarımı göğsümde buluşturdum.''Eee?''diye sorguladım.Gardımı indiriyordum.Lanet olsun kesinlikle gardımı indiriyordum.''Sonra Utku Hocayla karşılaştık..''dedi geveleyerek.Beni sinir ediyordu.Ne vardı sanki bir anda konuşup açıklasa her şeyi?Genelde hata yaptığını düşündüğü zamanlar motoru yanmaya yüz tutmuş yapay zeka bir robot gibi umutsuzca geveleyip saçma sapan laflar sıralıyordu.Utku lafa atladı,''Karşıdaki kafede güzel bir kahve içtik karşılıklı.Ve Freud üzerine keyifli bir sohbet..''dedi Derin'e bakıp gülümseyerek.Bu adam 7/24 gülümsüyor olmalıydı.Dişlerimi sıktım.Derin bir nefes alıp verdim.Gülümsedim.Ve benim bile inanamayacağım derecede içtendi.''Çok iyi yapmışsınız.''dedim samimi olmaya özen göstererek.Yanlarından geçip giderken,Derin'in tam dibinde durakladım.Portakal çiçeği koktuğunu ilk defa idrak ettim,çünkü ilk defa ona bu kadar yakın sayılırdım.''13.30 dersime kadar buralarda ol.Derse birlikte gireceğiz,not alırsın.Tezin için önemli bir konuya başlayacağız 3. sınıflarla.''dedim buz gibi sesle.Bir şey demesine fırsat bırakmadan çekip gittim.

Freud İle Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin